NASILSINIZ?

Yazan: Turgut Koçak 13 Haziran 2011

Ülkemin ezilen, hor görülen, insan yerine konulmayıp süründürülen güzel insanı, gündüzlerinde sömürülen gecelerinde aç yatan garip bırakılıp, perişan edilmişleri nasılsınız?

Ülkemin iş aramaktan tabanlarının altı patlamış işsizleri, üç kuruşa çalışıp emeklerinin karşılığını alamayanlar, düşleri gecelerden de kara emekçileri sizler nasılsınız?

İşe, aşa muhtaç edilenler, üç kuruş için yaşamlarını ortaya koyup grizu patlamalarında parçalanan, cesetleri toprak altında kalanların yakınları sizler evet sizler nasılsınız?

Tuzla tersanelerinde iş güvenliğinden yoksun çalıştırıldıkları için bu her dalı meyve dolu dünyada meyvelerin hiçbirini tatmadan göçüp gidenlerin yakınları ya siz nasılsınız?

Kötü koşullarda kot taşlamalarında çalıştırılıp ciğerleri biten ve mavi gökyüzüne bir kez olsun oh diyerek bakamadan ölüp gidenlerin canları, yakınları siz nasılsınız peki?

Her geçen gün daha da bir köşeye sıkıştırılıp canından bezdirilen, yoksulluk sınırında yaşamaya zorunlu kılınan, hak ve özgürlükleri için sokağa çıktığında coplanan, sürülen, görevden alınan, örgütlenme özgürlüğünü özgürce kullanamayan memurlar halleriniz iyi mi?

Her gün kepenk açıp siftahsız kepenk kapatan küçük esnafı, terzisi, berberi, çiçekçisi, demircisi, matbaacısı, araba tamircisi, boyacısı, duvarcısı, inşaat işçisi, kalıpçısı, baskıcısı, bilgisayarcısı, say say bitmeyen meslek erbapları gününüz erken mi iniyor tıpkı mapuhanedekiler gibi yoksa hallice misiniz?

Kışın soğuğunu, yazın sıcağını cehennem yaşar gibi yaşayıp her türlü tarım ürünlerini üreten ve insanların hizmetine sunan köylü kardeşlerim, “milletin efendileri” bugün seçim var farkında mısınız? Mazota, gübreye, ilaca, tohuma verdiğini alamayan, alamadıkça kahırlanan, ala keçisi çift doğuran, ineği, davarı, malı maşı beş para etmeyen ‘Hoca Nasrettin gibi gülen, Bayburtlu Zihni gibi ağlayan’larım nasılsınız?

Gece gündüz demeden koşturan, hastanelerin beyaz melekleri, canımızı emanet ettiğimiz doktorlar, zor koşullarda çalışan diğer sağlık çalışanları sizler de mi yoksul düştünüz yoksa? Oysa biz sizleri başka bilirdik. Gördük, meydanları doldurdunuz, çalışma koşullarına isyan ettiniz, hasta haklarını savundunuz. Anlaşılan sizlerde hoş değilsiniz.

Sınavlardan sınavlara koşturulan, şifrelerle hakları çalınan, gelecekleri fırsatçıların ellerinde karartılan sevgili genç öğrenci kardeşlerim birilerini çok korkuttunuz çok. Öyle ki, o çok korkan kişi az kalsın üstünüze sizin yaşınızda başka öğrencileri salacaktı. Bunu yapmadı ama bol bol polis dayağı yediniz, gazlandınız, içeri atıldınız, çoğunuza üniversite kapıları kapatıldı. Çoğunuzun yarını çalındı. Belki de hanyayı konyayı öğrendiniz böylelikle kimbilir?

Hemen her gün bir üniversitede hak ve özgürlükleri için ayağa kalkan üniversiteli gençler bulmuşsunuz da bunuyorsunuz, bir de ortalığa çıkmış haklarımız, işçi hakları, ülkemiz diyorsunuz öyle mi? O zaman sizde yaptırımlardan yaptırım beğenin öyleyse. Bizde size soralım iyi misiniz?

Kürsüleri ellerinden alınanlar, özgürce düşünüp, özgürce düşündüklerini öğrencilerine öğretemeyen doçentler, profesörler bu gidiş iyi bir gidiş mi? Sizlerin gidişi nasıl?

Vicdanları ile cüzdanları arasına sıkıştırılmış denilenler, bağımsız mahkemelerde bağımsız karar vermekle yükümlü sayılanlar, kısaca yargıçlar, savcılar adalet nasıl adalet?

Vatan, bayrak denildiğinde gerisi teferruat deyip aslan kesilenler hele siz nasılsınız hele? Neresine girilse darbe evrakı bulundurdukları gerekçesi ile alınıp alınıp içeri gönderilenler nasılmış iyi miymiş darbe yapmak?

Gazetecilik yapacağına darbe planlayıp harekete beş kala tufaya düşen gazeteciler, kitap yazdıkları için ülkeye kötülük yapmaya kalkanlar ve onların yakınları sizin sağlığınız sıhhatiniz iyi mi?

Ve kadınlar… Horlanıp dövülen, her türlü ezaya cefaya katlandırılan anamız, bacımız, yârimiz güneşi doğuracak mısınız güneşi?

Özetle 73 milyon insanımızın 70 milyonu olup bitenlerin ayırdında mısınız? Yoksa hepinizin gözlerine kül üfürüldü de yüz yıllık uykuya mı yattınız?

Sizler için birileri neler demiyor ki, bir eliniz yağdaymış bir eliniz baldaymış öyle mi?

Sahi ülkemizin 73 milyon insanından oy verecek olan 52 milyonu sizler; evet, evet sizler NASILSINIZ?