Yazan: Turgut Koçak 11 Ocak 2021
AKP ve MHP’den oluşan cumhur ittifakı telaş içinde. Çünkü sürekli olarak ülkeye yaşattıklarının karşılığı olarak oyları düşüyor ve bu yüzden de ipleri ellerinden kaçırmış görünmemek için her yola başvuruyorlar.
Öyle ya yapıp ettikleriyle karşılarında yer aldığı dile getirilen millet ittifakını şaşırtıp afallatmak istiyorlar. Sonra da sürdürebilirlerse iktidarlarını sürdürecekler. Olup bitenler bundan ibaret.
Ne oldu? Erdoğan Bahçeli görüştü. İyi de bu görüşmelerde bazı konular sır gibi saklansa da dişe dokunur bir şeyin görüşülebileceğini aklınız kesiyor mu? Bizce dikkate değer bir şey yok, yok da dışarıya karşı özellikle de AKP ve MHP içinde olası çatlakları durdurmak için bir şeyler yapıldığı izlenimi verilmek isteniyor. Ancak ortada bir çabadan öteye bir şeyin olduğu da yok.
Eğer Asiltürk, Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmiş olsaydı bunu şöyle anlayabilirdik. Saadet Partisi’nin içinde bir parça kopabilir ve iktidara yamanır. Oysa Erdoğan bir büyüğüm dediği Asiltürk’ü evinde ziyaret ediyor. Yani etkisi çok sınırlı bir sonucu olur mu bu bile tartışılabilir ama verilmek istenen mesaj yine de bir yerleri iktidar parçalayarak kendisine katıyor havası. Aynı durum Muharrem İnce ve Mustafa Sarılgül aracılığı ile de CHP’ye karşı ayak oyunları sürdürülüyor. İyi Parti’de de Özdağ’dan bir şey çıkarırız anlayışı ile bir şeyler yapıldı ama atılan taş ürküttükleri kurbağayı değmedi.
Bildiğiniz gibi AKP ile Saadet Partisi arasında eğer bir yakınlık kurulabilseydi tıpkı Numan Kurtulmuş’un AKP’ye geçtiği dönemde olduğu gibi bir şey yaşanabilir, Saadet Partisi de oraya yanaşırdı fakat Saadet Partisi böyle bir tercihte bulunmadı. Kaldı ki iyice hışırı çıkmış ve giderek eriyen bir AKP’nin yanında yer almanın ne anlama geleceğini Saadet Partisi’nin düşünmemiş olduğunu düşünmek olası mı? Özetle şu an Saadet Partisi’ne karşı yapılmak istenen salvoları bizzat Temel Karamollaoğlu yumuşatarak karşılamak istiyor ki partisi içinde AKP’ye kayma eğilimi başarısız olsun. Yani özetle söylersek Erdoğan’ın benzer girişimleri çok da başarılı olmayacak. Hani, bir an düşünülse SP’nin cumhur ittifakına yanaşması bu da Erdoğan açısından oy bakımından fazladan bir getirisi olmayacak ama psikolojik bir etkisinin de olacağı muhakkak. Buna karşın yine de Saadet Partisi durduğu yerde durmaya devam edecektir.
Yakın bir zaman içinde Bahçeli’nin Akşener’e kaçıncı kez “yuvaya dön” çağrısı yapması, AKP’nin oraya buraya kanca atması, Hüda-Par gibi geçmişini iyi bildiğimiz bir partinin bile Erdoğan tarafından kabul edilmesinin MHP’nin suskunluğu ile karşılanıyor olması gibi sayısız konuyu ele alır ve üzerinde durursak cumhur ittifakının ne kadar zorda olduğunu da anlamakta zorlanmayız. Daha da önemlisi AKP işi o kadar ileri götürdü ki din üzerinden politika yapmaya olan eğilimini tartışmıyoruz bile ama etnik köken üzerinden Kürtlere yeni bir parti kumak gibi bir yöntemi de gözü kapalı yapabileceğini bildiğimiz için göreceksiniz önümüzdeki günlerde AKP ve MHP gibi partilerin aralarında da bir tartışmanın çıkmayacağını sanmak bizce safdillik olur. Bir başka deyişle sağın iki dinci, gerici, ırkçı partisini karşı karşıya getirecek pek çok konu var esasen…
Erdoğan sağın temsilcisi gibi görünen fakat çoğunun pilinin bittiğini bildiğimiz kimseleri de görüşme listesine kesinlikle alacaktır bunu biliyoruz. Yine o sağın bildiğimiz yöntemleriyle kendilerine muhalefet eden herkesi yaftalayarak terörist ilan edecekler ve bu gündem üzerinden yürüyerek yığınları bir kez daha kandırmayı deneyeceklerdir. Ancak şurası bilinmeli ki bunlar bir kirli suda ikinci kez değil yüzüncü kez yıkandıkları için yöntemleri de yığınlar üzerinde çok da etkili olmayacaktır. Bu konuda, Erdoğan, Bahçeli ve Soylu şimdiden koro halinde suçlamalarda bulunuyorlar görüyoruz. Bununla birlikte yığınlara yaşatılan yaşam koşullarını da hiçmiş gibi düşünmek eşyanın doğasına aykırıdır bunu da hiç akıldan çıkarmamak gerekir.
Bugün öğrenciler rahatsızsa, ekmek parası için yaşlı başlı kimseler sokaktalar ve birilerince aşağılanıyorlarsa, esnaf kepenk kapamış ve inim inim inliyorsa, çiftçinin tarlası dahil bütün tarım araçları icralık hale gelmiş sorunun altından kalkamayacak hale düşürülmüşse, ülken ormanları, en gözde kıyıları bir kararname ile bir yerlere peşkeş çekilebiliyorsa, toplumsal olaylarda MİT ve TSK’ya ait silah ve araçlar polis tarafından kullanılır noktasına gelinmişse gerisini oturup düşünmek gerekiyor.
Sonuç olarak yurttaş her türlü anayasal teminat altında olan haklarının iktidarca kolaylıkla ayaklar altına alınabildiği bir durumu yaşıyorsa kimsenin gözünde bu iktidarın inandırıcılığı kalmamış demektir ki bunun faturası da herhalde iktidara kesilecek demektir.
Bir de aleni beşli çeteye çekilen peşkeşler var.
Sonra Ziraat Bankası’nın çiftçiyi borç kıskacına alıp icra ile kıvım kıvım kıvrandırırken Virjinya’da kurulu Türkcell sahiplerine 15 milyara yakın kredi verebiliyorsa, Türkiye’yi dolandıran Hariri ailesine hesap sorulacağı yerde Hariri sarayda kabul ediliyorsa bütün bunların da bir sonucu olacak ve Erdoğan’ın çabaları istenilen sonucu kesinlikle vermeyecektir.
Bunu da altını çizerek söylüyoruz.