Yazan: Turgut Koçak 17 Şubat 2021
Bir konunun üstü ne kadar kapatılırsa tehlikenin sınırları da o kadar büyür. İktidarın tutum ve davranışları nedeniyle Gara operasyonu sonrasında yaşamlarını yitiren yurttaşları bile doğru dürüst konuşamıyoruz.
Bunlar ne zamandan beri PKK’nın elindeydiler, uzun esirlik dönemlerinde kendilerine ne yapılmıştı, öylesine sarp mağaraya niye getirilmişlerdi ve de nasıl öldürüldüler bilmiyoruz. Daha da önemlisi bu yurttaşları kurtarmak için iktidar şimdiye kadar ne yaptı, yaptıysa ne gibi şeyler yaptı ve hangi pazarlıklar yapıldı ki iş bu noktaya kadar getirildi? Sonra bir şey daha var tam da HDP’nin kapatılması ile ilgili istekler bu denli köpürtülürken bu ölümler nasıl oldu da aynı tarihlere denk düştü bilmemiz gerekmez mi? Yurttaşımızın yaşamı bu denli ucuz mu? AKP ve saray iktidarı oylarını yükseltecek diye böylesine duyarlı bir konu üzerinden siyaset yapmak nasıl bir anlayıştır hiç bu işlere oturup da kafa yordunuz mu?
Bu karanlık ortam sürgit devam ettiği sürece bilelim ki gerçekleri de bir türlü öğrenemeyeceğiz. Bu yüzden de bizler bu karanlık ortama zemin hazırlayan ister PKK’dan isterse iktidardan gelsin tüm üstü kapalı şeylere karşıyız. Bu nedenle de kimsenin yanındayız diye bir düşüncemiz yoktur. Bizler haktan, hukuktan, yaşam hakkından yanayız o kadar. Gerisi bizim için boşa yumruk sallamak olur.
Hani gerçekleri konuşamıyoruz ya hani konuşmamamız için bizlere ya bizden yanasınız ya da terörden yanasınız deniliyor ya işte bu tehdit yüzünde çoklarımız gerçekler karşısında sus pus hale geldiler. Oysa bizim doğrularımız var. O doğrularımızı da iktidara dokunurmuş, yok PKK bu konuda şöyle düşünürmüş diye düşünmez kendi doğrularımızı söylemeyi insanlık ve sosyalistliğimizin gereği sayarız. Şimdi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ortalığa kin ve nefret saçarak Karayılanı nasıl bin parçaya ayıracağını söylediğinde demeyecek miyiz bir içişleri bakanı böyle konuşamaz konuşmamalıdır diye. Yoksa bizler de mi pabucu pahalı görüp iktidarın arkasına dizileceğiz bazılarının yaptığı gibi. Şurası bilinmeli ki sosyalistler terörün karşısındadır. Bu bizim nerede durduğumuzu anlatmaya yeter de artar bile. Bir de şu var iktidara göre neredeyse kendileri gibi düşünmeyenlerin hepsi terörist olarak görüldüğüne göre bizlerin ne olup olmadığı iktidarın betimlemeleriyle mi belirlenmiş olacak? Biz bilmiyor muyuz terör nedir, terörist kime denir? Ama terör de terörist de bilinmeli ki iktidarın anlattığı gibi bir şey değildir. Yoksa çekin gitsin insanlığın kuyruğunu iş nereye varacaksa varsın.
Hrant Dink’in katledilmesi bir gerçeği bize gösterdi. Sömürücü sistemin ağababaları bir bebekten nasıl katil yaratılırmış bize öğrettiler. Bu yüzden de PKK’nın elindeki 13 kişi ister polis ister asker ya da sivil olsunlar hiç fark etmez onlar önce insanlar. Bunca zamandır esir muamelesi gören bu kişiler nasıl öldürülmüşlerdir, gerçekten söylendiği gibi PKK tarafında başlarına silah sıkılarak mı yoksa operasyon sonucu mu yaşamlarını yitirmişlerdir bilmek isteriz.
Yoksa bir sürü söz kalabalıklığı arasında vicdanların nasıl karardığının farkına bile varamayız. Ölçüsü insan olanlarla olmayanlar arasındaki farkı bile anlamakta zorlanırız. Doğal olarak karatılmış alanda doğru dürüst görülemeyen şeyler için düşünce yürütüp karşı çıkmak ya da çıkmamak çizgisi bile silikleşip kaybolur. Kaybolduğu için de gerçeklere ulaşmamızın önü kesilmiş olur.
Son olarak bizler iktidarın söylediklerinden gerçekleri öğrenecek kimseler değiliz. Yukarıda da söylediğimiz gibi biz sosyalistlerin de ilkeleri var, insanlık anlayışları var. Haksız kim, haklı kim biliriz. İktidarın iktidarını sürdürmek için her türlü kural ihlali yaptığı bir dönemde hiç ama hiç kimsenin salt vatan millet sevdası iktidarınki gibi olur kafasıyla onların peşine takılma eğiliminde olanları da uyarıyoruz. Bilinsin ki bu iktidarın ekonomik politikası, içte ve dışta uyguladığı politikalar, kökten yanlıştır. Bu yüzden de dışarıya karşı birlikte görünelim zaafı yüzünden kimse alnına kara leke sürdürmemelidir. İçerde yaşanan onca kötülükler salt şu ya da bu konu ileri sürülerek görmemezlikten gelinemez. Gelinirse de bu şekilde yol haritası çizenler asla ne demokrasiden yanadırlar, ne hak ve hukuk konusunda içtenliklidirler ne de iktidarın yıkıp yok ettiği yurttaşı kuru ekmeğe muhtaç hale düşürdüğü bu kıskaçtan çıkarmaya adaydır.
Eğer gelecek kurulacaksa sosyalistlerin doğrularıyla kurulacaktır. Eğer halkımız güzel günlere kapı aralayacaksa sosyalist anlayışla hedefe varılacaktır. Gerisi sahada beceriksiz futbolcuların top dolaştırmasının ötesinde bir şey değildir.
Biline…