MADEN OCAKLARINDA NEFESİ DURANLAR

Yazan: Turgut Koçak 18 Ekim 2022

Erdoğan döneminde maden ocaklarının neredeyse tamamına yakını devletten alınıp özel şirketlere verildi. Bu andan başlayarak da maden ocaklarında katliam gibi peşpeşe işçi katliamları yaşandı. 1941 yılından bu yana yaşamını yitiren 3 bin maden işçisinin 1989’u AKP iktidarının dönemine rastlıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine bakarsak madenlerdeki iş cinayetlerinin 3/2’si AKP’nin 20 yıllık iktidar dönemine rastlıyor.

Bu konu ile ilgili ne konuşursak konuşalım, ne yazarsak yazalım bu felaketlerin yaşanmış olmasının nedeni bilerek, isteyerek alınmayan önlemler yüzünden yaşanıyor. Olay yaşandıktan evlere ateş düştükten sonra olay yerine bakanıydı, cumhurbaşkanıydı gitse ne olur gitmese ne? Hem gitmemesi gitmesinden bizce daha iyi olur. Çünkü hiç değil canlarını yitirmiş olan madenci yakınlarının yaraları bir “Kader planı” vb. şeyler söylenerek kanatılmamış olur. Bir de bizi en çok kızdıran şeylerin başında iktidar çevrelerinin sanki muhalefetteymiş gibi “Hesap saracağız” açıklamaları. Siz kimden hesap soruyorsunuz? Madem bu kadar kararlısınız önce en yetkili bakan istifa etmesi gerekmez mi? Sonra bütün yetkileri tek kişinin eline verip onu sorumsuz kılan anlayıştan acaba hesap sorabilecek misiniz? Evet, böylesi iş cinayetlerinde esip gürleyenler bir süre sonra sanırız tepkilerin dineceğini, yine aynı hızla yandaşların kazanmaları için yol açacaklarını düşünüyor olmalılar ki geçiştirici konuşmalar yapıyorlar. Sen önlem namına bir adım atmıyorsun, üstelik de denetleme yetkisi olan Sayıştay raporlarını bile hiçe sayarak dezenformasyon falan geveleyip duruyorsun sonra da her şey unutulup gitsin istiyorsun da bu iş nasıl olacak acaba?

Bu ülkede neden bu denli iş cinayetleri yaşanıyor acaba? Gerekli tedbirler alınsa, hak adalet işlemiş olsa, egemenler azıp işçiyi emekçiyi tokatlayıp tekmelemesi, hak arayanlar haklarını arayabilseler, örneğin dün akam Ankara Maden Anıtı önünde basın açıklamasını yüzlerce polisle ilgililer engellemeye kalkmasa, daha da önemlisi ülkede demokrasi olsa baskı ve zulümle insanlar susturulmasa iktidarlar bu denli felaketlere göz yumup ortam hazırlayabilir mi?

Bir düşünün, Soma’da 301 madencimizi yitirmiştik de o zaman Başbakan olan Erdoğan bu ölümler için “İşin fıtratında var” dememiş miydi? Peki, Amasra’da 41 madencimiz yaşamını yitirdiğinde yaşananları kader planına bağlayıp “kader planına inananlarız” dememiş miydi? Düşünseniz ya bu iş cinayetlerini Allah(a bağlayan kişi niye tedbir alsın, niye kendisini sorumlu duyumsasın? İçişleri Bakanı S. Soylu “Ne geliyorsa Allah’tan” derse iktidarın sorumluluğunda olan şeyler için bunlar kendilerinin eleştirilmelerini niye dezenformasyor kabul edip de doğruyu söyleyenleri yargı önüne çıkarmasınlar?

Şimdi bizler işi gücü bırakmış kaderi tartışıyoruz. Yok, Kuran böyle yazıyormuş da, Emeviler bu işi şu hale getirmişler de falan filan… O tarihten bu zamana kaç yıl geçmiş. Yer, zaman. Mekân değişmiş. Peki, biz ne yapıyoruz o dönemin kafasıyla tartışıyoruz. Sonra da birilerinin ortaya attıkları safsatalar yüzünden halkımıza anlatmamız gereken şeyleri de anlatmakta zorlanıyoruz. Geçen gün Halk TV’de bir CHP milletvekili TKP Sekreteri Kemal Okuyan’a yanıt veriyor.

Neymiş efendim bizler bilmem ne kovuğundan çıkmamışız. Halkın kahri bir çoğunluğu Müslümanmış, sosyolojik olarak bu gerçeği kabul etmeliymişiz. Cehennemin dibine Sayın milletvekili. Bize ne şimdi senin ananın namaz kılıyor olmasından.

Hele sen şu düşünceni doğru bir çizgiye çekerek ifade etsen olmaz mı da kovum movuk karıştırıyorsun? Bu işi Erdoğan’dan daha iyi mi yapacağına inanıyorsun?

