KURBAN BAYRAMI

Yazan: Turgut Koçak 20 Eylül 2015

Dinci kesimler neyi nasıl yorumlarlarsa yorumlasınlar ağızlarından doğru söz çıkmasının olanağı yoktur. Çünkü bu kesimler yüzlerce yıllık süreçte bir kaya gibi donup kalmışlardır. Ne insanlığın dünden bugüne kat ettiği düzeyden haberdardırlar ne de insanlığın kazanımlarını kabul etmelerinin bir olanağı vardır. Bu yüzden de her fırsatta baltayı taşa vursalar da yüzlerce yıllık süre içinde kazandıkları alan egemenliğinin de verdiği güçle zeytinyağı gibi üste çıkmayı hep başarmışlardır. Ne var ki, kimi zaman öyle giderilmesi zor suç niteliği taşıyacak davranışlarda bulunurlar ki, işte o zaman milyonlar bir çırpıda uyanmasalar da her geçen gün uyananların sayısı artar ve yüzlerce yıllık uykularından uyanan halk da kendisine vurulan zincirleri koparır atarlar.

Önceki gün; şehit aileleri toplantısında Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan bir konuşma yapıyor. Doğal olarak yaptığı konuşma yukarıda dile getirdiğim anlayışın bir sonucu olarak dilinden dökülüyor ve Emine Erdoğan, “Bir adanış ve teslimiyet bayramı olan Kurban Bayramı’nı sizler çoktan idrak ettiniz” diyor, şehit ailelerine.

Bir zamanlar devlet katında en üst noktalara gelmiş olan yöneticileri tanıyoruz. Yöneticiler birçok konuda düşüncelerini söylerler ancak eşleri herhangi bir görevle yükümlü değillerse salt bir devlet katında yönetimde bulunan eşlerinin isimlerine sığınarak ahkâm kesmeye kalkışmazlardı. Bu durum Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte hepten unutuldu. Üstelik hemen her konuda konuşan eşi Emine Erdoğan’da değil. Aile üyelerinin hemen hepsi bir şekilde üstlerine vazife olmayan görevler konusunda konuşup duruyorlar. Oğul Bilal TÜRGEV’in Başkanı olması sıfatıyla okullar ziyaret edip, İl Milli Eğitim Başkanlarını toplayıp Milli Eğitim politikası ile ilgili neler söylemedi neler.

Emine Erdoğan’da çağırmış şehit ailelerini, istismara en yakın kimseler olduğunu o da çok iyi bildiği için almış karşısına onlara vaaz veriyor. Neymiş efendim, bir adanış ve teslimiyet bayramı imiş Kurban Bayramı. Bu sözleri söylediğiniz zaman akan sular duruyor sanki. Kültürel olarak her şeyinizle öyle bir adanmışlık ve teslimiyet kültürü ile çevriliyorsunuz ki, konuşan Emine Erdoğan bile olsa tartışılmaz Tanrı buyruğunu size iletiyor gibi geliyor ve gıkınızı bile çıkaramıyorsunuz. Aslına bakarsanız Emine Erdoğan gibiler gerçekte kendilerini Allah’ın görevlendirdiği seçilmişler gibi gördükleri için Allah’ın adını kullanarak seslendikleri hangi çevreden olurlarsa olsunlar onları kendilerine kul-köle bağlamında ram etmek istiyorlar.

Emine Erdoğan’ın sözlerinin devamı da var. Devamı daha da içler acısı. Bu sözlerde yine din-iman kültürüyle soslanmış jelatine sarılıp şehit ailelerine uzatılıyor. Emine Erdoğan sözünün gerisini; “… Kurban Bayramı’nı sizler çoktan idrak ettiniz” diyerek tamamlıyor. Bu sözler ne anlama geliyor peki? Çok açık, siz yakınınızı kurban ettiniz zaten demek istiyor. Hasbel kader oradan birisi çıkıp da kim için dese; tabiki de önce vatan için diyecek devamında da şehitlerin Allah katında peygamberlerden sonra en yüce değere sahip olduğunu söyleyerek şehit yakınlarının yüreğine su serpmiş olacak.

Artık bu tür sözler kabak tadı vermeye başladı. Tıpkı Emine Erdoğan gibi eşi Recep Tayyip Erdoğan’da Trabzon’da şehit polisin cenazesine elini koyarak bir elinde mikrofon şöyle dememiş miydi?

“Ne mutlu şehit ailelerine, ne mutlu şehit yakınlarına.”

Böyledir bu işler, insanlar canlarından oluyor, evlerine barklarına ateş düşüyor, kimse şehit ailelerinin acısını anlamaya çalışmıyor ama canlarından olan yurttaşlarımızı kurbanlık koyun yerine koyacak kadar birileri işi iyice çığırından çıkarmaktan çekinmiyor. Kişi bu sözlerin nereye varacağını eğer kestiremiyorsa susmalıdır. Ancak biz Emine Erdoğan’ın bu sözlerin ne anlama geldiğini bilmiyor olduğunu sanmıyoruz. Sanmıyoruz çünkü Emine Erdoğan sözlerini dini sözlerle soslamayı ve jelatinlemeyi bilecek kadar bir birikim sahibiyse hiç kuşkunuz olmasın ki, bu şekilde seslenmesi eşyanın doğası gereği kültürel anlayışından kaynaklanıyor.

Bu yüzden de kabul edelim ki, küflenmiş ve çağımızda gözden geçirilmek zorunda olan kültürel ayıklanmanın yapılmasında çok büyük yarar var.

Bu ayıklanma yapılmalı ki, din kisvesi altında ortaya çıkan karanlık güçler halkımızın boynuna ortaçağ halkasın takıp onların kanını canını sömürüp semizlemesinler…