Yazan: Turgut Koçak 21 Eylül 2015
17 Eylül günü Ankara’da düzenlenen ‘Teröre Lanet’ mitingini AKP’nin damgasını taşıdığı için şiddetle eleştirmiş, kandan beslenenlerin terörün gerçek nedeni olduğuna değinerek niçin böylesi mitinglere katılmamak gerektiğine dair görüşlerimizi dile getirmiştik. Nitekim dün İstanbul’da yapılan miting düşüncelerimizi tartışmasız doğrulamıştır.
Ankara’daki mitingde olduğu gibi İstanbul’da da mitinge damgasını vuran Recep Tayyip Erdoğan ve AKP oldu. Miting baştan sona AKP damgası taşıdığı için haliyle de konuşmacıları Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve TBMM Başkanı İsmet Yılmaz oldu.
Recep Tayyip Erdoğan’sa Cumhurbaşkanı sıfatı ile değil kürsüye AKP kokardı ile çıktı. Aklına ne gelirse söyledi, sayısız hamasi içi boş sözler etti. Konuşmasının çarpıcı yanı ise şöyle: “Milletimden, bir ricam olacak. 1 Kasım seçimlerinde TBMM’ye hangi partiden olursa olsun 550 tane yerli milli bedeni ve kalbi ile bu ülke için çalışacak milletvekili göndermenizi istiyorum. Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? Şu anda Türkiye’nin tek ihtiyacı budur.”
Sözlerimi Arif Nihat Asyalı’nın o duasıyla son veriyorum: (Arif Nihat Asya olacak)
“Biz, kısık sesleriz…minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler…göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver…cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah’ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah’ım! …”
Değişen bir şey yok, aynı hamam aynı tas. Daha önce AKP’ye 400 Milletvekili istiyordu şimdi ise; “550 tane yerli milli bedeni ve kalbi ile bu ülke için çalışacak milletvekili göndermenizi istiyorum” diyor. Arif Nihat Asya’dan okuduğu şiirse muhteremin gerçek niyetini bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor.
Başbakan Davutoğlu bir sürü palavradan sonra ağzındaki baklayı çıkardı ve “… O zaman 1 Kasım’da çok çalışacaksınız, bunları baraj altında bırakacaksınız. 1 Kasım’a kadar çok çalışacaksınız ve mecliste yeniden birliğin sembolü olan Ak Parti’yi tek başına iktidara getireceksiniz” dedi.
Mitingde konuşan TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, “Devletimiz, ülkemize yönelik her türlü tehdidi bertaraf edebilecek güce ve iradeye sahiptir. En zor dönemlerde yedi düvele karşı koymasını bilen bu millet yaşadığımız bu zor dönemleri de mutlaka aşacaktır” dedi.
Bu sözler bir yana, mitingin havası bile Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ın niyetlerini açıkça ortaya koyuyor. Sözümona terörü lanetleyenler gerçekte terörün bir numaralı sorumluları. Üstelik buraya toplanan niteliksiz kalabalığa ara gazı verilerek, HDP’nin meclise girmemesi yönünde PKK’nın adı haykırılarak slogan attırılıyor. Öyle ya HDP meclise giremeyecek AKP ise HDP’nin çıkarması gereken milletvekillerini kapıp böylece mecliste çoğunluğu sağlayıp iktidar olacak. AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bu anlayışları bile bunların demokrasiden ne denli uzak olduklarını gösteriyor.
Ucuz nutuklarla bugüne kadar yaşananların tüm sorumlusu olan AKP iktidarı şimdi kalkmış vatan, millet, ordu, Müslümanlık vb sözler ederek bir kez daha yığınların gözünü boyayacağını sanıyor. Ancak atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.
Bundan böyle değil AKP’nin iktidar olması bu partiyi dağılmadan bir arada tutmak bile büyük başarı sayılmalıdır. Hoş; bizler yanılsak, AKP tek başına iktidara bile gelse mevcut koşullarda ülkeyi idare etmesinin olanağı kalmamıştır. Sözün özeti, bu ülkede bundan böyle yavuz hırsızlara dünya dardır. Ne diyoruz?
Sizin mitinginize lanet olsun. Bütün bu yaşananların sorumlususunuz ama yüzünüz kızarmadan elinize bayrağı alıp meydanlara koşmuşsunuz. HDP meclise giremeyecek sizler HDP’nin milletvekillerini kapıp ülke yöneteceksiniz öyle mi? Sorunu meclise taşımaktan bile korkuyorsunuz. Korkuyorsunuz çünkü bugüne kadar ne halt ettiğiniz tek tek ortaya çıkacak ve yediğiniz nanelerin hepsinin hesabını bir bir vermekten yakanızı kurtaramayacaksınız.
1 Kasım sizin için iktidarı getirmeyecek, sizin partinizin cenazesinin kalktığı bir seçim olacaktır.
Ülkenin olanaklarını kullanarak Yenikapı’da insanları toplar ellerine de birer bayrak verip bağırtabilirsiniz ancak bu sizin sonunuzu asla değiştirmeyecektir.
1 Kasım günü sandığa gömülecek bir daha da gömüldüğünüz sandıktan çıkamayacaksınız…