Yazan: Turgut Koçak 5 Ekim 2022
Kadın haklarının verilmesinin yıldönümünde CHP öyle bir şey yaptı ki ya da ne bileyim kuyuya öyle bir taş attı ki kırk akıllı gelse bu taşı çıkaramaz artık. Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü sözü var ya işte tam da öyle bir anda Kılıçdaroğlu’nun CHP’si bizi öpmeye kalkıştı. Yani başörtüsü ve türban sorunu fiili olarak ortadan kalktığı halde hele şunun başını bir de yasa ile bağlayayım diye düşünmüş olmalı ki CHP yetkilileri alelacele hazırladıkları yasa teklifini meclise getiriverdiler. Hem öyle bir iddia ile getirdiler ki Kılıçdaroğlu bu yasadan söz ederken artık kime mesaj veriyorsa kalktı dedi ki bu yasa teklifinden sonra oy kaybedeceğimizi bile bile bu teklifi getiriyorum sözünü bile kullanmaktan çekinmedi.
Şimdi soruyoruz CHP bu yüzden oy yitirecekse ki göreceksiniz yüzde 30’la doğru tırmanan oy oranı yeniden yüzde 22’lere belki de daha da altına düşecek böylece de o çok güvendiği 6’lı masanın ayağını oluşturan partilerin de destekleseler bile aday olduğunda seçilemeyeceğini seçimi yitirerek bir kez daha tatmış olacaktır. Bu durumda 6’lı masa belki kendisinin adaylığını kabul edecek fakat öyle de olsa seçimin sonuçları zaten hile, hurda, birtakım devlet desteği ile nasıl 2017’de Anayasa oylamasında EVET oyu çıkmadığı halde çıktı olarak ilan edildiyse yine aynısı misliyle yaşanacaktır. Böylece de tarihi bir fırsatı elinin tersiyle iten CHP yüzünden ilericilere, laiklere, devrimcilere ve sosyalistlere karşı karalama ve sindirme hareketi başlatılacak bugüne kadar sağ bu çevrelere nasıl davrandıysa bu davranışının elli misli daha kötüsünü uygulayarak ülkeyi tam anlamıyla bir cehenneme çevirecektir.
6’lı masada yer alan partiler ve CHP, CHP’nin bazı çıkışlarını saymazsak esna dolaşmasının dışında dişe dokunur ne çalışması olmuştur ki seçim sonuçlarını kendi lehine çevirsin. Esnaf dolaşmasının dışında bizlere yansıyan ne gibi çalışmalara tanık oldu? O esnaflar ki gerçekte gericiliğin ve de kapitalist sömürü çarkının bugüne kadar ana direklerinden birisi olmuşlar, bu ülkede yürütülen ilerici, devrimci, sosyalist avında iktidarın bekçiliği görevini en iyi şekilde yerine getirmişlerdir. Şimdi soruyoruz; hiçbir şey üretmeden aracılık yaparak halkın katmerli bir şekilde soyulması rolü içinde olan esnafa bu kadar bel bağlıyor olmak biraz politik körlük değil mi? Peki, bu durumda ülkenin milyonlarca işçisi, emekçisi, emeklisi, memuru, aydını, kadını, gençleri neyin nesi onların çıkarları hiç önemsenmez?
Bir iktidar düşünün ki ekonomiyi batırmış. Yandaşları ülkeden dışarıya para kaçırmışlar, ülke içine kara para getirip aklamışlar. Malta’dan, İngiltere’ye, oradan bilmem ne adalarına kadar ilişki ağı oluşturup ülkeyi soymuşlar ama muhalefet politika yapmak için bula bula türban ya da başörtüsünü bulup karşımıza öyle çıkıyor. Hani bir de Kılıçdaroğlu’nun her konuşmasında sizi ben kurtaracağım şeklinde konuşması yok mu bize böyle bir konuşma anımsatsa anımsatsa Recep Tayyip Erdoğan’ı anımsatmaz mı? Yoksa bu ülkenin geniş halk yığınları Recep Tayyip Erdoğan gibi birini daha bulmak için arayışta olduğu mu sanılıyor?
Bu ülkede daha ne olursa iktidara karşı güvenle ve kararlılıkla bir mücadele yürütülür? Adamlar Mersin Mezitli polsievine düzenlenen saldırıyı CHP aleyhine kullanmak için bu denli kaba bir hesapla toplumu şekillendirmeye çalışıyorlarsa iki nedeni olabilir bu işini. Birisi artık ipin ucunu iyice kaçırdıklarındandır, ikincisi de biz ne yaparsak topluma yuttururuz diye düşündükleri içindir. Şimdi açıkça soruyoruz? CHP’nin birkaç milletvekilinin dışında polisevi baskını sonrası CHP’ye kurulmak istenen tuzağı kim önemsemiş de toplum katında etkili bir AKP ve Erdoğan karşıtı bir çıkış olmuş görmüyor muyuz? Bu durumda bazı şeyleri yapan ve bir şey olmadığını gören iktidar çok daha fazla tertiplere girişmez mi girişirse önünde bir engel mi var? Yoksa ülkenin yargısı var diye mi düşünüyorsunuz?
CHP’ler meclisteki grup toplantılarında yeni bir slogan da bulmuşlar. “Barışa barışa kazanacağız” diyorlar. Siz kiminle barışmaktan söz ediyorsunuz? Karşınızda suç odağına dönüşmüş hem de yüzde otuzların üstünde oy alan bir parti var. Bunlardan hesap sorulacağı algısını halkın içinde yaratmadan siz iktidar falan olamazsınız. Her önemli dönemeçte tarihi hata yapanların iktidarı isteme bile hakları yoktur. Çünkü siz tıpkı diğer sistem partileri gibi halkın umudunu her fırsatta boşa çıkarmanın bir yolunu buluyorsunuz. Bu yüzden sizlerle yüzünüzü sola dönmediğiniz sürece ve de kapalı kapılar arkasında akşam tek yatıp sabah bilmem kaç avare düşle kalktığınız sürece yığınlarla buluşmayı düşünüyorsanız daha çok beklersiniz çok. Bu yüzden sizin bu bitmez tükenmez sermaye aşkınız yüzünden dünyanın her tarafında sağ iktidarları iktidarlara sizlerin politikaları taşıdı.
Şimdi diyoruz ki biz komünistler olarak her türlü dinci, gerici, faşist ve de çeşitli yöntemlerle halkı kandırmak isteyen sermaye partilerine cepheden karşıyız. Bu ülkenin geniş emekçi yığınlarını bu gerçekler ışığında ve de yalanla beslenmemek için partimiz Türkiye Sosyalist İşçi Partisi saflarına çağırıyoruz. Öyle zamanlar vardır ki iktidarı almak da bıçak sırtı bir maddi gerçeklik taşır güçlü bir parti olmak ve toplumun karşısına bir seçenek olarak çıkmak da. Şimdi biz TSİP olarak buna hazırız, sesimizi de bundan böyle bu gerçeklere bağlı olarak çıkaracak ve mevzi kazanacağız.
Yetmez mevziler kazanacağız!..