NE YAPACAKSINIZ NE?

Yazan: Turgut Koçak 25 Aralık 2015

Ülke yangın yerine dönmüş, Türkiye’de savaş hali var, insanlar işsizler, aşsızlar ve de yarınlarından büyük endişe duyuyorlar, anaların gözyaşı bir türlü dinmiyor. Yaşamını yitiren asker ve güvenlik güçlerinin sayısı resmen savaş hali yaşayan yerlerden daha fazla. Bütün bunlara karşın Recep Tayyip Erdoğan kendisini muhtarlara pazarlayıp duruyor. Sanırsınız ki, kendisini “Başkan” yapacak olan muhtarlar.

Ortalık böylesine kan revan içindeyken olağan düşünen birisi çıkar da hiç başkanlıkta başkanlık diye diretir durur mu? Bana kalırsa bu işin içinde kamuoyunun ve de önemli politikacıların bile bilemediği bir şey olsa gerektir. Bizim bu konuda aklımıza gelen şey şudur. AKP iktidarının 14. yılı içinde bulunuyoruz. Bu süre içinde öylesine çuvallandı ki, ülkemiz adeta yabancı casusların cirit attığı cıfıt yuvasına döndü. Hemen bütün emperyal güçlerin Türkiye’ye kurduğu tuzakları yakından izliyor ve görüyoruz. Tam da böyle dönemde Türkiye İsrail’le yeniden ilişkileri iyileştirmek için yeni adımlar atıyor. Bir başka deyişle emperyalist/kapitalist dünyanın planları tıkır tıkır işliyor. Üstelik de dün söylediğinin tamamıyla tersini yapan bir iktidarla ve de Recep Tayyip Erdoğan’la karşılaşıyorsak biliniz ki bunlar hayra alamet şeyler değildir. Ne güzel, AKP’ye böylesine adımlar attırılmışsa işin içinde bir iş var diye düşünmek gerek.

Düşünmekten çok doğrudan dile getirip kamuoyu ile paylaşmak en doğrusu.

Söylemek istediğim şudur; emperyalist/kapitalist kamp hem AKP iktidarını hem de Recep Tayyip Erdoğan’ı öyle bir açmaza düşürdü ki, bundan böyle ikili istese de istemese de emperyalist/kapitalist çevrelerin her dediğini yapmak zorunda. Her ne kadar AKP sözcülerinden İsrail’le kurulan ilişkilerin gereğinden söz ediliyorsa da, gerçekler de gün gibi ortada. Bir başka deyişle Türkiye siyasi otoritesi denilebilir ki emperyalist/kapitalist güçlerin raptı zaptı altında. Böyle bir durumda bile can alıcı konular üzerinde durup çözüm yolları aranması gerekirken Recep Tayyip Erdoğan bir başkanlık lafı tutturmuş gidiyor. Bilemeyiz belki de adamcağızın başkan olmak bir tutkusu haline geldi diyeceğiz de bu kadarına da pes vallahi.

Kentler yanıyor, o başkanlıktan söz ediyor.

Her gün üçer beşer şehit cenazesi geliyor, o başkanlık diyor.

Anaların gözyaşlarından neredeyse baraj yapılacak konuma gelinmiş, adamın tındığı yok o yine de başkanlık diye tutturmuş gidiyor.

Çevremizde Türkiye’ye dostluk elini uzatacak bir tek ülke kalmamış, Türkiye “itibarlı yalnızlık” çukuruna itilmiş, onun ağzından başkanlık sözü düşmüyor.

Kendisine abi diye hitap eden ve de AKP seçimleri kazandığında balkon konuşmasında bulunan Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev, Türkiye’nin Rus Su-24 uçağını vurma kararının hata olduğunu, Ankara’nın özür dilemesi gerektiğini söylüyor. O başkanlık diye tutturmuş bir metre burnunun ucunu göremiyor ama her nasılsa başkanlıktan söz etmeyi hiç aklından çıkarmıyor.

Ülkede iş yok, dolayısı ile aşta yok.

Ekonomi çökmüş, dolar almış başını gitmiş.

Ülkede okulların önemli bir bölümünde eğitim hiç yapılamıyor, yapılan yerlerde de büyük tedirginlikler yaşanıyor.

Var olan eğitim ise eğitim olmaktan çıkmış, onun derdi bile değil, kafasına başkanlık mermisi bir çivi gibi saplanmış.

Başka ülkeler özgürlüklerin alanını sürekli geliştirirken ve de bilim insanlarını otorite olarak kabul eder ve uygulamaları da bu çerçevede gerçekleştirirken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu kendi beynine koyduğu yasakları tüm ülke çocuklarına uygulamaya kalkıyor, muhteremin aklı yine başkanlıkta.

Adalet mekanizması yara almış, kimsenin yargının doğru karar verebileceği konusunda umudu kalmamış, ona göre hava hoş, sadece başkanlık hoş.

Kendisi Ali kıran baş kesen kesilmiş, bir talimatıyla mahkemeler görev yapamaz hale geliyor, bir talimatıyla gazeteciler kolundan tutulup içeri atılıyor onun derdi yine başkanlıkta.

Uzattıkça uzatabiliriz ama gerek yok. Türkiye’nin içler acısı görüntüsü bu işte.

Ama biz yine de soralım:

Sayın Recep Tayyip Erdoğan; şu anOsman Cumhur Alkanrbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsunuz ve de her istediğinizi üstelik de sınır tanımaz bir şekilde ya yapmışsınız ya da yapmak için her yolu deniyorsunuz.

Sahi başkan olsanız bugün yaptıklarınız dışında daha neler yapacaksınız?

Yoksa emir verip bizleri tek tek kurşuna mı dizdireceksiniz?

Bugüne kadar yaptıklarınız yetmiyor mu?

Söyleyin ne yapacaksınız ne?