Yazan: Turgut Koçak 12 Ocak 2014
Oğul Bilal nerede?
Kimsenin bildiği yok. Kimileri diyor ki, Artvin’de Kadir Toptaş’ın akrabalarının evinde saklanıyor. Kimileri Azerbeycan’a geçti, orada bir bakanın otelinde saklanıyor. Kimileri geri Gürcistan Batum’a döndü, kimileri de Batum’dan tekrar Türkiye’ye girdi diyor. Anlayacağınız rivayetler muhtelif.
Eee peki, bu şehzade bey niye böyle kaçıp duruyor ki?
Niye olacak ikinci yolsuzluk operasyonunda ifadeye çağrıldı, hakkında suçlamalar var. Her şeye karşın tutuklanma korkusu nedeniyle Sayın Başbakan tedbirli davranıyor.
Aklınıza binbir soru takılabilir. Kiminiz bu ülkede kanunlar yok mu diye hayıflanır, kiminiz de bu kadar da olur mu canım hiç koskoca Başbakan’ın oğluna kumpas kurulur mu diye verir veriştirirsiniz. Kiminiz de bir köşeye çekilip bol bol “ne olacak bu ülkenin hali” diye sorup durursunuz. Kiminizi de bu katakülli olayları hiç ilgilendirmez yalınızı yer, suyunuzu içer yangelir yatarsınız.
Hani insanın tekerlemede olduğu gibi konuşası geliyor.
Hu huu komşu komşu! Oğlun geldi mi?
Geldi geldi. Ne getirdi?
İnci boncuk. Kime kime?
Sana bana. Başka kime?
Karakediye. Karakedi nerede?
Ağaca çıktı. Agaç nerede?
Balta kesti. Balta nerede?
Suya düştü. Su nerede?
İnek içti. İnek nerede?
Dağa kaçtı. Dağ nerede?
Yandı bitti kül oldu.
Bilal nerede? Dağa kaçtı.
Neyle kaçtı? Yeşil milyarlarla.
Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu.
Yeşillere ne oldu? Yabancı kasalarda hesaba geçti.
Peki, bütün bu olayların sonrasında Recep Tayyip Erdoğan’a biat edenler ne diyor?
Ne diyecekler?
“Padişahım çok yaşa” diye bağırıyorlar.