Erdoğan “kader” diye anlatmaya çalışıyor ya Sayıştay raporları ne oluyor o zaman? O insanlar da raporlarını kaderle başlayıp kaderle bitirseydiler ocakta olup bitenleri ve grizu patlaması olacağı gerçeğini bilecek miydik acaba? Ortada görevin yapmayan kamu kurumları var. Bunlar ne doğru dürüst denetim yapıyorlar ne de denetim sonrası ortaya çıkan eksiklikleri giderme yoluna gidiyorlar. Bu yüzden de içimizi yakan iş cinayetleri yaşanıyor. Özetle birileri daha çok kâr etsin diye bir çark kurulmuş. Bu çark kapitalist sistem çarkı. İşin ucu varıp buraya dayanmasın diye herkesin sanki özel bir çabası var. Amasra Maden Ocağı’nda 41 canımızı yitirmişiz, kim konuşursa dua beklediklerini söylüyor, kimin edecek birkaç sözü varsa yanına duayı da eklemeyi ihmal etmiyor. Yani kardeşim bu iş cinayeti dua edilmemesi yüzünden yaşanmış değil. Tam tersine alınmayan tedbirler ve birileri daha çok kazansın ve kapitalizmin çarkı da tıpış tıpış dönsün diye yaşandı. Niye anlamak istemiyorsunuz niye?

Haydi, bu ülkeyi bir kene gibi emenlerin bir amaçları var. Amaçları siz uyuyasınız ki onların kasası para dolsun. Siz uyuyasınız ki çarkları bir engele uğramadan dönüp çalışsın. Ya siz yaşamını yedi kat yerin dibinde yitirenlerin yakınları, arkadaşları size söylüyorum siz girdiğiniz ocağın ölüm ocağı olduğunu madem aylarca önce her gün yaşamışsınız, yakınlarınızla bu gerçeği paylaşmışsınız da niye tıpış tıpış ocaklara iniyorsunuz? Niye sizin haklarınızı savunan bir sendikada değil de sarı sendikaların arkasından gidiyorsunuz? Hepsinden de önemlisi sizi Allah’la kandırıp dilsiz hale getirenler söyleyecek hiç mi sözünüz yok? 41 insanımız gitmiş birileri aynı saatlerde yine dinle uyutmaya kalkıyor ve size diyor ki Allah’ın takdiri böyle. Sizin yakınlarınız kader planına uygun olarak ölüp gittiler. Bu yüzden yapılacak hiçbir şey yok. Şimdi onlar Allah katında şehitler.

Hani utanmasalar, sıkılmasalar size yakınlarınızı yitirdiğiniz için sevinin de diyecekler ya o kadar da yaranızı deşmeye cesaret edemiyor olmalılar ki işi buraya kadar vardırmıyorlar. Ama sizlere çok daha fazlasını yapıyorlar. Çünkü dün yanınızda olan yakınlarınız bugün yoklar, kara toprağın altındalar anlıyor musunuz kara toprağın altındalar…

Aşağıdaki listeyi Fikri Sağlar’ın BirGün’deki yazısından aldım. İstiyorum ki bu bilgiler elinizin altında olsun. Asla unutmayın asla…

•22 Kasım 2003, Karaman, Ermenek: Kömür ocağında grizu patlaması sebebiyle 10 işçi yaşamını yitirmiştir.

•8 Eylül 2004, Kastamonu, Küre: Yeraltı bakır ocağında meydana gelen yangında, birisi maden mühendisi toplam 19 işçi öldü.

•10 Aralık 2009, Bursa, Mustafakemalpaşa: Maden ocağında grizu patlamasıyla 19 işçiyi kaybettik.

•23 Şubat 2010, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy: Grizu patlamasında 17 işçi yaşamını yitirdi. , •8 Ocak 2013, Zonguldak, Kozlu: Kömür ocağında metan gazı patlaması sonucu 8 işçi öldü.

•13 Mayıs 2014, Manisa, Soma: Maden ocağında çıkan yangın sonucu 301 işçi hayatını kaybetti. Facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin madencilikte en çok can kaybı olan iş kazası olarak tarihe geçti.

•28 Ekim 2014, Karaman, Ermenek: Kömür madeninde meydana gelen su baskını sonucu 18 işçi yaşamını kaybetti.

•17 Kasım 2016, Siirt, Şirvan: Madenköy bakır madeninde 16 işçinin ölümüyle sonuçlanan kaza…

13 Ocak’ta Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen kaza sonucunda, 1 işçi hayatını kaybetti. Ve son “kaza” 14 Ekim’de Bartın Amasra’da oldu. Maden ocağında grizu patlaması sonucunda 41 işçiyi kaybettik.