MODERN LAWRENCELER

Yazan: Turgut Koçak 14 Ekim 2014

Muhalefetin karşı çıkmasını mı beğenmedin çıkarırsın tiynetine uygun bir kanun, ağzını açana yapıştırırsın en ağır cezaları. Hem her şey elinde olduğuna göre düzmece kanıtın hazırlanmasından kolay ne olabilir ki? Baktın kamuoyunu yeterince ikna edemiyorsun, o zaman da başlarsın vatan millet palavralarına olur biter. Bu ülkenin insanları ne zaman böyle palavraları yutmamış ki şimdi yutmasın. Olmadı, suçlamalarını bir de casusluk suçlamalarıyla sosladın mı çoğu insana yutturursun. Hatta yutmayanların bir kısmına da “acaba” dedirtirsin yetmez mi?

HSYK seçimlerinin sonuçları AKP’nin desteklediği listenin kazandığını gösteriyor ya, keyiflerinden yanlarına varılmıyor. Oysa seçimi yandaşlarının kazanamayacağını düşünen Recep Tayyip Erdoğan, çırağı Ahmet Davutoğlu ve partisinin öteki yöneticileri neler dememişti neler? Seçim sonuçlarını başkaları kazanırsa seçimi iptal mi etmek dersin, sonuçlarını hükümsüz saymak mı, Anayasa değiştirip tamamen kontrolü iktidarın eline vermek mi dersin bir zurba laf edilmişti muhteremlerce.

Kazandılar ya artık yargı bunlara göre özgür oldu. Oysa şimdi yargıda çok daha fazla deprem olacak, hepimiz bekleyip göreceğiz sonuçları. Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu aynı noktaya parmak basan konuşmalar yapıyorlar. Bir anlamda sevinçlerini belirtmekten de geri durmuyorlar. Yalnız bizim dikkatimizi çeken bir şey var. Tamam, seçimleri AKP’nin desteklediği liste kazandı, hem de 8’e karşı 2 sonuçla. Ne var ki, bu sonuçlara en çok nedense İşçi Partililer seviniyorlar. Neymiş efendim? 2008’de Kırıkkale Başsavcısı’yken Ergenekon şüphelisi olarak hakkında dinleme ve takip kararı verilen Metin Yandırmaz 5836 oyla HSYK’ya birinci olarak seçilmiş. Oysa Ergenekon yargıcı Hüsnü Çalmuk sadece 35 oy alarak sonuncu olmuş. Diyelim ki, Metin Yandırmaz konusunda başarılı olundu, peki ya öteki seçilenlerin kimliği nedir? İşte bu yüzden İşçi Partisi’nin kimlik sorunu var kimlik. Küçücük karıncayı görüyor da neden dağı göremiyor. Ne diyelim; yolları açık olsun.

Dedik ya bundan sonra da yargıda tufan yaşanmaya ve iktidarın baskısı yargı yoluyla daha bir ciddiyet kazanacak. Öyle sanıyoruz ki, hukuk devletinin yerini kanun devleti alacak ve iktidar yanlısı olan yargı da hüküm verirken kanunlara bakacak. Dolayısı ile önümüzdeki günler iktidarın cadı avı başlattığı günler olabilir ki, bu saatten sonra Türkiye böylelikle çok daha çıkılması zor bataklığa itilmiş olacak.

Recep Tayyip Erdoğan Modern Lavrencelerden söz etti ya, sıkılmadan kendi gibi düşünmeyenleri Lavrence’ın çocukları, kendileri gibi ülkeyi pazarlayıp bilinmezlik çukuruna atanları da Osmanlının torunları olarak niteledi. Gerçekten de bu konuşmanın bize anımsattıkları yok değil, ancak bu suçlamalar tam da aslında kendilerinin üzerine cuk diye oturmuş elbiseye benziyor.

Eee Recep Tayyip Erdoğan böyle bir suçlamada bulunacak da Şırnak Valisi duracak değil ya; o muhterem de sözcüğü sözcüğüne Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerini yineledi ve ölüm olaylarının bir tek kendi ilinde yaşanmadığını ileri sürerek birilerine Lawrence’ın çocukları, birilerine de Osmanlının torunları diyerek inciler döktürdü. Bunlara devletin valisi mi denir, yoksa AKP’nin valisi mi varın bu değerlendirmeyi de siz yapın artık. Çünkü uzun zamandır valiler sanki AKP il başkanı gibi davranıp iktidarın aferinini almak için göbek çatlatıyorlar.

Ne demişti Recep Tayyip Erdoğan? Salı günü meclis açılacak. AKP hak ve özgürlükleri kısıtlamak için meclise yasa teklifleri getirecek. Yasalar çıkacak. Muhterem damgayı basacak. Sonrası mı? Sonrası şimdiden belli oldu. Polislerin gösterilerde gözaltına aldıkları yurttaşlara nasıl davrandığını görüyor musunuz? Arkadan ters kelepçe, kollar kırılırcasına bükülmüş, Kafalar yere doğru bastırılmış yani sizin anlayacağınız artık bu iktidar istese de hak ve özgürlüklerin sınırlı da olsa kullanıldığı bir ortama dönemez. Dünyada bütün faşist rejimlerin görüntüler böyle başlar, devamı ise kitlesel katliamlarla, zulümlerle, ağzına kadar doldurulmuş cezaevleriyle gelir.

Eee peki, bütün bunlar kendisini padişah sananları kurtarır mı diye soruyorsanız; yanıtı çok açık asla kurtarmaz. İşte en tipik örneğimiz Hitler ve Mussolini. Birisi kafasına kurşunu sıkmış, öteki ise bacaklarından zeytinağacında sallandırılmış.

Ne diyelim?

Birilerinin kulaklarına küpe olur inşallah.