MEĞER SİZ NEYMİŞSİNİZ SİZ!!!

Yazan: Turgut Koçak 27 Aralık 2013

Milyarlar deve edilmiş. Polis, kanunlar çerçevesinde değil de politik iktidarın istediği gibi çalışır hale getirilmiş. Yargıya el atılıp yargı bağımsızlığı arkadan dolanılarak yani; yeni yeni yasalar çıkarılarak ortadan kaldırılmış. Adalet Bakanı, yargının her işinin içinde olmuş, yerine göre emir, komuta öne çıkarılıp yaşamsal davaların akışı değiştirilmiş. Anayasa iktidarın istediği doğrultuda değişikliğe uğratılmasına karşın bununla da yetinilmeyip iş genelgelerle götürülmeye kalkışılmış.

Gelmişiz bugüne.

İstanbul savcısı araştırma yapmış, yüz milyar dolarlık yolsuzluk eylemini araştırmış ve içinde kimlerin olduğunu tespit ederek zanlıların soruşturulması için emniyet güçlerinden gözaltına alınmasını istemiş ama ne polis ne de jandarma savcının isteğini Bakanlar Kurulu’nun genelgesine dayanarak yerine getirmemiş. Savcı bunun üzerine hem emniyet müdürünün hem de İstanbul Valisi’nin de görevi engellediği gerekçesiyle gözaltına alınmasını istemiş.

İktidar duracak değil ya; hemen İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı’yı harekete geçirmiş, Çolakkadı da Savcı Muammer Akkaş’ı görevden alarak elindeki dosyaları da başka savcılara vermiş. Ankara’da hızlı tren ihalesi ile ilgili soruşturma da olağan savcısından alınıp Deniz Feneri Davası’nı kapatan savcıya verilmiş.

İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı’nın o mumya gibi görünen hali ile yaptığı açıklamayı dikkatlice izledim. Nasıl bir hukuksuzluk içinde olduğunu kapatmak için 35 yıllık hizmetinden başlıyor, kimseden emir almadığından çıkarak sözü geçen dosyayı üzerine gidileceklerin en az zararla kapatılmasını sağlamak için dosyanın savcısını suçluyor ve Anayasa’ya aykırı bir yaptırıma imza atıyor.

Peki, bu dosyanın içinde ifadeye çağrılan Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan var mı, var. Bilal Erdoğan’la birlikte iktidarın çevresinde dolanan ve yolu doğrudan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a çıkaracak isimler var mı, kuşkusuz onlar da var. Zaten Başbakan da oğlundan kendisine ulaşmak istediklerini söylüyor mu, soyluyor. İşte bu gerçekler ışığında olaya baktığımız zaman kendisini de 35 yıllık hizmetini de ateşe atarak ortaya çıkan İstanbul Başsavcısı Turan Kadıoğlu yasaları görmezden gelerek bu yaptırımlara imza atıyorsa emir alıp almadığını da bir güzel ortaya koyuyor demektir.

Bir dosya açılıyor, 100 milyar euro’ya varan rakamlardan söz ediliyor. Hemen arkasından başka bir düğmeye basılıyor bu dosyadan da dışarı sızan bilgilere göre 100 milyar dolar civarında bir rakam ortaya dökülüyor. Son 11 yıldır ortaya çıkan çakma zenginlere bir bakın! Bu becerikli oğullar, kızlar kimin oğulları veya kızlarıdır? Sözü geçen mal varlıkları nasıl olmuş da edinilmiş ve bu siyasilerin çocukları bu kadar mal ve para sahibi olmuşlar? Örneğin İçişleri Bakanı görevden giderken arkadan hançerlendiğini, hançerleyenlerin de aynı yolda yürüdükleri kimseler olduğunu söylüyor. “Keşke bu hançeri saplayanlar karşımızdakiler olsaydı” diyor. Ne var ki, işleri bozulan oğlunun evinden bunca paranın nasıl çıktığına gelince hık mık etmekten öte geçemiyor. Diğer bakanlarda öyle. Bu bakanların içinden bir tek Erdoğan Bayraktar çıkıp kendisine yapılanları kabul etmediğini ne yapılmışsa Başbakan’ın emriyle yapıldığını söyleyin gidiyor. Bakanlık önünden ayrılırken bir serdengeçti arkasından bağırıyor; “bunu Başbakan’a nasıl yaparsın” diye.

Mevkiler sizin olsun. Paralar nereden ve nasıl gelirse gelsin yeter ki, sizin kasalarınıza girsin. Bunca mal mülk gani gani hükmünüze geçsin. Ülkemizin yurttaşları da açlıkla boğuşsun. Sonra da siz çıkın; hak, hukuk, Müslümanlık, yabancıların oyunu, imam hatip yaptırmak deyip işin içinden sıyrılın. 12 yaşındaki çocuklarınıza şirket kurdurup geleceğini garantileyin ama bir kez sormayın; 12 yaşındaki çocuğun şirketle ne işi olur diye…

Meğer içinizde ne Ali Diboları barındırıyormuşsunuz da halkımız bundan habersizmiş.

Meğer siz neymişsiniz siz!!!