Yazan: Turgut Koçak 14 Mart 2020
Bugüne kadar sayısız kez kapitalizmin insanlık düşmanı bir sistem, sosyalizmin de insanlığın tek kurtuluş seçeneği olduğuna döne döne vurgu yaptık. Yaşadıklarımıza ve gelişmelere baktığımız zaman ise bu konuda ne kadar haklı olduğumuzu her karşılaştığımız olgu ve olaylar da bize bütün açıklığı ile gösterdi.
Bilindiği gibi Çin ekonomisinin hızlı gelişmesi kapitalist dünyayı sürekli endişelendirmekteydi. Bunun için başarılı olacağına inansa emperyalist/kapitalist sistemin ağa babaların kesinlikle savaşın her çeşidine başvurabilirlerdi ama durumdan o kadar da emin olmadıkları için başlattıkları savaşları bazı coğrafyalara kilitli bırakarak bizim dile getirdiğimiz cüretkârlığı gösterdiler aslında.
Tam bütün dünya bizim bölgemizde yürütülen savaşa kitlenmişken pat diye Çin’de korona virüsünün yayıldığı ve Çin’i altüst ettiğine dair haberler geçmeye başladı. Bu yaşananlar üzerine bizim gibiler bu virüsün de kesinlikle kapitalist sistemin işi olduğunu söyleseler de fazla üzerinde durulmadı çünkü komplo teorisi diye bir şey vardı böyle bir eleştiriyle de sol ve sosyalist düşünceleri savunanlar bloke edilmiş hale düşmek istemezlerdi.
İlginç bir konuya daha değinmeyi yerinde görüyorum. Bu virüs Çin’de çıktı ya, dünyada ve ülkemizde Çin’e yönelik olmadık eleştiriler de arka arkaya gelmeye başladı. Öncelikli olarak Çin’in beslenme alışkanlığına yönelik eleştiriler arttıkça arttı. Şunu yiyorlarmış da şunu yemiyorlarmış cinsinden fırlama haberler ok gibi yerinden fırlatılarak dünyayı bir baştan bir başa kat etti. Sınırlar o kadar zorlandı ki Çin’e karşı adeta ırkçı bir anlayış herkesin dilinde dolaşır oldu. Aman efendim Çin temizliğe dikkat etmiyormuş da bu yüzden de bu virüs Çin’de kolaylıkla yayılma olanağı bulmuş de vb. vb. şeyler ortalığı kastı kavurdu. Oysa Çin halkının yaşamını bilenler için bu tür eleştirilerin hiçbir anlamı olamazdı ama kim bilebilirdi ki dünyanın yarısından fazlasının kara cahil olduğu bir dünyada Çin’le ilgili bilgilerin doğru ya da yanlış olacağını.
Evet, Çin dünyanın en kalabalık nüfusuna sahipti. Bu kadar bir nüfusa sahip bir ülkede böylesine bir virüsün etkisiz hale getirilmesi zordu, ancak Çin bu sorunun üstesinden disiplini, kararlılığı ve bazılarının söylediklerinin aksine temizliğe verdiği önemle neredeyse durdurmuş durumda. Birkaç günde yapılan hastanelerden tutun da laboratuvar çalışmalarına kadar her şey dünyanın gözü önünde gerçekleştirildi ve Çin şu an selamete ulaşmak üzere.
Ya peki, kapitalist dünya ve kara cahilliğin etkisi altında olan ülkelerde neler oluyor?
Virüs hızla yayılıyor. Yaşamlarını yitirenlerin sayısı giderek artıyor. Çin’i temiz olmamakla suçlayanlar bugün sokaklara bile çıkamaz hale geldiler. İtalya’da olduğu gibi birçokları evlerine çekilmişler bomboş sokaklara korku içinde olanların ıslık çaldıkları ya da türkü söyledikleri gibi sokakları çınlatıyorlar. Okullar tatil ediliyor, her türlü sosyal etkinlikler yasaklanmış durumda. Daha da önemlisi kapitalizm için bedeli ağır olacak ekonomik yıkımları gündeme getirecek sonları yaşıyoruz. Buradan kimilerinin söylediği gibi insanlık akşamdan sabaha akıllanarak uyanır ve sosyalizmi seçer demiyoruz ama insanlığın da kapitalizmi ciddi bir şekilde sorgulayacağını yeni bir çıkış yolu için sesini daha gür çıkarmaya başlayacağını söylüyoruz.
