KÜRESEL SERMAYE KÜRESEL KIRIM

Yazan: Turgut Koçak 5 Temmuz 2011

“Yeni Dünya Düzeni” ilk tartışılmaya başlandığında çoklarının kafası karışmış, emperyalist propagandayla çoğu aklı başında kişilerin bile kafaları allak bullak edilmişti. Sovyetler yıkıldığına, sosyalist sistem çöktüğüne göre; kapitalist sistem sonsuza kadar insan soyu için seçeneksiz seçenek olarak gösterilmeye çalışılmıştı. TSİP olarak çoklarının aksine “Yeni Dünya Düzeni”ni emperyalizmin ta kendisi olarak nitelemiş, bütün insanlığın kurtuluşunun emperyalizmin sonuncu yenilgiye uğratılarak sosyalizme geçişle başlayacağına döne döne işaret etmiştik.

Öyle günler yaşıyorduk ki, bilen bilmeyen herkesin ağzında bir küreselleşmedir gidiyor, insanlar bu sözle tartışmaya başladıklarında ufuklarının genişlediği, bilgi ve birikimlerinin arttığın sanıyorlardı. Onlara göre insanlık yeni bir sıçramayla daha güzel, daha yaşanası bir dünyanın kapısından içeri girdi girecekti.

Uzun sürmedi. İnsanlar, görülen ve gösterilen düşlerinden çabuk uyandılar. Kısa süren bu tozpembe düş dünyası insanları kendi gerçekleriyle yüzyüze getirdi. İnsanların yaşamında değişen bir şey olmamıştı. Yine sömürülüyorlar, yine işsizler, yine ezilip hor görülüyorlardı. İnsanlık savaş tehlikesiyle eskisine oranla kat kat daha fazla karşı karşıyaydı. Üstüne üstlük bir denge işlevi gören Varşova Paktı dağılmış, dünya tek kutuplu dünya haline gelmişti. Amerika, NATO’nun efendisi olarak artık istediği gibi at oynatabilir, kafası kime atarsa basar ümüğüne canını çıkarır, işgal eder, sömürür, boyun eğdirebilirdi. Gerçi eskiden olduğu gibi kitlelere düşman gösterilecek komünizm yıkılmıştı ama ne onlar hepten yok olmuşlardı ne de düşman biterdi. Dolayısıyla küresel sermayenin istediği gibi düdüğünü öttürmesi için yeni yeni düşmanlar bulup çıkarması elzem olmuştu, bulundu da.

Eskiden komünizme karşı kullanılan ne kadar tedavülden kalkmış görüş ve örgütlenmeler varsa bunlara öcü giysisi giydirildi ve “aha yeni düşman” denilerek piyasaya sürüldü. Terörist olarak nitelendirilen bu güçler dün Amerikan emperyalizminin koltuğunun altında semirip gelişmişlerdi ama artık günümüzde bunlara gereksinim kalmadığına göre düşman olarak nitelenmelerinin de hiçbir sakıncası yoktu. Olmadı, bunların korkunç yüzü halka gösterilir, halk olası yeni duruma göre koşullandırılırdı. 11 Eylül 2001 tarihinde İkizkulelere uçaklarla dalış yapıldı. Pentagon’un tepesinde uçak infilak ettirildi. Sonrası biliniyor. Küresel sermayenin dediği oldu. Afganistan işgal edildi. İşbirlikçi Karzai koalisyon güçlerinin oluru ile işbaşına getirildi. Afganistan’da hiçbir şey eskisinden daha iyiye gitmedi. Kan, gözyaşı, zulüm, sömürü gırla. Arkasından Irak işgal edildi, Saddam devrildi, tutuklanıp idam edildi. Birinci Körfez Savaşı’ndan bu yana 5 milyona yakın Iraklı katledildi. Kuzeyde Kürt Devleti kuruldu. Irak viraneye çevrildi. Ancak küresel sermayenin işi bitmedi. Kuzey Afrika’dan Orta Asya içlerine kadar küresel sermayenin rahatlıkla at oynatması için yeni düzenlemelere gereksinim vardı, bu düzenleme de Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Projesi adı altında uygulamaya konuldu. Tıpkı sömürge valileri gibi eşbaşkanlar atandı. Bay Tayyip de bu eşbaşkanlardan biri olarak görev aldı.

Sonrası biliniyor. Bütün Arap ülkelerinde sözde demokrasi adına kalkışmalar yaşandı. Bazı yönetimler devrildi, bazılarının devrilmesi için silahlı zor kullanılıyor. Bir yandan da küresel sermayenin gücüyle yoğun bir propaganda yapılarak dünya halklarının gözü boyanmak isteniyor. Küresel sermayenin gözdesi olarak üçüncü kez iktidara gelmeyi başaran AKP iktidarı ise küresel sermayenin yaptığı bu operasyonda en iyi figüran oyuncusu olarak yerini almış durumda. Bir bakıyorsunuz Libya’ya yönelik yaptırımlardan söz ediyor, bir bakıyorsunuz Suriye’ye karşı yaptırımlardan. Libya’da olduğu gibi sıcak çatışmaların içine Türkiye’yi de sokmaktan çekinmemiş. Suriye içinse ne kadar karıştırıcı olabileceğini hepimiz görüp yaşayacağız.

Bütün bunlar yapılırken diğer yandan da AKP yine küresel sermayenin istediği doğrultuda ülke içinde de kimi yeni değişikliklere imza atıyor. Bugün AKP’nin orduya yönelik operasyonlarını da küresel sermayenin isteklerinin yerine getirilmesi olarak okumak en doğrusu olur. Bugün tartışmalara bakarsanız, AKP’nin orduda yapmak istedikleri kimilerine göre “demokrasi”. 5 Ağustos 2011 tarihli Türkiye gazetesi üst başlığını; “Demokrasi bir YAŞ büyüdü” diye atmış. Diğer gazetelerin de çok farkı yok. Bunlara küresel sermaye neyi emrediyorsa onu yapıyorlar. Yani bunların hepsi küresel sermayenin iyi eğitilmişleri.

Sonuç; küresel sermayeyi doğru anlamayanların söylediklerinin hiçbirinin değeri yoktur. Doğrusu küresel sermayenin kendi çıkarları doğrultusunda yapmak istediklerini sonuna kadar yaptığıdır. Yeni dönemde küresel sermayenin insanlığa getireceği hiçbir şey yoktur. Aksine küresel sermaye küresel kırımdır.

Bunu da insanlık döne döne yaşamaktadır.