Yazan: Turgut Koçak 3 Temmuz 2022
Bir kez şunun altını çizelim. Recep Tayyip Erdoğan ve yandaşlarının dile getirdikleri gibi NATO’nun Madrid zirvesinde zafer mafer kazanılmış değildir. Ortada zaferle anlatılacak bir şey olmadığı için ortaya çıkan bu duruma dağ fare doğurdu sözleriyle de bir açıklık getirebiliriz. Bu zirve yapılmadın önce Erdoğan ne söylemişti? Finlandiya ve İsveç teröre destek veriyor bu böyle sürdüğü sürece biz de onların NATO’ya girme isteğini veto ederiz.
Madrid de zirve yapıldı. Bu arada bir araya gelinip toplantılar da gerçekleştirildi. Peki, bu iki ülke bugüne kadar tutumları neyse bundan sonraki tutumlarını değiştirdiler mi? Değiştirmediler. Bu durumda Erdoğan nasıl döndü Madrid’ten. Bu iki ülkenin NATO’ya alınmasına karşı çıkmayacağını söyleyerek. Güzel, üstelik bu iki ülkenin yetkilileri Erdoğan ve yandaşlarının aksini politikalarını değiştirmediklerine dair açıklamalar yaptılar mı, yaptılar elbette. Sonra önemli bir nokta daha var. Bu iki ülkenin NATO üyeliği için başvurusu niye veto edilecekti Erdoğan tarafında? Terör ve teröristlere yardım ettikleri gerekçesiyle değil mi? Şimdi madem öyleyse sözü edilen konularda ABD’den daha fazla bırakalım NATO ülkeleri içindeki ülkeleri dünyada ABD’yi geride bırakacak bir ülke var mı? Yok elbette de bu zirve öncesi ve sonrası ABD’ye Erdoğan ve yandaşları tek bir söz etmişler mi? Etmemişler, aksine Biden’la görüşme büyük bir zafer gibi sunulmuş ve de Erdoğan Biden’la görüşmenin olmayan getirisiyle başı havada gezer olmuştur niyeyse.
Ancak Türkiye’yi yöneten sağ iktidarlara baktığımız zaman başka türlü bir şeyin olabileceğini beklemek de olmayacak şey olduğuna göre AKP ve saraydan ha beş tabak fazlası yerine getirilmiş ha getirilmemiş ne yazar ki? Sonuçta NATO dünya kapitalist/emperyalist ülkelerinin oluşturduğu koskoca bir saldırı ve savaş örgütü olduğuna, bunu da başta ABD ve sırasıyla diğer emperyal güçler benimseyip yaşama geçirilmesi konusunda düşünce birliği içinde olduklarına göre Erdoğan’ın başka türlü davranması olası mıydı değildi elbette. Bu yüzden de olması gerekenler olmuş, Erdoğan’da hem Biden’la görüşmüş, hem biraz mızıkçılık yaparak NATO’da sözünün geçtiği yönünde konuşulmasını sağlamış olup bitenlerin hepsi bundan ibaret özet olarak. Yoksa ortada öyle övünülecek herhangi bir şeyin olmadığı da bilinen bir şey.
Her zamanki gibi genel geçer maddeler sıralanmış, ilgili ülkeler terör örgütlerine yardım etmeyeceklerini, Türkiye’ye karşı silah ambargosu uygulamayacaklarını dile getiren çok da bağlayıcı olmayan sözlerle olay tatlıya bağlanmış ve de bu zirvede ABD’nin istediği yönde NATO’nun genişlemesi, Çin ve Rusya’ya karşı ortak bir tutum içinde olunması yönünde açıklamalarla NATO’nun öyle savunma örgütü falan olmadığı, saldırı ve savaş örgütü olduğu bütün çıplaklığı ile bu sefer daha da yüksek sesle yinelenmiştir o kadar.
Hani bazı şeylerin kabul edilmiş gibi gösterilmesine gelince; kim ne güce sahip olursa olsun bugün içinde bulunulan koşullarda bazı ülkelerin de istek ve önerileri en güçlülerce dikkate alınmamazlıkla karşılanmayacaktır. Çünkü dünyadaki güç dengeleri ve hesaplar bunu gerektirmektedir.
Erdoğan esmiş, yağmış, gürlemiş sonuçta da bu iş ne kadar işe yaradıysa şimdiye kadar o kadar bir sonuç vermiştir. Bir yandan Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya alınmasına Türkiye’nin oluru alınırken Erdoğan’ın da gönlünü hoş tutacak birtakım kabullere evet denilmiştir ki gerçekte bunun da bir öneminin olmadığını ilk fırsatta anlamak olası olacaktır.
Bu zirve ve sonuçlarını AKP ve saray seçimlerde kullanacağını düşünüp canı sıkılanlar da var kuşkusuz amma ülkenin geldiği noktaya baktığımız zaman değil Madrid’teki NATO zirvesi daha onlarca böyle zirve yapılsa AKP ve saray iktidarının ömrüne ömür katacak ortada bir durum olmadığı da bir gerçektir. Gerçektir çünkü ülkede yaşananlar ve yığınların açlık ve sefaletiyle değil NATO zirveleri onlarca benzeri yapılsa sonucu değiştiremeyecektir. Bu yüzden de bazılarının çok da telaşa kapılmaması gerekir. Kaldı ki ortada zafer mafer de söz konusu değildir.
Bu tür atışmalar tartışmalar sonuçta NATO’nun rutin halleridir…