KUMPAS!

Yazan: Turgut Koçak 7 Ocak 2014

Bir kumpastır gidiyor. Recep Tayyip Erdoğan’a kumpas. Bülent Arınç’a kumpas. AKP’ye kumpas. Orduya kumpas. Polise kumpas. Yargıya kumpas. Yurttaşa kumpas. Kısacası her yer kumpas, her yer yolsuzluk. Yani anlayacağınız devletin çivisi çıkmış, devlet vurguncuların, çetelerin, gericilerin, işbirlikçi hainlerin elinde cıfıt yuvasına dönüştürülmüş.

Eee bu durumda devleti kurtarmak isteyenler duracak değiller ya hemen harekete geçmişler. Kapı kapı dolaşıp çıkan çivileri yerine çakmaya çalışıyorlar. Önce ortaya Deniz Baykal atıldı. Deniz Baykal CHP’nin Antalya Milletvekili olmasının dışında bir görevi yoktu yok olmasına ya, önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüşmek üzere Kılıçdaroğlu ile görüşüp Abdullah Gül ile görüşme izni aldı. Görüştüler. Sonra bu işin arkası geldi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu harekete geçip önce Abdullah Gül, arkasından da Recep Tayyip Erdoğan’la görüştü. Arkasından da Silivri’ye giderek İlker Başbuğ, Bilgin Balanlı, Tuncay Özkan, Doğu Perinçek’le görüşerek sözü geçen kumpas sonucu mağdur edilenlerin nasıl kurtarılacağının yol haritasını çizdi. Görüştükleri tutukluların ortak düşünceleri; “bizi celladımıza teslim etmeyin” olmuş. Neyse doğal olarak birileri kumpasa kurban gitmişse elbet onlar tartışmaya gerek olmaksızın zaman geçirmeksizin bırakılmalı, bu yetmez bu mağduriyetin sorumlusu olanlar da yaptıklarının hesabını kesinlikle vermelidir.

Bildiğiniz gibi Gül Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor. Bir anlamda gücünü de nereden aldığı yasalarda açık açık belliyken ne yazık ki böyle davranmıyor, AKP ile Gülen Cemaati arasında patlayan savaşın alevlerinin daha fazla ortalığı sarmaması için Gazeteciler Kralı Fehmi Koru’nun yolunun Pensilvanya’ya düşmesini sağlıyor. Fehmi Koru, Hoca Efendi ile gidip görüştükten sonra tarafları uzlaşması için Hoca Efendi bir mektup yazarak Abdullah Gül’e ulaştırılmasını sağlıyor. Tabi mektubun içeriğinden Recep Tayyip Erdoğan’ın da haberdar edilmesi koşuluyla. Yani bugün Türkiye’yi kumpaslar ve 750 milyar doları bulan yolsuzluklarla çürütenlerin aralarının bulunması yönünde oynaşmalar gerçekleştiriliyor.

İşte böylesine terazisi yanlış tartan insanların hamiyetine sığınarak Metin Feyzioğlu Ergenekon, Poyraz, Casusluk davalarından içerde olanları kurtarmaya çalışıyor. Peki, sonra ne olacak? Sonrası belli. İyice köşeye sıkışan Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha işi gargaraya getirip kurtulacak. Ne üzüntü verici değil mi? Birileri adama önce eşeğin kaybettiriyor sonra da buldurtarak sevindiriyor. Böylece de çivisi çıkmış devletin çivileri yerine çakılırken Recep Tayyip Erdoğan ve tayfası da soluklanmak ve belki de bir kurtuluş yolu bulmuş oluyor.

Sonuç olarak; gırtlağına kadar batmış AKP iktidarı ve tüm yandaşları bir kez daha kendilerine ulusalcı denilen kimselerce ip atılarak kurtarılmak isteniyor. Devleti kurtarma adı altında izlenen yol, dün olduğu gibi bugün de bir kez daha sahneye konulmuş bulunuyor. Hem kumpasa uğrayanlar kurtarılmış hem de bunca suçların, yolsuzlukların içinde milyarlar vuranlar kurtarılmış olacak. Kopan Recep Tayyip Erdoğan ve Gülen Cemaati arasındaki bağlar da yeniden yapıştırılırsa çivisi çıkmış olan devletin çivisi de yerine çakılacak. Alanın memnun satanın memnun olduğu ip böylece göğüslenerek yarışta böylelikle bitirilecek.

Not: “Bu da olmaz, bu da olmaz” diyerek dosyaları sağa sola savuran Ağaoğlu yok mu 17 Aralık operasyonunda gözaltına alınıp da geri bırakılan; işte o Ağaoğlu; Savcı Zekeriya Öz’e Dubai’de tatil yaptırmış ve 31 bin dolarlık masraflarını da Ağaoğlu İnşaat Şirketi karşılamış. Haberler basına yansıyınca “kendi paramla tatil yaptım” diyen Zekeriya Öz’e yanıt Ağaoğlu’nun gider faturalarını basına açıklamasıyla başka bir mecraya girmiştir. İstanbul Üniversitesi’nde ederi 2 TL olan akşam yemeğini paraları olmadığı için kaçak yiyen üç öğrenci hakkında üniversite yönetimi soruşturma açmış, oysa Zekeriya Öz’ün Dubai’deki yemek masrafı 2000 dolar. Ne diyelim: