MİLLİYETÇİ CEPHE'NİN İLK RAUNDU

Yazan: Turgut Koçak 3 Temmuz 2015

Türkiye 1970’li yılların sonlarına doğru kurulan Milliyetçi Cephe hükümetlerinden çok çekti. Devleti ele geçiren bir avuç karanlık çete ülkede olmadık kışkırtıcı eylemlere ve öldürme olaylarına karıştı ki onların girişimleriyle adım adım 12 Eylül 1980’e gelindi. Sonra askeri darbe ve etkileri bugünde devam eden faşist diktatörlüğü yaşadık.

Bu yazımda elbette sizi geçmişe götürrmek istemiyorum ama MHP o dönemde nasıl bir rol oynadıysa bugünde aynı rolü oynadığını her fırsatta bütün çıplaklığı ile göstermektedir. Uluslararası güçler; Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarını nasıl Erbakan’ın dizi dibinden kaldırıp onlara parti kurdurduysa MHP Genel Başkanı’nı da rolsüz bırakmadı. Ona da figürandan daha ilerde bir rol vererek rolünü oynamasını sağladı. O dönemin kendisinin de içinde bulunduğu Ecevit başkanlığındaki hükümetin düşürülmesi için Bursa’da erken seçim isteyerek fitili ateşlemiş oldu. İlk seçimlerde iktidar olan AKP uluslararası güçlerin kendisine verdiği rolü en üst düzeyde yerine getirdi. Doğal olarak AKP iktidarı döneminde mecliste önemli bir çoğunluğa sahip olmasına karşın sık sık da sıkışarak büyük ölçüde zorlandı. AKP’nin her sıkışıklığına ise Devlet Bahçeli yetişti ve AKP’nin geçirmesi olası sarsıntılarını kolaylıkla atlatmasını sağladı.

Bunlardan birisi kuşkusuz Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesiydi ki, bu rolün sonrası AKP’nin kazanımları ise hiç kuşku yok ki çok önemliydi.

Devamı geldi. Gerici yasaların çıkarılması, türban serbestisi ile açılan kapı, savaş teskerelerinin kabulü, 4+4+4 Eğitim sistemi’nde oynadığı rol ile nihayet 7 Haziran 2015 seçimleriyle birlikte iktidardan düşürülmüş bir partiye TBMM Başkanlığı’nın altın tepside hediye edilmesi, MHP’nin en yeni rolü olarak karşımıza çıktı. Seçimler öncesi MHP’nin kükremesine aldananlar bu parti ile ilgili çizdikleri panaromada MHP’yi sevimli göstermek için az çaba harcamadılar. Öyle ki salt bu yüzden CHP’ye oy verecek olanların arasından önemli bir yüzde MHP’ye oy verdi. Televizyonlarda demokratmış gibi görünen kimi gazeteciler ve sözümona aydın geçinenlerin ettikleri bir kağnı lafta cabasıydı ve MHP oyları bu yüzden %16,5’lara çıktı.

7 Haziran akşamı daha sonuçlar ortaya çıkar çıkmaz Devlet Bahçeli’nin yaptığı konuşma yeni rolünün ne olduğunun ise ipuçlarını vermesine karşın bu rolü CHP yine de sağlıklı okuyamadı ve sandı ki muhalefetin oylarıyla Deniz Baykal TBMM Başkanı seçilir. Kazın ayağı öyle değildi, MHP bir kez daha yapacağını yaptı ve Sıvışma Bakanı olarak nitelediği AKP’nin adayı İsmet Yılmaz’ı TBMM Başkanı seçtirdi. MHP yolsuzlukları, Recep Tayyip Erdoğan’ın tutum ve davranışlarını unutmuş, olup bitenleri bir çırpıda silivermişti. Nitekim İsmet Yılmaz TBMM Başkanı olur olmaz yaptığı konuşmada Recep Tayyip Erdoğan’a gönderme yapmış ve onsuz olunamayacağının mesajını açık açık vermişti.

Neyse tılsımın bozulması iyi oldu. MHP’yi farklı görüp değerlendirenlerin yanılgıları bir kez daha ortaya çıkmış oldu ki, bize göre bu da az bir şey değildir. Çünkü MHP geçmişte nasıl Milliyetçi Cephe hükümetleri içinde rol oynadıysa bugün de farklı da olsa benzer rolün kat kat fazlasını oynamaya hazırdır. Bu gerçeklere bakarak yeni durumda yeni bir Milliyetçi Cephe hükümetinden söz edebiliriz.

Ne demişler kurt bulanığı sever. MHP bulanık ortamda AKP’nin bir kez daha kurtarılması rolünü fazlasıyla yapmış olup işi noktalamıştır. Bu gerçekler ışığında MHP’nin ne yolsuzluklardan ne de ahlaktan söz edecek bir konumu da kalmamıştır.

AKP’nin yolsuzluk çamurunda yüzüşünü içi kaldırmamış, AKP’ye can yeleği atarak kurtulmasını sağlamıştır. MHP’nin bu yaptığının karşılığında ise ele alınır bir kazancı olmadığı gibi evdeki bulgurdan da olmak gibi bir sonuçla karşı karşıyadır.

Daha da açık söylersek Türkiye’de politik varlıkları bitecekse ki bitmelidir bunlar hem AKP hem de MHP olmalıdır.

Artık bu gibi partilere katlanmanın ne olanağı vardır ne de katlanmak gibi bir seçeneğimiz söz konusudur.

Önümüzdeki görev ikisini birden tarihin çöp sepetine havale etmek olarak önümüzde durmaktadır.