NE OLACAK BU FATURALAR?

Yazan: Turgut Koçak 19 Şubat 2022

AKP ve saray iktidarı artık bizi yaşanan ekonomik krizle birlikte faturalarla boğmaya başladı. Önümüze sürülen faturalar yüzünden yaşam kalitemiz zaten düşüktü şimdiyse soluk bile alamaz hale geldik. Neler yaşandığını anlamak isteyenler görmek istediklerini görmek için değil de görülmesi gereken şeyleri görmek için bir dolaşıversinler kitlelerin içinde eğer yürekleri yetiyorsa tabi.

Şimdi faturalar halkın önünde. İsterlerse ödemesinler ödemeyebiliyorlarsa. İş sahiplerinin elektriği o zaman kesilmeyecek mi? Kesildiğinde evine nasıl ekmek götürecek? Evlerin elektrikleri kesilmeyecek mi? Kesildiğinde yurttaş gereksinmelerini nasıl giderecek. Faturaları ödememe işi sivil itaatsizliğe dönüşmediği sürece çok da anlamlı değil. Hele siyaseten bir siyasetçi ben ödemiyorum faturalarımı der ve devamını getirmezse hiçbir yararı olmaz. Çünkü bu denli korkunç zamlar karşısında ancak mevcut iktidara geri adım attıracak olan güç kitlelerin gücüdür. Bireysel kimi çıkışların bir iki siyasi tartışmalarda konuşulmasının dışında bir getirisi olmaz.

Bugün en temel gereksinim olan elektrikle say say bitmez gereksinimlerimizi karşılıyorsak bize deniliyor ki istersen kullanma, kullanacaksan da az kullan. Ya ihtiyaçlarım demenizin de bir faydası yok. Çünkü egemenler size böyle buyuruyor sizin temel gereksinmelerinizi karşılama lüksünüz yok diye çıkışıyor bizlere. Bu yüzden de toplumun bir kesimine öyle bir algı yerleştiriliyor ki onlar dönüp size rahatlıkla lambaları söndürün ve karanlıkta oturun, doğalgaz yakmayın çünkü yakarsanız elektrik de tüketirsiniz. Üstelik doğalgaz yakacağınıza ya battaniye altında ısının. Sonra çamaşırlarınızı yıkamayın, kendiniz yıkanmayın, giysilerinizi ütülemeyin, küçük çocuğunuza mama hazırlamayın, yemek pişirmeyin…

Gördüğünüz gibi bu gibi dalavereci yaklaşımların sonu yok ki. Size deniliyor ki açıktan açığa ölün! Ve sizler de bu kapitalist düzende yani patronların düzeninde cehennem hayatına mahkum ediliyorsunuz. Her sokak başında bu türden olanları geçtik etkili ve yetkililerin ağzından çıkıyor bütün bunlar. Ne yani sizler ülkeyi yönetmek için mi seçildiniz yoksa kitlelerin sırtına binip kanını emmek için mi?

Ne sözler edile edile bu noktaya gelindi. Yalanla dolanla ne çok insanın canı yakıldı? Ne çok insan tutuklanıp tutuklanıp içeri atıldı. Beka dediler ama kendi bekaları için yaptılar ne yaptılarsa. Yokluktan yoksulluktan insanlar intihar etmeye başladıklarında da bu yüzsüz çevrelerden bizler neler duyduk neler. Durmadan doğru olmayan şeyler doğruymuş gibi konuşuldu. Örneğin Almanya’da herkes yokluktan ve zamlardan kırılıyormuş gibi gösterilerek bizim ülkemizdeki yoksulluğun boyutları görülmesin, anlaşılmasın istendi.