Ha bir de Çin’in virüsle ilgili açıklaması var. Çetin uğraşlardan sonra korona virüsü durdurdu ya şimdi bu nereden çıktı araştırması ile de bir şeye ulaştıklarını söyleyen açıklamalar gelmeye başladı. Çin’e göre bu virüs Amerikan askerlerince Çin’e bulaştırılmıştı. Bu konuda ellerinde videolar olduğu yönünde açıklamalar yapıldı ve denildi ki Amerika çıkıp bu konuda bir açıklama yapsın. Biliyorum şimdi bu konu üzerinde yoğunlaşsak birileri bizim de komplo teorisinin etkisi altında kaldığımızı söyleyecek bu yüzden de en iyisi bu konuyu şimdilik zamana bırakalım ve dönelim kendi ülkemize.
Bu virüs konuşulurken AKP ve saray iktidarı hep sustu. İran’da hastalık görülmeye başlandı yine susuldu. Sonra İtalya ve Avrupa ülkelerini bu tehlike kasıp kavurmaya başlayınca bir gece Sağlık Bakanı açıklama yapacağını söyledi ve bizde de bir hastada korona virüsünün görüldüğünü açıkladıktan sonra tek tek diğer korona virüs kapmışlar da açıklanmaya başlandı. Geç kalınmıştı kalınmasına da o Sağlık Bakanı ki ne kadar hızlı tedbirler alındığını bile tek adam yönetimine bağlayarak bu koşullarda bile işe yaramaz bir sisteme övgü yağdırmaktan geri durmadı. Arkasından alınan tedbirler, tatil edilen okullar, her türlü sosyal etkinliklerin yasaklanması, nelerin yapılacağı nelerin yapılmaması gerektiği üzerinde bir dizi açıklamalar birbirini izledi. Alınan tedbirler yeterli miydi, ne yapılması gerekirdi neler yapıldı bunların hepsini önümüzdeki günlerde yazacağız ancak daha önemli bir konuyla sizleri uyarmak istiyoruz.
Bildiğiniz gibi her konuya maydanoz olan Diyanet İşleri Başkanlığı bu korona virüs konusunda geri duracak değildi ya bu konuyla ilgili de bir açıklaması kesinlikle olmalıydı onlarda öyle yaptılar. Neymiş efendim bilimin tespit ettiği şeyleri aynen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Cuma hutbesi nedeniyle söylüyor ama camiye Cuma namazı kılmak için doluşanlara gelince dili tutulup konuyu es geçiyor. TELE1’de tam da Cuma namazına gidenlere uzatılan mikrofonlardan söylenenleri işittikten sonra düşündük ki bu kara cahilliğin pompalayıcısı konuma gelmiş Diyanet İşleri Başkanlığı’na hiç mi hiç gerek kalmamıştır. Derhal kapatılmalı, Ali Erbaş ise hemen görevinden istifa etmelidir. Çünkü kimsenin kimseye Cuma namazına gideceğim, Allah istemezse bize bir şey olmaz diyenler yüzünden virüs bulaştırmaya hakkı yoktur. Camilerden çok daha temiz ortamlarda bile her türlü etkinlikler yasaklanıyorsa insanlar da pekâlâ camide değil namazlarını evlerinde kılabilirler. Din diye diye bu memleketin anasını ağlattığınız yetmiyor şimdi de işi Allaha havale ederek milletin yaşamına sebep olacaksınız öyle mi?
Size ne söylesek anlamayacağınızı biliyoruz da olanlar yine de halkımıza olacak.
Bunu da sineye çekip oturacak değiliz.