Yazan: Turgut Koçak 18 Aralık 2020
Şu kuru ekmeğe talim halimizin tartışmasını bir türlü bitiremedik. Böyle giderse bitirileceğe de benzemiyor. K. Maraş Milletvekili Ali Öztunç bu konu ile ilgili meclis kürsüsünden konuştu ve saray mutfağından da bol bol söz etti. Saray mutfağında yenilip içilen şeyler içinde bir tek aklımızda kalan Ejder meyvesi oldu. Bu meyvenin kalış nedeni de yediğimiz içtiğimizden değil de daha çok masallarda adı geçen Ejderha yılanı var ya onunla bu sözü benzeş bulduğumuz için unutmadık. Öteki sayılanların ise bir teki bile aklımda kalmış değil.
İşte bu eleştirilere yanıt vermek Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a düştü. Varank bu saydığınız şeylerin sorsanız cumhurbaşkanımız adını bile bilmez, bu tür yiyecekler ancak kabullerde ve resepsiyonlarda verilir cinsinden sözler ettikten sonra arkasından da bu tür yaklaşımın özel yaşamla ilgili olduğunu söylemesi yok mu şaşırdım dersem abartmış olmam. Çünkü özel yaşamın ne olduğunu ne olmadığını bizler başka türlü bilirdik fakat meğer ülkenin paralarıyla adı bile bilinmeyen şeylerin yenilip içilmesi de özel yaşama giriyormuş da bizler dünyadan habersizmişiz. Sonra ayıpmış falan filan…
Doğal olarak yöneticilerin değer yargıları bu şekilde olunca halk yoksulmuş, değilmiş, kuru ekmekle karınlarını doyuruyorlarmış dertleri bile olmaz. Bu çevreler kendileri nasıl yaşıyorlarsa başkalarının da öyle yaşadıklarını sanırlar ki bu düşünceleri dile getirenler bile onlar için düşman olarak görülür.
Bildiğiniz gibi bizim, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ülkemizde yoksulluğun olmadığını söylediği zaman da konu az tartışılmamıştı. O yoksulluğun ortadan kalktığını söylerken muhalefet edenler de ülkede yoksulluğun artış rakamlarını getirir getirip bakanın gözlerinin içine dayıyorlardı ama o yine de gerçeği kabul etmedi. Sonra ister istemez bizler de düşündük taşındık aklımıza bu bakanlıkça yardım verilen ülkemizde kaç insanımız var diye sorup soruşturmak geldi. Meğer AKP ve Saray İktidarı 17 milyon insana yardım yapmıyor muymuş. Şimdi soruyoruz; madem ülkede yoksulluk yok ne diye 17 milyon insana yardım yapılmaktadır açıklayabilir misiniz?
Yoksulluğa övgü düzüp; keşke bizler de sizin gibi olsaydık öbür tarafta Allah katında iyi insanlar olarak kabul görecektik diye safsata sallayan Diyanet İşleri Başkanı da mı yalan söyledi bu sözleri söylerken? Madem ülkemizde yoksul yok kime atfen söylenmiştir bu sözler, yoksa Somalili yoksullar için mi söylendi ne dersiniz? Tabi ki de bizim ki şaka. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bu sözleri söylerken elbette ülkemizdeki yoksullar için söyledi.
Yoksulluk deyince konuşulacak şeylerin de ardı arkası kesilmiyor. Onca bakanlıktan daha çok bütçesi olan Diyanet, kendisine ayrılan parayı gelecek yıla devredilmesin diye son surat harcarken akıllarına bir de Bodrum’da saray yapmak geçmiş. 100 milyon liraya külliye yaptırıyormuş.
Ne demeli bilmem ki insanın inanın aklı duruyor. Onca şatafatları yetmiyormuş gibi bir de Bodrum’a külliye yaptırmak da nereden çıktı? Zaten israf yuvasına dönüşmüş olan Diyanet’in her konuda masraftan kaçınmıyor olmasını bu ülkenin sıradan insanları oturup bir düşünseler iyi olacak da niyeyse bir türlü düşünmek gibi bir lüksümüz olmuyor.
Bugün kalkın gidin, Diyanet 2020 yılında ne kadar yayın işleri yapmış ve bu yayın işleri için ne kadar para harcamış görün de aklınız şaşsın. Sanki dini bilgileri daha ucuz kağıda basarlarsa günah olurmuş gibi davranılarak en lüks kağıtlara en pahalısından baskılar yaptırılıyor. Yapılan baskıları inceleseniz İslam’la hiç mi hiç ilintili şeyler bile değil. Çeşitli tarikat ve cemaatlerin uydurduğu bir sürü boş şeyler. İslam adına önerilen yazılmış sayısız kitaplar ise dipten doruğa safsata ile doldurulmuş.
İsrafın tavan yaptığı ülkeler içinde en öndeyiz. Kullanılan en pahalı ve lüks arabalar bizde, uçan saraylar bizde, yazlık kışlık saraylar bizde, adını bile bilemediğimiz yeme içme menüleri de bizde daha ne olsun da bu ülkede yoksulluk olmasın? Daha ne olsun da bu ülkede yoksulluk denildiği zaman yöneticilerde şafak atıp abuk subuk şeyler savunmasınlar. Hele var ya korkup çekinceleri de olmasa var ya kesinlikle kim neyi hak ediyorsa öyle yaşar diyecekler de şimdilik bunu diyemiyorlar daha.
Demek ki atlamadıkları ya da atlayamadıkları sınırlar olmalı ki yine de abuk subuk da olsa savunmaya çalışıyorlar ama görüldüğü gibi mızrak da çuvala sığmıyor ki be birader…