MUHAFAZAKÂRLAR RAHATSIZMIŞ

Yazan: Turgut Koçak 22 Haziran 2020

Muhafazakâr kesimler biz bildik bileli faşizan sağa ve dinci gericiliğe yatırım yapmışlar ve hatta onların önünü açarak siyaset sahnesinde alan kapmaları için ellerinden geleni yapmışlardır. Aynı sağ AKP’nin kurulması, serpilip gelişmesi, her anlamda desteklenmesi için de ellerinden ne geliyorsa yerine getirmişler ve de dinilebilir ki büyük bir özveri de göstermişlerdir. Çünkü niye? AKP’nin kuruluşu, iktidara getirilişi ta başından bu yana ABD destekli bir projedir de onun için. Bu savımızı destekleyen kurulmadan önce yapılan toplantılara kimlerin katıldığı ve de çağrıldığını bugün sağır sultan bile duydu ve biliyor.

18 yıldır sözünü ettiğimiz bu kesimler gelir kaymağının tam da üzerine kurulmuşlar, bir elleri yağda, bir elleri balda vurgun üstüne vurgun gerçekleştirerek kasalarını da iyice doldurmuşlardır. Çünkü niye? İşçi ücretleri düşük, işçiler hak aramak için kıpırdayamaz hale gelmişler, sendika seçemiyorlar, bırakın seçmeyi sendikaya bile patronun izni olmadan giremiyorlar. Grev ve toplu sözleşme hakkı ise tam anlamıyla rafa kaldırılmış. İşçiler adeta çalışma yaşamında patronun modern köleleri haline getirilmiş. Buna bir de iş ve ekmeğin aslanın ağzında olduğunu eklerseniz işçilerin direnişe geçerek haklarını almaya kalkmaları da olanaksızlaştırılmış. Kimi direniş ve grev kalkışmaları ise iktidar tarafından anında yasaklanarak engellendiği gibi ileri sınıf bilinçli işçilerin işine anında son verilmiştir. Ve zaten bu konuyu Recep Tayyip Erdoğan hiç saklamamakta pek çok konuşmasında itiraf etmektedir.

Eee bal tutan parmağını yalar ya iktidarınki de o hesap, iktidara geldikten sonra bakmış görmüştür ki güç önemli, hiçbir konuyu ve yasa hükümlerini takmayarak hatta gerektiğinde değiştirerek ihaleleri de yandaş patronlara vermiş, onlarda Allahları var kazandıkça kazanmışlar. Kazandıkça iktidarın arkasında durarak iktidar çevrelerini devleti soyarak palazlandırmışlar. Onlar adına köprüler yapmışlar gelip geçmeye, yollar, tüneller, hastaneler, havaalanları yapmışlar. Havadan yapılan vurgunlarla tüm televizyonlar ve gazeteler ele geçirilmiş. Bugün kafamızı ütüleyen yandaş ve yalaka basın öyle doğmuş. İşte oradan tüm muhalefete günde 24 saat küfredilmekte ve yalan makinesi an kesmeksizin yalan üretmektedir.

Eh bu durumda bu ülkenin palazlanmış sermaye kesimi ve merkez sağa oturan ama aynı zamanda da tatlı bir yaşam sürenlerin gidişattan yavaş yavaş umutları kesilmiş, kimi zaman açıkça kimi zaman ise üstü kapalı olarak tehdit de gördükleri için mızırdanmaya başlamışlar ve bir an önce eski Adalet Partisi, bir ölçüde Turgut Özal günlerini özler olmuşlardır. Hani bir de buna yarının ne getireceğinin belli olmaması tedirginliğini ekleyince kapı arkasında ve eş dost toplantılarında da mızırdanmalar duyulur olmuştur.

Şimdi geriye dönüp günümüze kadar bir değerlendirme yapacak olursak kapitalizmin acımasız kâr hırsı ile çok para kazanmış olanlar şimdi arayış içindelermiş öyle mi? İnsanlar kapitalizmin ülke geniş emekçi yığınlarını ne hale getirdiğini bir düşünmesi gerekmez mi? Tepesine vurulan ve ekmekleri ellerinden alınan emekçilerin ahı yerde mi kalacak? Hani vicdan sözünü kullanmıyoruz çünkü vicdan dediğiniz size göre birçok şeyi kaldırır bize göre ise asla asla kaldırmaz.

Bugün bazı kesimlerde muhafazakâr arayışına çıkanlar var. Onlar ki şunu anlamışlar ülke ve Tarzan zorda ülkeyi de Tarzan’ı da yine ol bildiğimiz sermaye güçleriyle kurtaracaklar. Sanki kendilerinin görüşü yok. Ali’nin külahını Veli’ye girdi, Veli’nin külahını Ali’ye giydir olsun bitsin bu iş havasındalar. İşte bu yüzden Türkiye’de liberal ve demokrat geçinen bazı kesimlerin kurduğu oyun bu?

Bu yüzden de biz sosyalistler olarak elbette kesintisiz mücadelemizi devam ettireceğiz fakat kimin kim olduğunu da bilmek koşulu ile. Hani soruyoruz dünyanın neresinde görülmüş, sağcıların ve muhafazakârların ülke ve ülke insanlarının yararına iş yaptıkları ki bizde sağcılığın ve muhafazakarlığın beş beteri konumunda olanlarla bir şeyler yoluna konulsun? Bu çevreleri bilmiyor değiliz ki işlerine göre faşisttirler, işlerine göre dinci, gerici, cemaatçi ve tarikatçıdırlar. Oğludur oğlu oğludurlar işte. Evet, bazıları işlerini güçlerini bırakmış, sözüm ona bazı sağcı unsurlara muhafazakâr taraftar bulmaya soyunmuşlardır.

Ancak bu düşünce temelden çürüktür.

Çünkü Türkiye tarihi muhafazakârların Ali Cengiz oyunlarıyla doludur.

Bu yüzden de işbirlikçi kapitalizmin gölüne iki de bir de gever çevirip durmayın. Olacaksanız adam gibi demokrat olun ya da yüreğiniz yetiyorsa devrimci ve sosyalist olun ki halkımızı da oyalama ve kandırma siyasetine bel bağlayıp durmayın!