KRAL VE BAYRAK...

Yazan: Turgut Koçak 26 Ocak 2015

Biliyorsunuz Recep Tayyip Erdoğan’ın saray hevesi nedeniyle Atatürk Orman Çiftliği’ne öyle bir saray yaptırıldı ki demeyin gitsin. Kullanılan malzemeler ve fiyatları dudak uçuklattıran cinsinden. Bugün bu saray Türkiye kamuoyunda kaç/ak Saray olarak biliniyor. İşte o Kaç/ak Saray’da bundan böyle eğer başarılabilirse Türkiye’nin yazgısı değiştirilecek. Değiştirilen yazgı padişah özentili diktatöryal bir yönetim olacak. Bugün gelinen noktaya baktığınız zaman yaşananların hızla bu yöne doğru gittiğini açıkça görebilirsiniz.

Suudi Arabistan Kralı Abdullah 90 yaşını devirmiş bir kişi. Malı, mülkü, karısı, kızanı gani. Petrollerin musluğu hep bu haramzadelere aktığı için evleri, barkları yeşil yeşil dolar dolu. Bu dolarlardan minnacık bir bölümü ise Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV’ine koltuk çıkmak için gönderilmiş. Tabi bizim bildiğimiz rakamların dışında daha ne kadar gönderilmiş orası Recep Tayyip Erdoğan’la Kral arasında.

İşte bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan üzgün mü üzgün. Televizyon ekranlarında öyle bir poz verişi var ki, sormayın gitsin, sanki canından can kopmuş. İşte bu kral için Türkiye’de bayraklar yarıya indirilip yas ilan edildi. Yası sallayanlar sallasınlar ama bizler için kralı da, padişahı da vız gelir tırıs gider. Elbet dünyada insanlık adına önemli işler başarmış kimselere hak ettikleri saygıyı göstermenin hiç mi hiçbir mahsuru yoktur. Ancak iş Suudi Kralı’na gelince değişir. Değişir çünkü ne insanlık için ne de kendi halkı için bu adamın toz kadar bile iyiliği dokunmuş değildir. Recep Tayyip Erdoğan’ların saltanatı için katkıları ise bizi hiç ama hiç bağlamaz, üstelikte bu katkılarla Türkiye’nin hızla çağdışı bir yönetime götürülmek istendiği de bilinmeyen bir şey değildir.

Öteden beri bizler AKP’lilerin sanata ne kadar yakınlık duyduklarını iyi biliriz. Biri çıkar içine tükürür, Recep Tayyip Erdoğan “ucube” der. Tiyatrolar, sinemalar ve diğer sanat dalları sürekli olarak kontrol alınmaya çalışılır. Olmadı, ödenekleri kesilerek işi bitirilmek istenir. Özel tiyatrolar ve Devlet tiyatroları da AKP iktidara geldiği günden bu yana sıkıştırılır durulur.

Kral Abdullah öldü ya, Devlet Tiyatroları’nda oyun oynamak yasaklanmış. Niyeymiş efendim? Kral Abdullah ölmüş de onun içinmiş. Vay be ki vay be! Demek bu AKP tayfasının tiyatro deyince akıllarına eğlence geliyor olmalı ki tiyatroların oyunları yas nedeniyle durduruluvermiş. İşte bu zihniyet bugün 13 yıldır iktidar koltuğunda oturuyor. Bu zihniyet yüzünden bayrak yarıya indirilip yas ilan edilmekle de kalınmıyor tiyatroların da perdelerini kapatmaları sağlanmış.

Bu kadar görkemsiz yas bizce AKP’ye yakışmadı. AKP, Mısır’dan Müslüman Kardeşler örgütünden ölünün ardından ağlamaları için ağıtçılar getirmeliydi. Artık bu ağıtçılar 40 gün mü dersiniz, daha fazla mı Türkiye sokaklarında dolaşmalı Kral Abdullah için gözyaşı dökmeliydiler ki, Türkiye kamuoyu da kral için nasıl ağlanırmış öğrenmeliydi. Yani sizin anlayacağınız Recep Tayyip Erdoğan’a da AKP iktidarına da bu kadarcık yascıkla işin içinden sıyrılmaya kalkmaları yakışmadı.

Kral size onca para pul versin, bağışlar yapsın siz de kalkın bir iki kuru yas görüntüleriyle durumu idare etmeye kalkın. Bir söz vardır yediğin ekmeği hak etmek diye, işte ne Recep Tayyip Erdoğanlar ne de AKP iktidarı yedikleri ekmeği bu kadar basit şeyler yaparak hak etmediler. Ağlayıcılar getirilmekle de olmazdı, devlet daireleri tatil edilmeli, esnaflar kepenk kapatmalı, AKP’li kadınlardan oluşan diz dövücüler sokaklarda Endonezya dansı yapmalıydılar ki, Türkiye ve dünya yas nasıl tutulurmuş bir görsünlerdi.

Recep Tayyip Erdoğan’ın üzüntüsü ve yas isteği, AKP’nin ki de aslında tamamen gözboyamaya yönelik bir işgüzarlık. Ya da en gerçeğini söyleyerek yazımızı bitirelim.

Yeşile ve yeşil dolarlara tutkunluk.

Hasılı tamamen duygusal tamamen…