Yazan: Turgut Koçak 24 Şubat 2020
Bugünkü yazımın konusu Rize ilimizi ilgilendiriyor. Çünkü Rize’den AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’a çıkan oyların yüzdesi 80’leri geçiyor.
Rize halkı tüm gerçeklere karşın sandık başına gittiği zaman alışkanlığını bir türlü bozmayıp her ne hikmetse her konuda şikayetlendiği AKP ve saray iktidarına oy vermekten de bir türlü çekinmiyor. Oysa çay diyarı olarak bildiğimiz Rize’de çay üreticileri hiç de bugüne kadar umduklarını bulabilmiş değiller. Çaykur’da elden gittiği ve de bölgede özel şirketler cirit attığı için üretici tam anlamıyla tuzağa bastırılıp elinden çayı ucuza kapatılıyor. Bazı şirketler ise artık Rize’nin çayını değerlendirmek yerine tıpkı tütün piyasasında olduğu gibi çayın da dışalımını yaparak üreticinin ocağına incir ağacı dikmeyi bir kez aklına koymuş. Bu yüzden de yavaş yavaş bir süre sonra da tamamıyla çay üretilen Rize’de üretici çay üretmekten vazgeçerse hiç ama hiç şaşırmamak gerekiyor.
Yine AKP iktidarı işbaşına geldiği günden bu yana Rize’de dinci gericilik de giderek daha çok palazlanmış bulunuyor. Daha dün tarikatların sarıklı, cübbeli, başı örtülü, kara çarşaflı yürüyüşlerine hepimiz tanık olduk. Sözün özeti bu sözünü ettiğimiz dinci gerici kesimler AKP ve saray adına halkı koşullandırıp desteklerini almak için kollarını sıvamış görünüyorlar. Rize halkı da ne yazık ki bir karanlıktan gelen ve bir karanlığa gidenlere prim vererek AKP’yi bütün güçleriyle desteklemeyi sürdürüyorlar.
Şimdi gelelim bir başka konuya.
Bu dinci imancı kesimden ben kendi adıma en çok duyduğum sözlerden birisi İslamiyet’te israfın haram olduğu sözüdür. Peki, bu söze karşın nasıl olmaktadır da iktidarı elinde tutan AKP ve saraydan başlayan itibar israfı en çok bunların eliyle yapılır hiç düşündünüz mü?
Diyanet İşleri Başkanlığı kaç bakanlığın bütçesine denk bir bütçeye sahiptir?
Yaptığı şeylere ve ülkemize kattıklarına baktığımız zaman ise karşılaşacağımız şey kesinlikle fasa fiso şeylerdir. Öyle ki bu kurum toplantılarını bile 5 yıldızlı otellerde yapar. Eğer bir tartışılacak konu saptamışlarsa yer olarak da genellikle Antalya’nın en lüks otellerini seçerek akıl almaz paralar harcarlar?
Bize de fetva vermeye kalktıkları zaman ağızlarından israfın haram olduğu sözünü her ne hikmetse bir türlü düşürmezler.
Rize’yi konuşacaktık şimdi oraya gelelim. Rize valisi daha önce lüks makam otolarına binmekle meşhurdur. Şimdi ise Yeni Rize Valisi Kemal Ceber 1 milyon 700 bin liraya AUDİ AB marka bir araba satın almıştır. Her şeyi bırakalım Rizeliler nasıl olur da burunlarının dibindeki bu olayı görmezler dersiniz? Ya da görürler de acaba bizim yöneticilerimiz tabi ki lüks arabalara binmeli onların itibarı aynı zamanda bizim itibarımız diye mi düşünürler?
Bunları da geçiyorum. Rize’nin doğasının nasıl olduğunu söylemeye bile gerek yok. Ancak AKP ve saray iktidarı her yerde olduğu gibi Rize’yi de boş bırakacak değil ya. Bütün derelerin önünü bağlamalı, elektrik santrali yapıp elektrik üretmeli ki birilerinin cebine para girsin. Bunları yaparken de ne Rize’nin doğasını düşünen olur ne de halkın buralara baraj yapılırsa nasıl yaşayacağını hesap eder. Onlar için tek şey vardır birilerinin cebine girecek para.
Eh bu durumda ne düşündükleri bile sorulmayan, daha da önemlisi hakları iktidar tarafından gasp edilen halkın ne yapması gerekir? Tabiki de AKP ve saray iktidarına oy vermemesi, onları düşünmeyen iktidarı da onların düşünmemesi ve sandığa gömmesi gerekmez mi?
Ne gezer!
Oy sandıkları AKP’ye verilen oylarla patlar. Sonra ne olur iktidar da yapıp ettiklerini hiç sual etmeyen yurttaşların elinden neyi var neyi yok silip süpürür. Bu yüzden derelerin önü bağlanıp halk karşı çıktığında da jandarma tarafından derdest edilip götürülür. Sonra da gelsin iktidara yakınmalar.
Soruyor ve yazımı bitiriyorum:
Sahi Rizeliler siz ne dediğinizi ve ne yaptığınızı biliyor musunuz, bilmiyor musunuz; söyleyin de duyalım?