Yazan: Turgut Koçak 29 Kasım 2021
Bugün tek bir kuruluş yoktur ki Anayasal olarak yerleri ve temsiliyeti belli olmasına karşın AKP ve saray iktidarının güdümüne girmemiş olsun. Yargı dipten doruğa böyle işlemektedir. Milli Eğitim politikası dünkü yazımızda “Eğitim Şurası” ile ilgili yazımızda belirttiğimiz gibi iktidarın her anlamda yönlendirimi ve uygulamaları ile devam ettirilmektedir. Sağlık politikası da öyle, Milli Savunma politikası da. Uzatmayalım hemen her kurum bugün bu partinin kendisini devlet yerine konması hesabıyla şekillenmiş ve yurttaşına da AKP ve saray penceresinden bakılan bir noktaya gelinip demir atılmıştır.
Dolayısıyla AKP ve saray iktidarının her politikası eleştirilemez bir devlet politikasına dönüştürülüp gelinen noktada iktidarda her ne pahasına olursa olsun kalma ayarından başka bir şey değildir. Kaldı ki devleti de tıpkı Allah gibi mutlaklaştırma anlayışı tam da halkın kanını emen, halkı yoksulluk çukuruna iten, yığınları ezen diktatöryal bir yönetimlerin işidir ki AKP ve saray iktidarı artık tam da bu noktadadır.
Evet, AKP ve saray iktidarı ile birlikte ülkenin ekonomisi tam anlamıyla çökertilmiştir. Bugün halk günlük yaşamını sürdürecek bir olanaktan yoksundur yani ülke ekonomisi har vurulup harman savrulmuş, özelleştirme adı altında yabancılara peşkeş çekilmiş, bütün fabrikalar, kurumlar satılmış, değerli arsa ve araziler hem satılmış hem de satılması için yabancıların pazarına açılmışmış ama bu iktidar yine de suçu başkalarına atmak için büyük gayretler göstermekte, bu politikalarına karşı çıkanlara karşı ise yeni yeni uygulamaları sahneye koymak için adımlar atmaktadır. Bugün ortada uçuşan sözlere baktığımız zaman ekonomiyi eleştirenler bile yabancılara ekonomi ile ilgili casusluk yaptıkları savıyla yargılanabilecek ve hatta içeri atılacakları yolunda somut gelişmeler bile vardır.
Bugün geldiğimiz noktada bir ülkenin ekonomisinin nasıl olduğunu bırakalım iyi bir ekonomist ortalama bir ekonomi bilgisi olanlar bile bilebilir. Bilir çünkü günümüzde hemen her şey rakamlarla ortadadır. Hatta bu rakamlar yeri geldiğinde de kuruşu kuruşuna ortaya konulmaktadır. Günümüzde para hareketlerini kim öğrenmek isterse öğrenemiyor? Hangi çokuluslu şirketler nereye ne kadar yatırım yapıyor bunlar bilinmeyen şeyler mi? Hatta istenirse kara para trafiği bile izlenebilirken AKP ve saray iktidarı kendisinin ekonomik çıkmazını ve yapıp ettiklerini ortaya dökenlere karşı ne gibi yaptırımlar getirmeye kalkışıyor ve de böyle bir şeye hakkı olabilir mi? Haydi diyelim ki parti olarak zaten AKP ve sarayın tiyneti bu o zaman MGK’yı ne oldu da ya da nasıl oldu da bu işin içine sokmuş bulunuyor?
Ekonomi vurgusu yapılan bildirinin ikinci maddesine bir bakar mısınız?
“Türkiye’nin inşa ettiği sağlam alt yapı üzerinde, hedeflerine uygun şekilde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditler değerlendirilmiştir. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına her alanda olduğu gibi iktisadı olarak da güçlü şekilde ulaşma kararlılığı teyit edilmiştir”
Türkiye’nin inşa ettiği denilirken sanırız AKP ve saray iktidarının ekonomi ile ilgili yapıp ettikleri kast ediliyor olmalı ki bu MGK’nın işi olamaz. Hele hele bu iktidarın çözülmüş, çökmüş ve dibe vurmuş ekonomi politikalarının savunulması ve sındığı denilerek dayatılması asla MGK’dan sorulamaz. Şu işe bakın ki Cumhuriyetimizin 100’ncü yılına her alanda olduğu gibi iktisadi alanda da güçlü bir şekilde germe isteği de MGK’ca teyit edilmiş.
Şimdi orada oturan paşalara soruyorum. Ekonomi bilginiz çok mu yüksek? Eğer çok yüksekse var mı bu yönde bir çalışmanız? Çalışmanız yok adımız gibi biliyoruz fakat varsa bulunduğunuz mevkilerden hemen istifa edin AKP ve saray kadrolarında yerinizi alın ve ekonomiyi kurtarın öyleyse. Ben ve partim bu yaklaşımı bütün iyi niyetlerden uzak bir tehdit olarak ve iktidarın politikalarına karşı bir sopa göstermek olarak algılıyoruz. Demek ki bundan sonra ülkeyi batıran politikalarda sizlerin de imzası olacak. Böylece düşünüyor olmalısınız ki AKP ve saray iktidarı iktidarda kalacak. Yoksa sizin derdiniz Cumhuriyet ve Cumhuriyetin kazanımları da asla değildir.
Sonuç olarak AKP ve saray iktidarı binbir dalavereye başvurarak değil ekonomik alanda hemen her alanda ülkeyi çökertmek ve halka zulüm üstüne zulüm yapmak gibi bir sevdadadır dün eleştirdiklerini hem de fazlasıyla yaparak ülke merkezli değil parti merkezli duruşunu tahkime çalışmaktadır. Bu nedenle gelinen nokta çok daha tehlikeli bir noktaya gelip dayanmış olup bu politikalara izin verilmemelidir.
Yoksa ortada bu kafa ile ne Cumhuriyet ne de cumhuriyetin ulaşacağı 100’ncü yıl bırakılmayacaktır.