MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR BAY TAYYİP!

Yazan: Turgut Koçak 11 Mayıs 2013

Dünkü yazımızda Başbakan’ın Suriye ile ilgili NBC televizyonuna ve Amerikan basınına yaptığı açıklama ile ilgili değerlendirme yaptık ve ağır bir dille eleştirdik. Dünyada ağzından çıkan sözü gerisin geri yutan bir başbakanla da böylelikle karşılaşmış olduk. Ne demişti Erdoğan; “Amerika karadan hareket yaparsa destekleriz.” Peki bu sözünü Başbakanlıktan yapılan bir açıklama ile nasıl değiştirdi? “Karadan asker girmesine değil, hava müdahalesine destek verilecektir” denilerek. Sonra; bakıldı ki, bu da baltayı taşa vurmak gibi bir şey, bu kez; başbakanlıktan yeni bir açıklama daha yapılarak; “ABD değil Birleşmiş Milletler” dedik denildi.

Bu kadar ne söylediğini bilmeyen biri Türkiye’nin Başbakanı olara görev yapıyor. Aynı kişi Beşar Esad’ın muhaliflere sarin gazı kullandığını söylememiş miydi? Söylemişti. Peki, BM incelemelerinde bu gazın muhalifler tarafından kullanıldığını işaret eden açıklamalar gelmedi mi? geldi. Ülke yönetimi tarafından böylesine ipe sapa gelmez açıklamaların yapıldığı bir anlayışla ülke yönetilebilir mi? Yönetilemez. Yönetilirse de ülkenin başı beladan kurtulamaz. Neymiş efendim NBC televizyonu ve Amerikan gazeteleri yanış anlamışmış. Haydi diyelim ki, çok çetrefilli bir şey açıkladınız da söyledikleriniz doğru anlaşılmadı. Açıklamanız çok açık değil mi, bunun neresi yanlış anlaşılabilir? Haydi yanlış anlaşıldı diyelim, birinci düzeltmenizde “Karadan asker girmesine değil, hava müdahalesine destek verilecektir” diyorsunuz yetmiyor bu kez de; “ABD değil Birleşmiş Milletler” diye düzeltiyorsunuz. Bu kadar sapla samanı birbirine karıştırıyorsanız söylediklerinize kimi inandırabilirsiniz?

Kısaca acayipsiniz. Daha önce Irak’a müdahale için manevralar yapan Amerika’yı desteklemeye kalkan Turgut Özal ne diyordu: “Bir koyup beş alacağız.” Sonuç ne oldu? Türkiye milyarlarca dolar zarara girdi, bunun önemi yok daha sonraki gelişmelerle Türkiye 1000 yıl geçse bölge halkına karşı işlediği hatayı düzeltemez. Devamını Recep Tayyip Erdoğan iktidarı getirdi. Irak’ın işgali sırasında ABD ve koalisyon ortakları sonuna kadar desteklenmedi mi? Desteklendi. Sonuç; fasa fiso. Peki, Suriye krizinde Recep Tayyip Erdoğan ne yapmak istiyor? Kazanma hırsı ile tam bir kumarcı gibi davranarak neyi var neyi yoksa ortaya koyuyor. Hani bir Dışişleri Bakanı var ya, Ahmet Davutoğlu. Bu muhterem ‘Stratejik Derinlik’ isimli bir kitap yazmış ya, yazmış. Bu kitap da Osmanlı düşü görülüyor ya görülüyor. Emperyalist Batı da düşten zarar gelmez varsın görsün biz onlara bu düş sayesinde istediğimizi yaptırırız demiş ya, bunlarda sanıyorlar ki, düşleri gerçekleşecek. Türkiye, Türkiye Cumhuriyet’i de Osmanlı İmparatorluğu olma yolunda hızla ilerleyecek. Biz bu mavalları aylardır dinliyoruz. Yetmiyor bu mavallar yüzünden Suriye’de yaşamını yitirenlerin sayısı yüz bini çoktan geçmiş.

Demek ki, emperyalist Amerika Recep Tayyip Erdoğan benzeri kimliktekilerin kimliğini iyi okuyor. İyi okuyor ki, Recep Tayyip Erdoğan aracılığıyla Türkiye sık sık faka düşürülüp olmadık felaketlere sürükleniyor. Tıpkı bir av gibi, Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarının önüne bir şeyler konuyor onlar da tıpkı farenin peyniri kapma isteğinde olduğu gibi atlayıveriyorlar kapanın üstüne. Sonrası, sonrası ne olacak kapana kısılıp kalıveriyorlar. Son on yıldır AKP iktidarının izlediği politika bundan başka bir şey değil. Bakıyor peynir, hop kapanın üstüne atlıyor, kapan kelleyi kapmış bile. İşte AKP iktidarının durumu bu.

Ayrıca AKP’nin iktidarı salt bu yazdıklarımız nedeniyle değil, pek çok konuda hesabı verilemeyecek suçlar işlemekte. Dini ağırlıklı politikalar yüzünden “dindarlık ve kindarlık” da yaşamımıza girmiş oldu. İslam adı altında her türlü anlayış ülkemiz içinde cirit atıyor. Bilineni kadarıyla 2000 El Kaide militanı Afganistan’da eğitilip Türkiye’ye sokulmuş. Bunların öncesi de yok değil. Suriye’de öldürülen teröristlerin kimliklerine bakıldığı zaman birçoğu da Türk vatandaşı. Yani Recep Tayyip Erdoğan iktidarı Türkiye’nin başına öyle bir bela sarıyor ki, AKP iktidarı işbaşından gönderilse bile yıllarca bunlar ülkemizin başını ağrıtacaklardır.

Sonuç olarak Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bakanları, bürokratları, etki alanında tuttukları kimseler iyice haritayı pusulayı şaşırmışlardır. Bu nedenle önümüzdeki yerel seçimlerde bunlar bozguna uğratılmalı, başkanlık isteği, AKP anayasasını yürürlüğe koyma girişimleri engellenmeli ve genel seçimlerde de bu iktidar kökleriyle, saplarıyla birlikte tarihin çöp sepetine atılmalıdır. Bu iktidarın sözcülerinin hâlâ “ileri demokrasi” safsatalarına kananlar olduğu gibi, bu safsataları kulağımıza üfleyen liberal ve “akiller” de yok değildir. Her işçi, öğrenci ve çalışan kesimlerin hak arayışlarında AKP’nin gazlı, basınçlı sulu ve dayaklı saldırılarına tanık olundu.

Son 1 Mayıs bunun en açık örneğidir.

Bu yüzden gereken yapılmalı, AKP’nin mecliste milletvekilleri için getirmek istediği kıyak kanun teklifi de dahil, geçit verilmemeli, mızrağı çuvala sığdırmaya çalışan Recep Tayyip Erdoğan’a anladığı dilden yanıt verilip sonuca gidilmelidir, o kadar…