Yazan: Turgut Koçak 26 Nisan 2022
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres Ankara’ya geldi. Erdoğan’la görüştükten sonra Moskova’ya gidip Putin’le oradan da Kiev’e geçip Neonazi Zelensky ile görüşecek.
Durum bu merkezdeyken ülkemizde yaşananlara her gün bir yenisi eklenmekte zam, zulüm, elektriklerin kesilmesi, yargının Kavala ve diğer arkadaşlarımız için verdiği akıl almaz cezalar var. Seçimlerle tek adam yönetimini iktidardan indirme çabaları ve bu yönde çalışmalar var. Bir yandan da yığınların tepkilerini dile getirmek istedikleri 1 Mayıs gösterilerine hazırlık çalışmaları var.
Bütün bu yaşananlarla birlikte Ukrayna’da süren savaş var. Bu konunun da dışında kalma olanağımız olmadığı için sık sık konuya eğilip düşüncelerimizi dile getiriyoruz. Yaşananlara ABD ve Batı’nın etkisi altında kalanların doğru tanı koyabilmelerinin olanağı olmadığı gibi silah üreticilerinin işin içinde ne denli olduklarını bile doğru dürüst görememek var. Ayrıca sıcak çatışmalarla birlikte geçmişteki soğuk savaşı andıran çok büyük kampanyalar var.
Bu bölgede ABD ve Batı’nın kumpaslarını görmezlikten gelmenin olanağı yok. Bu konuya kapalı gibi davrananların emperyal ülkelerin nerede durduklarına ne gibi bir alışveriş içinde olduklarına ve Ukrayna’yı savaştırmak için silah yığınağı yapıyor olmalarını görmek gerekiyor. Zelensky durmadan emperyal güçlerden silah yardımı istiyor ve diyor ki “eğer bize silah verirseniz 10 yıl kadar Rusya ile savaşırız.” Dikkat edilsin Zelensky’nin kaygısı Ukrayna falan değil, Batı için 10 yıl daha savaşıp onların işlerini kolaylaştırmaktan ibaret. Bu yüzden de çatışmaların durdurulması olanaklı gibi görünmüyor.
Bu durum bu olduğuna göre emperyalist ABD ve Avrupa devletlerinin hesabında savaşın durması yok. Daha da doğrusu bombaların düştüğü, füzelerin patladığı yerlerde kendileri bulunmadığından onlar olanları film izler gibi izleyip çıkarlarına bakmayı daha uygun görüyorlar. Tabi aynı anlayışı Ukrayna’nın Neonazi yöneticileri de Zelensky gibi uşaklar da paylaşıyor olmalı ki bu savaş kaçınılmaz hale geldi.
BM Genel Sekreteri Guterres’in Ankara, Moskova ve Kiev ziyaretleri olumlu bir etki yaratır mı diye düşündüğümüzde ise bu yakın gelecekte pek de olası görünmüyor. Çünkü Ukrayna’da ABD ve Avrupa’nın tezgâhları hâlâ çökertilmiş değil. Bu yüzden de Rusya taraf olan ülke olarak akaçlarını gerçekleştirmeden daha da açıkçası Neonazi unsurları temizlemeden bu yönde adım atmayacaktır bu açıkça bellidir.
Şimdi dönelim Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na. Çavuşoğlu savaşın devam edeceğini çünkü savaşın devam etmesini isteyen NATO üyesi ülkeler olduğunu, yaşanan savaşın sonuçlarını Ukrayna’nın umursamadığını, savaş uzasın Rusya zayıflasın belki böylece Putin’in de gidebileceğinin hesaplarının yapıldığını söylüyor.
Bu sözlerin bir benzerini de İngiliz İşçi Partisi eski lideri ve anti-semitizm suçlamasıyla partisinden uzaklaştırılan solcu Jeremy Corbyn de söylemişti. Corbyn NATO suçlaması yüzünden partisine geri dönemeyecek bu kesin ancak Çünkü Corbyn, bir radyo söyleşisinde NATO’yla barış getirilemeyeceğini, barış getirmekten çok birbirlerini teşvik ederek daha büyük tehlikelere yol açan askeri ittifakların dağıtılması gerektiğini söyledi ve Ukrayna’daki savaşın sonunda olabileceklere dikkat çekti.
Bu nedenle İşçi Partisi’nin şimdiki lideri Sir Keir de, “Rus saldırganlığı ile NATO’nun eylemleri arasında yanlış bir denge” kuran Corbyn’in partiye dönüşünün zor olduğunu dile getirdi.
Zelensky ne demiş; silah verirseniz Ukrayna’da savaşı 10 yıl daha sürdürebiliriz. Savaşı en çok isteyen ülkelerin başında hangi ülke geliyor ABD ve İngiltere. Uzayan savaşın sonuçlarındansa zarar görecek ülkeler sadece Ukrayna değil. Çavuşoğlu bunu da bildiği için sanki bir solcuymuş gibi konuşmuş, şimdi anladınız mı kast edilen şeyin ne olduğunu.
Ukrayna’daki savaş sonrası kimi silah şirketleri kârlarını olağanüstü arttırmışlar. Oysa emperyalist ülke halklarının da içinde olduğu bütün dünyada bu savaşın faturası emekçilere çıkarılıyor. Yoksulluk ve hayat pahalılığı her geçen gün daha da derinleşiyor.
1 Mayıs kutlamalarında yaşananlar kitle gösterilerine ne kadar yansıyacak tabi ki de göreceğiz ama daha yüksek oranda protestoların olacağı da şimdiden açıkça belli oluyor.
Ne diyelim; KORKMALARI GEREKENLER KORKSUNLAR O ZAMAN…