KÖRLE YATAN ŞAŞI KALKAR

Yazan: Turgut Koçak 23 Eylül 2014

IŞİD’ı bölge halklarının başına kim bela olarak sardı? Başta emperyalist ABD olmak üzere öteki emperyalist ülkeler ve emperyalistlere kuklalık eden bölge ülkelerinin başındakiler. Büyük Ortadoğu Projesi kimin projesi? ABD’nin. Bu projeye eşbaşkan olarak kim atanmış? Recep Tayyip Erdoğan. Bunların tuzağı sonrası Arap ülkelerinde başlayan “Arap Baharı” nelere sebep oldu? Yüz binlerce masum insanın ölümüne. Peki, ABD ve emperyalist Batı’nın “Arap Baharı” düşüncesinin sonrasında hedeflediği neydi? Bölgenin sınırlarını kendi nüfus alanları olarak yeniden çizmek ve petrollere el koymak. “Arap Baharı” görüşünün içinde sizce laiklik anlayışının bile olmaması sizin için neyi ifade ediyor? Sizi bilmem ama bizim için Arap ülkelerinde ve de Türkiye’de ılımlı bir İslam modelinin egemen olması ve bu modelle yönetilen İslam ülkelerinin de tamamının emperyalistlerin kuklası durumuna düşürülmesini. Öteki Arap ülkelerinden farklı bir konuma sahip olan üstelik de laik anlayışın en ileri olduğu Suriye niçin hedef seçilerek oraya ABD’nin düşman ilan ettiği, El Kaide başta olmak üzere diğer terör örgütleri niçin, nasıl Suriye’nin üzerine salındı? IŞİD’ı yaratanlar ve besleyenler kimler?

Bunların yanıtı için Alimallah stratejist ve taktiksyen bile olmaya gerek yok. Bütün terör örgütlerini emperyalist dünya ve bu bloka gönülden bağlı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarı örgütledi, büyütüp besleyerek bugünkü konumuna yükseltti. İşte bu terör örgütlerinin içinde en irileşen ve de en kolay silah ve lojistik destek sağlanan IŞİD bir anda öne geçti ve tozu dumana katarak Irak Şam İslam Devleti IŞİD’ı ilan ediverdi. Özellikle motorize ki bu araçların çoğu Türkiye’den gitmedir. Bir anda Suriye’den Irak içlerine kadar saldırıya geçildi ve Musul dahil, Irak petrollerinin önemli bir bölümü ele geçirildi. Ele geçirme hareketi sürerken en kanlı terör örgütü olan IŞİD önüne kim gelirse biçti geçti.

IŞİD’ın zalimliğinden Türkmenler, Şii Araplar, Kürtler Ezidiler, Hıristiyanlar kısacası bölgenin bütün kadim halkları çok büyük zararlar gördü. Türkmenlere uygulanan mezalim karşısında bile Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının kılı kıpırdadı mı? Hayır. Aksine AKP iktidarı eliyle IŞİD daha da bir donatıldı ve güçlendirildi.

Yaşanan karmaşanın hemen arkasından Kürtlerin ayrı bir özyönetim oluşturdukları Rojava bölgesi ile ilgili olarak Kürt kardeşlerimiz yoğun bir propagandaya giriştiler. Özellikle HDP çevreleri gece gündüz Rojava ile yatıp Rojava ile kalkarlarken Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı ile de “Çözüm Süreci” adı altında birlikte çalışmalar yürüttüler. Bu çözüm süreci sırasında öyle olaylar yaşandı ki, bu olaylar eleştirilirdiğinde HDP’liler ve PKK’lılar eleştirenlere karşı siz Kürt düşmanısınız suçlaması yaparak yaşanan ve yaşanacak olan olayları öyle basite aldılar ki, sonuçta bugün yaşadığımız olayları yaşamaktayız.

