MAZLUM HALKLARIN SESİ ERDOĞAN MI?

Yazan: Turgut Koçak 22 Eylül 2011

Yalaka medya Recep Tayyip Erdoğan’ın BM’deki konuşmasından söz ederken neler demiş neler.

Yok, mazlum halkların sesi BM’de bugüne kadar bu kadar yüksek çıkmamışmış da, konuşurken iki elini tıpkı kartal gibi havaya kaldırmışmış da, burada söylediklerinin aynısını BM’de de dile getirmişmiş de, İsrail’e de, Kıbrıs Rum Kesimi’ne de haddini bildirmişmiş de. De, de, de…

Peki, buna inanalım mı? Kesinlikle hayır! Hayır, çünkü mazlum halkların sesi olmaya soyunan bir kişi hem nalına hem de mıhına vurmaz. Hem Filistin’i savunur gibi görünüp hem de Amerika ile bölge nizamına soyunmaz. O Amerika emperyalizmi ki, yıllardır bölgemizde oluk oluk kan dökülmesinin ve halklara boyun eğdirme girişimin suçlusu ve de işgalci. Gerçekler böylesine gün gibi açıkken Erdoğan’ın sözlerinin bir anlamının olduğunu düşünmek yararsız hatta gereksiz. Onca ülkenin sözümona temsil edildiği BM’de üye ülkelerin üyeliklerinin bir değerinin olmadığını herkes biliyor. O BM ki, Amerika’nın dediğinin dışına milim çıkamaz. O BM ki, salt emperyalistlerin yaptırımları ile ilgilenir. Onların dedikleri karar altına alınıp onların yapmak istedikleri BM kararıyla yaptırıma dönüşür. Yıllardır devlet olarak tanınmak için çaba harcayan Filistin’in en doğal hakkını engelleyen ya da engelleyenler kimlerdir ki, Bay Tayyip boşuboşuna havayı yumruklamaktadır?

Hem oturup ABD Başkanı Obama ile insanlık düşmanı kararlar alacaksınız hem de dönüp mazlumların sesi olacaksınız, kim inanır buna kim? Suriye Türkiye için ne gibi zorluklar çıkarmaktadır ki, Bay Tayyip ikide bir Suriye’yi diline dolayıp tehdit edebilmektedir? Madem mazlum halkların sesini yükselten kişidir niçin Malatya/Küreciğe füzesavar üslerine izin vermiştir? Bu füzesavar üssü aracılığı ile tehdit edilecek olan başta İran olmak üzere komşularımız değil midir? Bu üs, üstüne üstlük İsrail’in koruyuculuğunu yapmayacak mıdır? BM kürsüsünde İsrail karşıtı sözler harcamak ne yazık ki, durumu kurtarmaya yetmiyor. Gerçekler o denli ortadadır ki, Bay Tayyip’in güneşi balçıkla sıvamasının olanağı yoktur.

Komşularımızla “sıfır sorun” politikasının mimarlarına ne olmuştur da çevrelerinde dost diyecekleri bir tek ülke bırakmamışlardır? Hem Bay Tayyip bu kadar kolay savaş sözleri etme cesaretini kimden almaktadır da veryansın edip durmaktadır? Amerika ile aynı yolun yolcularından mazlum halklara bir hayır dokunacağını düşünmek gaflet, delalet değil olsa olsa ihanettir. Bütün bunlara karşın mütareke basını boyalarıyla kimin gözünü boyamak istemekte ve Bay Tayyip’i niçin parlatıp durmaktadır?

Bize göre BM’nin hükmü de varlığı da mazlum halklar açısından yok hükmündedir. Çünkü ABD bir ülkeyi işgal mi etmek istemektedir; bir sürü allem gallem gelsin BM’nin yaptırımları sonra da işgal. Afganistan, Irak böyle işgal edilmemiş midir? “Arap Baharı” sahteliğine sığınılarak bölgede emperyalistlerin çıkarına NATO harekete nasıl geçirilmiştir. Libya’nın işgali ve işbirlikçilere teslimi saldırı ve savaş örgütü NATO aracılığı ile gerçekleşmedi mi? Demek NATO Libya’ya; Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tescil ve kabul ettirmek için savaş açtı öyle mi? Bay Tayyip’in çelişkileri bir değil bin beş yüz değil. Bir gün önce söylediği bir gün sonra söylediğini yalanlıyor. Durum Libya’da da aynı olmadı mı? Soruyoruz şimdi Libya Libyalıların mı, yoksa namlularından kan damlayan emperyalistlerin mi?

Emperyalistler hem utanmaz arlanmaz, hem de bütün mazlum ülkelerin düşmanıdırlar.

BM’de konuşan İran’ın Cumhurbaşkanı Ahmedi Nejad konuşurken salonu terk edenler kimlerdir ve niçin terk etmişlerdir? Onların kanlı yüzleri ve kanlı sözlerinden “demokrasi” süzmek heveslisi olanlar nasıl olur da bu gerçekleri görmezlikten gelirler? Nasıl olur da Bu saygısızlık konusunda sözde mazlum halkların temsilcisi Bay Tayyip’in ağzından iki çift söz çıkmaz? Bay Tayyip’e mazlum halkların sesi olgusunu yakıştıranlar kendi yalanlarına kendileri inanıyorlar mı bilinmez ama bu yalanları kimsenin kolay kolay yutmayacağı da bir gerçek. ABD ve diğer emperyalist ülkelerin gerçek yüzünü göre göre mazlum halkları bir yalanın peşinden koşturanlar bu suçlarının bedelini erinde gecinde ödeyeceklerini unutmamalıdırlar. Erdoğan’ın Amerikancılığı ile mazlum halklara ses olunmaz olunsa olunsa ayaklarına pranga olunur. Emperyalizme ve kapitalizme açıktan açığa savaş açmayı göze almayanlardan mazlum halklara dost olacağını düşünmek aklın alacağı bir şey değildir. Kaldı ki, Erdoğan ve benzerleri doğrudan emperyalistlerin işbirlikçisi olup onlarla aynı doğrultuda davranış sergilemektedirler. Bu yüzden de mazlum halklar için sesini yükseltecek olanlar da, onların kurutuluşu için savaşanlar da ancak ve ancak sosyalistler olabilir.

Bu gerçeğin dışında dile getirilenlerin hepsi koskocaman bir yalandır. Bu yüzden de koskocaman bu yalanları boyalı mütareke basınının gizlemeye ne gücü ne de nefesi yeter işte o kadar!