Yazan: Turgut Koçak 16 Şubat 2022
Her şeyin halının altına süpürüldüğü bir dönemde Erdoğan Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitti. Tam bunlar olurken şu gazetecilere de Cezaevi yolu görünmüştü. Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç, Aydın Keser Mehmet Ferhat Çelik.
Barış Pehlivan ve Murat Ağırel içeri alındı ve sonra infazları salgın nedeniyle durdurulup geri bırakıldılar. İsimlerinden söz ettiklerim ise her şeylerini hazırlamışlar cezaevine girmeyi bekliyorlardı. Yani dürüst gazeteciyi, işini yapan gazeteciyi hiçbir şey özetle korkutamazdı. Bu yaşanılanlara bakıldığı zaman AKP ve saray iktidarı döneminde bu yaşanılanlar yargının da ne hale getirilmiş olduğunun kısa bir özeti aslında.
İstinaf mahkemesinin itirazı reddetmesiyle gazetecilere yeniden cezaevi yolu görünmüştü. Durum bu olunca infazı uygulamak için her an evlerine polis gelebilir ve yine o bildik sahnelerde olduğu gibi götürülebilirlerdi. Barış Pehlivan ve Murat Ağırel böyle bir şeyle karşılaşmaktansa gidin kendiler “Biz geldik “ diye Çağlayan Adliyesine gittiler ve arkasından da cezaevine gönderildiler. Pehlivan ve Ağırel Dün akşam Silivri Cezaevinden bırakıldılar.
Bu cezanın niye alındığına gelince; bildiğiniz gibi MİT mensubu bir kişi Libya’da yaşamını yitirmişti. Libya olayına baktığımız zaman biz orada niye biliniyorduk çok tartıştık bu konu ile ilgili olarak da sırası geldikçe de düşüncelerimizi dile getirdik. Evet, bir kişinin kimliğinin açık edilmesi iddiasıyla gazetecilere ceza verilmişti ama gerçek doğrusunu bilmemiz isteniyorsa çok daha önceden kimlik açıklaması yapılmış ve işin o tarafı hiç yargı konusu yapılmamıştı.
Libya’da bir Türk Birliği var. Bu birliğin orada ne işi var diye bir yurttaş olarak sorma hakkımızın da olduğunu zaten biliyoruz ve soruyoruz da. Ancak tarihin cilvesine bakın ki Libya’da Hafter’i destekleyip bizim askerlerimizi düşman ilan eden BAE ile neler yaşanmıştı geçmişte neler. Öyle ki BAE Türk birliklerinin üzerine uçakla saldırı yapmasına bile ramak kalmıştı. Dolayısıyla BAE ile aramızda kopan fırtınayı herkes biliyor. Biliyor da şimdi geçmiş bir anda nasıl silinip atıldı ve bugün BAE ile bu denli canciğer kuzu sarması olma noktasına gelindi? Bu harekatta yaşamlarını yitiren askerlerimizin olduğu da bir gerçek iken şimdi şu feleğin işine bakın ki düşman ilan edilen BAE ile davul zurna, mehter düdük sevinç çığlıkları atarak el sıkışılıyor. Yani para uğruna meğer ne güneşler batıyormuş bunu da bize AKP ve saray iktidarı öğretmiş oluyor.
Hayat bu kimsenin yaptığı yanına kâr kalmıyor kalacak da değil. Sedat Peker’le iktidarın yolları ayrılınca Peker’in yayınladığı videoları hepimiz biliyoruz. O videolardan yola çıkılmış ve de ülkede bağımsız mahkemeler görev yapıyor olsaydı kesinlikle şimdi açılmış onlarca dava olacaktı ama bunların hiçbirisi olmadı. Tersine dava Sedat Peker’in kendisine açıldı. Bu da yetmedi, Peker’in açıklamalarını durdurmak için BAE ile el altından görüşülerek Sedat Peker’in her türlü açıklamalarına engel konuldu. Dolayısıyla Türkiye kamuoyunun öğrenmesi gereken daha pek çok şey karanlıkta kaldı. İktidar bu girişimleriyle bir kez daha kamuoyunu bize mi itibar edeceksiniz yoksa bir mafya liderine mi hesabından kamuoyunu uyutmaya kalktı fakat açığa çıkan pek çok şeyi de öğrendik.
AKP ve saray iktidarı dün arayı açtığı Arap yönetimleriyle yeniden geçmişe dönmek için düğmeye basmış oldu. Bu gelişmelerden sonra işi daha da sıkı tutmak için Erdoğan önceki gün “Dost ve kardeş” olarak nitelediği BAE’ye gitti. Orada Velaht Prensi Al Nahyan’la görüştü ve 13 anlaşma gerçekleştirildi.
Savunma, sağlık, iklim değişikliği, ticaret, kültür, tarım, ekonomi, kara-deniz-hava taşımacılığı, afet yönetimi, iletişim, arşiv vb. gibi…
Bir ülke düşünün ki orası petrol dışında hiçbir özellik taşımıyor. Bir ülke düşünün ki ABD’ye tartışmasız bağlı. Bu ülkenin bütün askeri organizasyonu da ABD tarafından yapılmış ve örgütlenmiş. 10 milyon nüfusu var ve doğru dürüst hiçbir üretim alanında olmaması ve 8 milyon nüfusunsa yabancılarla birlikte hizmet sektöründe hizmet sektöründe istihdam edilmeleri düşününce oldukça ilginç. Aralık 2021’de İsrail Başbakanı Bennett burayı ziyaret etti. Niye ettiğini varın siz düşünün. Sonra İsrail Cumhurbaşkanı da yakında Türkiye’yi ziyaret edecek. Bu iktidarın Filistin ile ilgili söylediklerini düşününce işlerin bir anda bu noktalara kadar gelip dayanmasını da istiyorsanız doğru dürüst bir masaya yatırın.
Varacağınız sonucun ABD, İngiltere, İsrail, Türkiye’yi Katar ve BAE’ye muhtaç hale getirip kontrolünde tutması şeklinde okumuyorsanız politik körlüğünüzdendir.
Dışarda geldiğimiz nokta bu. İçerde de koskoca bir hapishane havası var. Bu yüzden gazeteciler, aydınlar, kadınlar, sanatçılar, gençler ilerici devrimci ve sosyalist politikacılar tehdit altındalar. Halk açlığa ve yoksulluğa muhtaç hale getirilmiş. İçerde ve dışarda iyi gitmeyen, politikalar söz konusu. Bir iktidar ki bütün yaptıklarının ortaya çıkmaması için şehitler üzerinden yürüyerek halkın doğru haber almasını önlemeye yönelik kısıtlama üstüne kısıtlama getiriyor.
Bunun için şu yaşadıklarımıza bir bakın!
Bu iktidar dün kimin elini sıkıyordu veya tersini yapıyordu, bugün ne yapıyor? Tarihe bunları yapıp da hiç hesap vermeyeceklerini düşünen birileri varsa ki var onlar da hiç unutmasınlar ki tarih asla unutmaz.
Bir şey daha var. İktidar herkesi susturmak istiyor tamam da iktidar böyle istediği için de ne kimse susar ne de kimse yolundan döner…