NE EKERSEN ONU BİÇERSİN

Yazan: Turgut Koçak 4 Aralık 2011

Bilindiği gibi Turgut Özal döneminde silah alma, taşıma, bulundurma işlemleri olabildiğince kolaylaştırılmıştı. Yöneticiler ömürleri boyunca Türkiye’yi Amerika’ya benzetmeye çalışmamışlar mıydı? Niçin silah hevesi de tıpkı Amerika’da olduğu gibi karşılanmasın ortalık Teksas’a dönmesindi? Bu konuda arka arkaya yasalar çıkarıldı ve ülke yasal olarak bir güzel silahlandırılmış oldu.

Fişeklikleri kuşanmış, pompalıyı eline alarak yürüye yürüye Topkapı Sarayı’na kadar gelmek öyle kolay bir şey midir bilmiyoruz ama Libyalı Salem; ellerini, kollarını sallaya salaya gelmeyi başarmış. Turizm açısında böylesine önemli bir yerde bu iş nasıl olmuş bilemiyoruz ama olmuş işte.

Oysa AKP iktidarı döneminde insanlar ne sıkı tedbirlerle karşılaştı hepimiz biliyoruz. Birkaç dönem 1 Mayıs dolayısıyla koskoca İstanbul hapishaneye çevrilmedi mi? Her şeye karşın sokağa çıkanlara ise polisin saldırısı en uç noktada değil miydi? İnsanlar yolda, izde izlenip telefonları dinlenmiyor muydu? İşçilerin haklarını almak için yaptıkları eylemler polis tarafından acımasızca engellenip eyleme katılanlar eşşek sudan gelene kadar dövülüp ortalık kan gölüne çevrilmiyor muydu? Ya öğrenciler? Onların parasız eğitim istemeleri bile polislerin huruç harekatı ile engellenip öğrenciler yaka paça edilerek yerlerde sürüklenerek yer misin yemez misin bir güzel dayaktan geçirilmiyorlar mıydı? Kapitalizmin daha fazla kazanç için doğayı tahrip etmesine karşı çıkanlara uygulanan yaptırımlara hepimiz tanık değil miydik? Ya kaçması söz konusu olmayan kimselerin evini sabaha karşı bir zurba polisle basma marifetine ne denilebilirdi? Aslını sorarsanız AKP’nin hak ve özgürlükleri ihlali saymakla bitmeyecek denli çoktur. Biz burada sadece belli başlılarına değindik.

İşte ülkeyi böylesine polis devletine çeviren AKP iktidarının İstanbul güvenliğinden sorumluları Topkapı Sarayı’nda Libyalı Salem’in eylem koymasını ve iki kişiyi yaralamasını önleyememiş olması sizce düşündürücü değil mi? Hiç kuşku yok ki, bizler, AKP iktidarı gibi öküzün altında buzağı arayacak değiliz. Ancak bu yaşanan olayın da enine boyuna sorgulanmadan kapatılmasını istemiyoruz.

Adı geçen kişi Topkapı Sarayı’na gelinceye kadar herhangi bir engellemeyle karşılaşmamıştır. Bu durum çok mu olağandır? Herhangi bir terör olayı yaşanır diye tetikte olan güvenlik güçleri gerçekten de bu durumu nasıl atlamışlardır? Diyelim atladılar; Topkapı Sarayı’nda durumu fark edip gerekli tedbirlerin alınmasını kolaylaştıracak hiç mi kamera yoktur? Kameralara yansıyan bu görüntüler ilgililerin hiç mi dikkatini çekmemiştir? Buraya kadar yaşananlar tabi ki olağan bir durum değildir. Ancak durumun silahlı çatışmaya dönüşmesi ve Özel Harekatçılar tarafından Libyalı Salem’in öldürülmesi bizim açımızdan hiç mi hiç olağan olarak görülmemektedir.

Sonuçta kişinin üstündeki silahlar bellidir. Omzuna astığı fişeklerin sayısı da bitmez tükenmez sayıda olmadığına göre nasıl olmuştur da adı geçen kişinin sağ yakalanması olası iken kurşun yağmuruna tutulup öldürülmesi gerçekleştirilmiştir? Ya da kişi zarar verecek konumdaysa niye ölmeyecek şekilde yaralanıp etkisizleştirilmemiştir de öldürülüp işi bitirilmiştir? Unutmayalım her yaşanan olayın bilinmesi gereken bir arka perdesi de vardır. Bize göre AKP iktidarı bu durumdan korktuğu için işi sağlama havale edip Salem’in ölümünü uygun görmüştür.

Bu ve benzeri olayların yaşanabileceğini herkes bilmelidir. Niçin derseniz, yanıtı çok açıktır. AKP iktidarı işbaşına geldiği günden beri ABD emperyalistlerinin dümensuyunda bir politika izlemektedir. Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbeşkanlığını yüklenen Bay Tayyip’in iktidarının marifetleri ortadadır. Emperyalistlerin isteği doğrultusunda Mısır’ın, Tunus’un, hatta Sudan’ın işi bitirilmiştir. Sahnede rol olan kişilerin başında kim gelmektedir? Bay Tayyip! Ya NATO’nun Libya’ya silahlı saldırısını her anlamda kolaylaştıran ve içinde olan Bay Tayyip ve iktidarı AKP değil midir? Bu ülkelerde yaşanan trajedinin hiç mi ayırdında değiliz? O ülkelerin yurttaşları yaşadıklarını önlerine koyup düşündüklerinde karşılarında görecekleri ülke ve kişiler hangileri olabilir sizce? Bu yüzden diyoruz ki, AKP’nin içerde ve dışarıda yürüttüğü politika emperyalistlerin ve halk düşmanlarının güdümündedir, bu durumdan zarar görenler ise bir şekilde intikam duygularına kapılacaklardır. Suriye halkı bizim dost ve kardeşimizken bugün neden Türkiye’ye karşı tutum almak zorunda bırakılmıştır? Yanıtı çok açıktır. Bay Tayyip ve partisinin aymaz ve emperyalistlerle kolkola yürüttüğü politikaların sonucu. Yani AKP iktidarı rüzgar bile değil, sürekli fırtına ekmiş, felaket biçeceği de şaşırtıcı olarak görülemez görülmemelidir de.

Bu olay yaşandı ya; yalaka basın öykü üstüne öykü üretiyor. Yok, adı geçen kişi Kaddaf’nin polisiymiş de, yok Kaddafi askerleri adı geçen kişiye akıl almaz işkenceler yapmışmışlar da, senaryo üstüne senaryo. Doğruluğu hakkında kesin bilgimiz yok ama adı geçen kişi Libya’da daha önce de cami basmış. Bir katliam gerçekleştirmemiş çünkü ikna edilmiş. Salem, dikkat edilirse öldürüldüğü eylemde de kimseyi öldürmemiş. Yani diyoruz ki bu kişi öldürülmeden durdurulabilirdi ama öldürüldü.

Burada bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Bundan böyle ülkemizde birçok eylem tıpkı Salem’in öldürülmesinde olduğu gibi ölümle bitebilir. Bu da Türkiye’nin her konuda olduğu gibi bu tür olaylarda da çözüm şeklinin nereye gelip dayandığını göstermesi açısından tehlikeli bir nokta olarak görülmeli ve varsa canavar ruhlarını tatmin edecekler durdurulmalıdır.

Bizden söylemesi…