NE YÜZLE?

Yazan: Turgut Koçak 24 Aralık 2015

Halkın karşısına çıkamayacak denli yüzleri olmayanlar hiçbir şey yokmuş gibi çıkabilmekte, üstelikte kontrolsüz ağızlarına ne gelirse söyleyebilmektedirler. Recep Tayyip Erdoğan’ın muhtar toplantılarına benim gibi takan birileri var mıdır bilmiyorum ama ben geçekten de çok takıyorum çok. Recep Tayyip Erdoğan kış kıyamet demiyor, neredeyse haftada bir muhtarları toplayıp konuşuyor da konuşuyor. Tamam, çok önemli iletilerin vardır suyunu çıkarmadan kalkıp söylersin.

Yine öyle başarılara imza atmışsındır ki, başarılarını başkaları ile paylaşmak gereği duyarsın yine kalkıp toplar ve açıklamalarda bulunursun.

Ancak 14’ncü yılına karşın ne AKP iktidarının helal olsun size diyecek başarısı vardır ne de Recep Tayyip Erdoğan olarak Erdoğan’ın. Bu durumda Erdoğan’ın bu toplantılara gereksinim duymasının altında yatan şeyler sadece ve sadece kendisi gibi düşünmeyenlere laf yetiştirmek ve de onlara en ağır saldırılarda bulunmak için muhtar toplantısı falan yapılmaz. Yapılırsa da bu toplantıların ülkenin hiçbir derdine merhem olmayacağı çok açık. Muhtarları şişirip şişirip memleketlerine göndererek düşmanlıkları körüklemenin ülke için ne büyük yaralara yol açacağını nasıl olsa hep birlikte görüp yaşayacağız.

Cumhurbaşkanlığı makamında oturan bir kişi bir siyasi partinin genel başkanı gibi davranıp herkesin haddini bildirmesi gerekmez. Eğer böyle bir yola başvurulursa işler makam dokunulmazlığının falan dışına çıkar, muhterem de hak ettiği yanıtı her defasında alıp oturur. İş salt bu kadarla da kalsa neyse, ülkenin bütün kentlerinde ve en küçük yerleşim birimlerinde bile yurttaşlar birbirlerine evlerini, yollarını ayırırlar ve küçücük bir kıvılcımda da neler olabileceğini kimseler kestiremez.

Daha önce Eren Erdem’le ilgili olarak düşüncelerimizi yazdık. Dedik ki, Eren Erdem ülkenin bir milletvekili olarak halka olan sorumluluğunu yerine getirmiş ve sarin gazının Batıdan alınıp, Türkiye üzerinden teröristlerin eline nasıl geçtiğini en akılsız insanın bile çok rahat bir şekilde anlayacağı sözcüklerle dile getirmiş. İşte bu aşamadan sonra Recep Tayyip Erdoğan’da bir celallenme, bir celallenme. Sen misin bu sözleri söyleyen? Eren Erdem’in ne Beşşar Esad’ın adamı olduğu kalmış ne de Rusya’nın. Bunun üzerine Eren Erdem bir kez daha konuyu Rus televizyonlarına anlattığı görüntülerle destekleyerek dile getirmiş ve Erdoğan’ın özür dilemesi gerektiğini söylemiş. Aynı konu ile ilgili olarak bu kez de CHP Genel Başkanı konuyu ele alarak özür dilenmesi gerektiğinden bahisle Eren Erdem’in arkasında olduğunu söylemiş ve “Milletvekilimi yedirmem” demiş.

İşte dünkü muhtar toplantısında Recep Tayyip Erdoğan bu konuyu ele alıyor ve Kılıçdaroğlu’nu kast ederek haddini bildirmekten söz ediyordu. Kılıçdaroğlu Ana muhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı, Eren Erdem CHP’nin İstanbul milletvekili. Üstelik de bu kişilerin dokunulmazlığı var. Bütün bunlara karşın Recep Tayyip Erdoğan bunların haddini bildirmekten söz edebiliyorsa öyle gazeteciymiş, şuymuş, buymuş yurttaşlara neler yapmaz neler. Tıpkı Can Dündar ve Erdem Gül gibi tutuklanıp içeri atılmaları bir telefona bakar. Recep Tayyip Erdoğan muhtar toplantıları yaparak; muhtarlar üzerinden herkese gözdağı verip duracağına ya dönüp ülkenin bir haline bakması gerekmez mi? Bugün Güneydoğu’daki kentler savaş alanına döndü. Niçin? Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının politikaları yüzünden. Okullar yakılıyor, arka arkaya asker ve güvenlik görevlilerimizin cenazeleri geliyor ve her gün analar biraz daha fazla ağlatılıyor.

“Anaların ağlamasını mı istiyorsunuz” diye sürdürdükleri politikaların semeresini alan AKP iktidarı bugün ülkenin yangın yerine dönmesine sebep oldu. Tarsus’ta bile okullar kundaklanıp kullanılamaz hale getiriliyor. Yani işin özeti şu; ülkemiz hızla Suriyeleşiyor. Bunların sorumlusu kim? Tartışmaya gerek yok AKP iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan. Dün güvenlik bağlamında atladıkları pek çok şey yüzünden bugün şehirler bir savaş ortamına dönmüş ama o yine de asmaktan kesmekten söz etmeyi sürdürüyor.

Bir yandan da el altından İmralı’da yatan Öcalan’la görüşülüp ilerisi için buzdolabında dondurulmuş olan politikaların yeniden gündeme getirilmesinin çabaları içinde olunduğunu işitiyoruz.

Uzatmayalım AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın aklından geçen her yol çuvallamış durumda ama onlar yine de aynı politikaları ısıtıp ısıtıp uygulamaya koyuyorlar. Tıpkı İsrail’le yeniden kurulan alavereli dalavereli ilişkiler gibi.

Ancak kim ne söylerse söylesin 1 Kasım seçimlerinden AKP’nin aldığı sonuç bir futbol maçında uzatmalardan öte bir şey değildir.

Uzatmalar da bitecek ve hem AKP’nin hem de Recep Tayyip Erdoğan’ın saltanatı sona erecektir.