NE O, ÇOK MU SICAK?

Yazan: Turgut Koçak 7 Eylül 2013

AKP iktidarı binmiş bir alamete gidiyor kıyamete. İktidarın izlediği iç ve dış politika nedeniyle Amerikan kağıdı dolar birdenbire Türk Lirası’nın tepesine biniverdi. Dolar kaç paraydı, şimdi nasıl oldu da 2,0840’a dayandı. Acaba kritik eşik olarak adlandırılana 2,05 noktasına geri çekilecek mi, yoksa tırmanmaya devam mı edecek? Hayır, yükselmeye devam edecek. Niçin derseniz; iktidarın tepesindeki zatı muhterem sürekli olarak elinde savaş davulu çalıp durmaktadır. Amerika’nın bile Suriye topraklarına askerinin postalının değmeyeceğini açıklamasına karşın, iktidar haritayı pusulayı şaşırdığı için 930 km uzunluğundaki sınıra askeri yığınak yaptı ve namluları Suriye’ye çevirdi.

Bir ülke düşünün ki, o ülkenin başbakanı savaş baronu gibi davranıyor ve savaşla yatıp savaşla kalkıyor. Yine o ülkenin ekonomisinin bir şekilde ayakta kalması için sıcak paraya gereksinimi olsun. Finans kuruluşları böyle bir ülkeye para verirler mi, verirlerse paralarının güme gitmeyeceğinden yeterince emin olurlar mı? Olmazlar, çünkü böyle bir ülkede ister istemez ekonomik kriz kapıdadır. Bu yüzden de iktidar sıcak parayı bulsa bulsa faiz oranlarını yükselterek bulabilirler tabi bulabilirlerse. Dolayısıyla Amerikan kağıdının ister istemez Türk Lirası karşısında yükselişini hangi tedbiri alırsanız alın durduramazsınız. Hele AKP iktidarı hiç durduramaz. 11 yıllık iktidarı döneminde ülkenin bütün varlıklarını satıp savmış, akıl almaz ölçülerde özelleştirmeler gerçekleştirmiştir. Üstelik de bu özelleştirmelerden geldiğini varsaydığımız paralar bugüne kadar hiçbir yatırım için kullanılmamış, iktidarın kara deliklerine harcanmıştır. Yani üretmeden tüketmek söz konusudur. Böylesi dışa bağımlı ekonomilerin enflasyon yaşamaktan başka hiçbir çıkış yolu da yoktur. Zaten AKP iktidarının 11 yıllık iktidarında dolaylı vergilere yeni yeni bindirmeler yapılmış, geçici olarak konulan deprem vergisi bile kalıcılaştırılarak yine bütçe açıklarında kullanılmıştır.

G-20 toplantısı için Petersburg’a giden Recep Tayyip Erdoğan kızının koltuğunun altına dosyalar vermiş, orada öteki savaş baronları ile görüşerek bir an önce Suriye’ye girilmesi gerektiğini söyleyerek sözümona öteki savaş baronlarını iknaya çalışmıştır. Bütün bunlar gerçekten de komiktir. Suriye’de ne olup bittiğine dair bilgi konusunda hiç kuşku yok ki, Obama çok daha kapsamlı bilgi sahibidir. Çünkü CIA bugün Türkiye’de dahil her yerden bilgi alabilen daha da önemlisi bunu yüksek teknolojiyle gerçekleştiren bir istihbarat örgütüdür. İngiltere’de, Fransa’da gerçek bilgiler açısından Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde bulunan bilgilerden çok daha fazlasına sahiptir. ÖSO’cu katillerden toplanmış istihbarati bilgilere dayanarak orada burada bilgi diye kullanılan şeyler gerçekte hiçbir istihbarati değeri olmayan bilgilerdir. Bu nedenle de Recep Tayyip Erdoğan’ın oraya buraya koşuşturmasının fazla da bir anlamı yoktur.

Bugün her türlü yalana başvurarak Suriye’ye karşı savaşı teşvik eden davranış Türkiye açısından gerçekten de utanılacak bir durumdur. AKP iktidarı iktidara geldiği gün komşularımızla sıfır sorundan söz etmiş geldiği noktada ise sıfır sorun yerini sıfır komşuluğa bırakmıştır. Bugün barış içinde yaşayacağımız bir tek komşumuz kalmadıysa bunun nedeni AKP iktidarının dış politikasının işe yaramazlığıdır. Gerçekten de Amerika’dan çok Amerikancı davranan bir iktidar ister istemez ABD’nin çıkarlarını savunacak ne kendi halkını ne de bölge halkını düşünmeyecektir. Düşünmediği için de bölgemizde ortam sürekli olarak ısınacak ve her an savaş kapıdaymış gibi bir hava yaşanacaktır. Bu yüzden de Türk Lirası sürekli olarak eriyecek gün geldiğinde de ekonomik krizin altında ne yazık ki, halkımız kalacaktır. Doğal olarak AKP iktidarı da ektiğini biçecek hangi cehennemi boylayacaksa o cehennemi boylayacaktır.

Bizler çok yazdık çok söyledik. Bunlara; “ne o, çok mu sıcak” diye sormaya bile gerek duymuyoruz. Dedik ya bunlar binmişler bir alamete gidiyorlar kıyamete…