KÜRTLERİ ABD ASKERİ YAPMA NİYETİ

Yazan: Turgut Koçak 22 Ekim 2014

Sizin bu IŞİD dediğiniz örgüt nereden çıktı? Ya da emperyalist/kapitalist dünya için her zaman bir düşman gerekli mi? Bu soruların yanıtını doğru verdiğimizde inanıyorum ki, ülkemizde ve bölgemizde oynanmak istenen oyunu çok daha kolay anlayacak ve daha bilinçli davranıp emperyalizmin oyununa gelmeyeceğiz.

Kısa bir gezinti yapalım. Biliyorsunuz emperyalist dünya İkinci Paylaşım Savaşı sonrası öyle bir komünizm heyulası tarif etmeye başladı ki, hem kendi ülkelerinin halkları hem de öteki bütün dünya halkları korkuya kapıldılar. Burada amaç elbette komünizmin dünya halkları için ne büyük bir tehlike arzettiği değildi. Çünkü komünizm dünya halkları için bir tehlike olmayıp doğrudan kapitalist sistemi tehdit ettiği için emperyalistler böyle bir yola başvurdular. Böylelikle bizim kuzeyimizde bulunan Sovyetler Birliği Türkiye için tam anlamıyla bir tehdit unsuru olarak gösterildi. Bu yönde işbirlikçi iktidarlar kullanılıp komünizm tehlikesini bertaraf etmek için o yardımı bu yardımı adı altında Türkiye’ye el atıldı. Kapitalist/emperyalist dünya bir yandan Türkiye için korkular üretir ve bunun propagandasını yaparken diğer yandan da dünyada ilk Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirmiş olan Türk Ordusu’na el attı. Bu el atış hem Türk askerlerinin Kore’de savaşması ile sonuçlandı hem de Türk Ordusu’nun modernize edilmesi bağlamında başı bağlandı. Böylece Türkiye NATO’ya alındı ve emperyalist dünyanın amacı da gerçekleşmiş oldu.

Şimdiyse kapitalist/emperyalist sistemin tehlike olarak göstereceği Sovyetler Birliği yok. Oysa kapitalist sistemin bir kazaya uğramadan yoluna devam etmesi için başka düşmanlar gerekliydi, kapitalist/emperyalist sistem de bu düşmanı bulmakta zorlanmadı. Terörist örgütleri yakından incelediğimiz zaman görürüz ki, bu örgütlerin üç aşağı beş yukarı hepsi ABD emperyalizminin çocuklarıdır. Nasıl bir malın kullanım süresi dolar ve artık kullanımdan kaldırılması gerekirse bu terör örgütlerinin de kullanım süreleri dolduğu için Amerika ve öteki emperyalist ülkeler için ortadan kaldırılmalı ya da öyle gösterilmeleri gerekirdi ki, bu oyunların oynandığı coğrafyadaki ülkeler ve emperyalist ülkelerin kendi halkları izlenecek politikaya hayır demesinler.

Suriye’ye karşı emperyalist dünya; El Kaide, El Nusra, IŞİD, Müslüman Kardeşler ve öteki terör örgütlerini sonuna kadar kullandı ve Suriye’de onca kentler yıkılıp yağmalanırken yıllar geçse de acısı unutulmayacak katliamlar gerçekleştirildi. Recep Tayyip Erdoğan’nın Başbakan olduğu dönemde ve şu an Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu ikilisi Suriye’ye karşı akla hayale sığmayacak suçlar işlediler. Yukarıda saydığımız bütün terör örgütleri AKP iktidarı tarafından desteklendi, silahlandırılıp donatıldı. AKP iktidarı Suriye’ye karşı savaş ilan etmek için o kadar hevesliydi ki, Rusya başta olmak üzere bazı güç dengeleri buna izin vermedi. Recep Tayyip Erdoğan’ın üç gün içinde Şam Emevi Camisi’nde namaz kılma hayali de tepesine çöktü.

IŞİD’sa bölge halklarına karşı katliamlar ve zulümler gerçekleştirdi. AKP iktidarı için sonuç yine değişmedi ve IŞİD’ı desteklemeye devam etti. Amerika ve öteki ülkeler sözümona IŞİD’ın zalimliklerine karşı başta Kürtler olmak üzere zulme uğrayan halklara yardım ediyor gözükmek için IŞİD mevzilerini vurmaya başladı. Bir yandan da Türkiye ve bölge ülkelerini kara harekatına ikna etmek için diplomatik çabalar yürüttü. Recep Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu IŞİD’ı terör örgütü ilan etmemek ve el altından desteklerini sürdürmek istediyse de Obama’nın Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesi sonrasında Recep Tayyip Erdoğan IŞİD’a terör örgütü demeye başladı ve koalisyon ortakları içinde yer alacağını söyledi. ABD ve Batı bu olaylar yaşanırken Barzani’nin peşmergelerine ve PDY’ye silah ve mühimmat yardımı yapılması konusunda arka arkaya açıklamalar yapmaya başladılar. Türkiye bu açıklamarı çekince ile karşıladı ve Türkiye üzerinden Kobane’de savaşmak için peşmergelerin geçmesine başta izin vermedi devamında ise izin verildiği açıklanarak bölgede ki uygulamalar yeni bir aşamaya yükseldi.

Burada söylemek istediğimiz şudur. Nasıl İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında Türk Ordusu NATO adı altında emperyalizmin vurucu gücü haline getirildiyse şimdi de Ortadoğu’da yaşanan savaşlar bahane edilerek Kürtler Amerika askeri yapılıp bölgedeki terör unsurlarına karşı savaşması için cepheye sürüldü. Bu politika hiç kuşku yok ki, Barzani başta olmak üzere bölgedeki Kürt askerlerinin ordulaşması ve modernize edilmesi için sürdürülecek, süreç içinde Lazkiye’den Akdenize Kürt kapısı açılarak emperyalizmin ve İsrail’in yararına bir oldubitti yaratılacaktır. Bu yüzden nasıl geçmişte biz komünistler Türkiye’nin NATO’ya girmesine ve Türk Ordusu’nun Amerikan askeri haline getirilmesine karşı çıktıysak şimdi de aynı kararlılıkla Kürtlerin, ABD’nin askeri olmasına karşı çıkıyor ve uyarıyoruz.

Bu yol yol değildir.

Gelecekte halklar için daha büyük acılar yaşanmasına yol açacak bu tür girişimler terkedilmeli, bölgeden emperyalistler el çekmeli ve bölge halklarının başına bela olan sözü geçen terör örgütleri bölge halkları tarafından yok edilerek halkların eşitliği ve kardeşliği çerçevesinde kalıcı adımlar atılmalıdır.