Baktığınız zaman ülkede halkın hiçbir sorunu yok. İşçiler, köylüler, çalışanlar, küçük esnaf gül gibi yaşayıp gidiyor ama birileri çıkmış salt birilerini kötülemek için arkalarından kuyularını kazıyor. Bu denli gerçeklikten uzaklaşmış bir iktidar ve yandaşlarıyla karşı karşıyayız vesselam. Bütün bunların nedeni nedir? Sistemle anlatabiliriz de egemenler bu noktadan hep uzak duruyorlar. Sürekli olarak neden üreterek kapitalist yağma düşeninin içyüzünün anlaşılmamasını istiyorlar. Oysa gerçekler onların söylediği gibi gelişmiyor. Sokağa şimdiye kadar hiç olmadığı kadar işçi direnişleri yansıyor. Geniş halk kitleleri ortaya çıkıp kendilerine kurulan bu tuzağı paramparça etmek istiyor. Özetle öyle şeylerin öngünündeyiz ki yığınların kabaran öfkesi bu sistemin ve patronların düzeninin pisliğini silip süpürmek istiyor.

AKP ve saray iktidarı onca zamların yarattığı tahribatı KDV indirimleri ile çözüyor görüp sözü yaparsak yine biz yaparız demeye getiren kıvırmalar içinde ama artık insanların böylesi kandırmacalara karnı tok. Üstelik bu bile becerilemiyor. Becerilemediği için de kimi uygulamalar polisiye tedbirlerle uygulamaya konulmak isteniyor Sonra da halka kendi sorumluluklarını unutanlar onu susturacağız, bundan hesap soracağız, pahalı satanların soluğunu keseceğiz diyerek şirin babalığa soyunuyorlar. Faturalarda yazan rakamlara bakın bir! Bu rakamlar hiç ödenmesi olası rakamlar mı? Faturalardaki büyük vurgunu düzeltmek için iktidarın küçücük bir çabası var mı? Hiç eli oralara varıyor mu? KDV gibi 3-5 küçük rakamlarla göz boyanıp duruluyor.

İktidardan istekler de ne yazık ki çeşitli. Kimisi zamların geri alınmasını istiyor, kimisi zamların 31 Ocak 2021 akşamının öncesine çekilmesini. Sanki ondan önceki dönemde altın çağımızı yaşıyorduk da geri önceye dönmek istiyoruz.

Özetlersek öncesinde de şu anda da beterin beterini yaşıyorduk fakat bize beterin de beteri var anımsatması yapılıyor. Zamlar geri alınacakmış. Ülkemizde bugüne kadar zamların geri alındığını görmüş değiliz. Kazakistan’da bile geri alındığını biliyoruz ama. Neyse bundan sonraki amacımız geniş işçi direnişleriyle, ücretli çalışanların, emeklilerin, üretici çiftçilerin, küçük esnafın sokağa inmesiyle pekâlâ maaşlara zamlar elde edilebilir.

Bizleri çıkardıkları faturalarla soyan hırsızdan hesap sormalıyız. Yoksa biraz daha az soyulalım hesabı yapmanın bir getirisi olamaz. Sonra elektrikti, doğalgazdı bunların hepsi yurttaşın olmazsa olmaz gereksinimi. Bu alan bir soygun alanı olarak vurguncuların elinde bilmem kaç kat kazansınlar diye bırakılamaz. Bu gibi hizmetler hemen kamulaştırılmalı ve işleyiş soygun kafasıyla değil de yurttaşların temel gereksinmeleri arasında sayılarak yeniden düzeltilmelidir.

Bahçeli gibi birisinin ettiği “kamulaştırılsın” sözünde bile keramet aramanın gereği yoktur. Bizim kamulaştırılsın derken ne söylemek istediğimiz çok açıktır.

İşin özeti şudur. Bugün Türkiye’de devlet yurttaşının temel gereksinimini karşılamak şöyle dursun yurttaşı ölümle burun buruna getirecek denli kölelik seviyesinde yaşasın istiyor. Bizler bugün bu faturalarla terbiye edilmeye çalışılıyoruz da doğamızda da dik başlılık olduğu niyeyse birilerinin hiç mi hiç aklına gelmiyor olsa gerek ki sürekli olarak bizi üzüm gibi ezip şıramızı çıkarmaya çalışıyor.

Bizlerse bundan böyle hak ettiğimizi almaya, yaşamak istediğimiz yaşamı elde etmeye kararlı olmalıyız ki böylesine bizi hiç yerine koyanlar bu kadar cüretkâr konuşamasınlar, konuşamasınlar…