Bölgenin kadim halklarına uygulanan zalimliğin arkasından savaş daha da kızıştı. Her zaman olduğu gibi karıştırıcı Amerika bir kez daha kurtarıcı rolünde sahneye çıktı. Bugüne kadar IŞİD ve öteki terör örgütlerini destekleyen Arap ülkeleri de dahil IŞİD’a karşı bir mücadele ortaklığı kurmaya girişti. Türkiye bilinen nedenlerle bu ortaklığa dahil olmamak için çeşitli bahaneler uydurdu. Öyle ki bu bahanelerin dozu öylesine haddini aştı ki, Türkmenler, Ezidiler, Kürtler diğer topluluk ve inanç grupları toplu olarak katledilirken Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu ikilisi sadece seyretti. Katliamcılardan kaçan yüzbinlerin Türkiye’ye girmesi için bile insani anlayıştan yoksun zorluklar çıkarıldı. AKP iktidarının Suriye içinde oluşturmak istediği tampon bölge unutulmuşken yeniden dillendirilmeye başlandı. Yani oradan kaçanlar Türkiye’ye alınmayacaklar, Suriye topraklarında tampon bölgede kalacak ve emperyalistler ve Türkiye tarafından koruma altına almak bahanesiyle asıl Suriye yönetiminin yani Beşar Esad’ın üzerine gidilecek.

Durum bu merkezdeyken doğal olarak Kürtler sınırdan Türkiye’ye girmek isteyen Kürtlere zorluk çıkarıldığı için harekete geçtiler. Gülten Kışanak’tan tutun da Aysel Tuğluk’a kadar sınırda Kürtler askerlerle karşı karşıya getirildi. Gülten Kışanak askerle “Sizin devletiniz” sözleriyle tartışmaya girerken asker de kendisin¸“öyleyse çık git buradan” diyor, Aysel Tuğluk’sa askere taş atıyor. Yani sizin anlayacağınız bölge gergin dakikalar yaşıyor. Durum gerçekten de öylesine zor bir hal aldı ki, Selahattin Demirtaş Kürt gençlerine çağrıda bulunarak onların Rojava’ya savaş gitmelerini istiyor. Zaten Türkiye içinde bulunan PKK’lıların önemli bir bölümü savaşmak üzere çoktan gitti bile. Ayrıca anadilde eğitim için birkaç okul açma girişimi yaşandı ve o okullarda mühürlendi. Okul yakma eylemlerinin ise ardı arkası kesilmiyor. Ancak bizim bilmediğimiz, “çözüm Süreci” de bu ara devam ettiriliyor. Yani sizin anlayacağınız AKP iktidarı ile “çözüm süreci” adı altında sürdürülen çalışmalarda bitirilmiş değil. TBMM’de 28 Ağustos günü Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin töreninin ayakta alkışlanması ve bunun sonrasında yaşanan tartışmalar da ortadayken HDP adına konuşan kimi sözcüler AKP iktidarını eleştirmeye başlıyorlar. Yani sizin anlayacağınız ilkesiz, sisteme eklemlenmiş hatta uluslararası sistemin bir parçası haline gelmek konusunda bile küçücük bir kaygı duyulmazken doğal olarak sosyalist solun desteğinin alınması da mümkün olmuyor.

AKP iktidarının zalimliğini bile zaman zaman hatta çoğunlukla kusur bile görmeyenler oturup kendilerini iyi bir eleştiriden geçirmelidirler ki, halkların kardeşliğinin de, tayin edici olan sosyal sınıf mücadelelerinin de bir anlamı olsun. Yoksa bugün kutlu doğum haftası düzenlenecek, yarın hayırlı cumalara yelken açılacak, bir başka gün dünya halklarının baş düşmanı ABD ile bağlaşıklık içinde olunacak işte biz sosyalistler bunu zor anlarız zor.

Not: Sözlerim asla Kürt halkına değildir.

Kürt halkını her aşamada kendi çıkarları için kandırmaya yeltenenleredir ki, onlar kendilerini zaten iyi biliyorlar.

Çünkü ne demişler körle yatan şaşı kalkar.

Recep Tayyip Erdoğan’la aynı çuvala girenler yüzleri beyazlamış olarak, ABD ve emperyalistlerle aynı çuvala girenler ise Ku Klux Klan zihniyetine yem olarak çıkarlar.