Yazan: Turgut Koçak 10 Haziran 2020
Hepiniz biliyorsunuz da bir daha anımsatmakta yarar var diye düşünüyorum.
12 Eylül faşist darbesi öncesi bütün dünyada özellikle de ülkemizde NATO ve Amerika’nın gladyo örgütlenmesi için MHP ve Ülkü Ocakları içinden sayısız insan devşirilmişti. Bunların görevi ise ülkede yayılma eğilimi gösteren komünist hareketleri her türlü yöntemle susturmaya yönelikti.
Geçmişte yaşananları tek tek değerlendirerek sizleri yormak istemem ancak bugün de MHP’nin benzer görevleri yüklenmesi hesabıyla en canalıcı noktalara değinmek istiyorum.
Darbeyi gerçekleştirenler iki nedenle MHP ve yan örgütlerinin üzerine gitmişti. Birincisi artık MHP ve yan örgütlerinin görevini tamamlamış olması gladyonun işine yaramayacağından icaplarına bakılması. İkincisi ise toplumda doğabilecek tepkilerden çekinildiği için “bir sizden / bir bizden” hesabının daha iyi olacağı idi. Kuşkusuz MHP’lilere yapılan işkence ve diğer tüm kötü muameleler aynı değildi ama MHP’liler yapılanlara karşı dirayetli davranacak bir durumda da olmadıkları için yalvar yakar bir tutum içindeydiler. Bununla birlikte MHP’lilerden bazıları da bilinçli bir şekilde ipe gönderildiler.
Türkeş zaten yelkenleri suya indirmiş hatta bizzat kendi yandaşlarının söylediğine göre mücadele arkadaşlarını satmış ve kendisini kurtarmıştı ama şimdi onlardan çok daha az sorumlu kimseler eza cefa çekiyorlardı. Bununla birlikte MHP’liler komutanlara her fırsatta bizim fikrimiz iktidarda biz içerdeyiz şeklinde de yavşaklanmaktan geri durmamışlardı. Düşmanın da olsa bazılarının dik duruşu olduğu gibi gerçekleri de kavradıklarını teslim etmek gerek.
O dönemlerde karıştır-barıştır politikası güdüldüğü için koğuşlar birlikteydi. MHP’lilerde hiç mi hiç dayanışma ruhu yoktu. Kimse kimse ile ne parasını ne de kantinden getirdiği bir şeyini bile paylaşmıyordu ama iş ağlamaya gelince üstlerine yoktu. Fikrimiz iktidarda biz içerdeyiz ağlaması başka koğuşlardan bile duyulur hale gelmişti de iki de bir koğuş kapısının önüne gelen askerler sızlananları kapının önüne çağırıp mazgal deliğinden ellerini dışarı uzattırıp az sopalamamışlardı. Oysa devrimciler böyle miydi ya neyle karşılaşırlarsa karşılaşsınlar dimdik ayaktaydılar. Bunu kaç kez askerler MHP’lilerin yüzüne tükürürcesine söylemişlerdi sayısını bile unuttum.
Şimdi MHP geçmişi unutmuş görünüyor. Unutmak da zorunda aslında. Niye derseniz dünya görüşü gerçekleri anımsayarak sürdürülmeye uygun değil. Uygun olsa çoktan MHP ideolojilerini bırakmaları ve solcu olmaları gerekir de nerde onlarda bu çıkarsamayı yapacak kafa. Bütün esip yağdıkları şey milliyetçi ve şoven düşünceler ki halk aç yatıp aç kalkıyormuş, sömürülüyormuş, ülke birilerinin vurgun alanına dönmüş, yabancıların oyuncağı haline gelmiş, haklar ve özgürlükler çiğnenmiş dertleri bile değil. Daha dün sövüp saydıkları AKP ve Lideri şimdi bunların ekmek kapısı haline gelmiş.
Bu yüzden de ne kadar iş çıkarırlarsa o kadar karşılık göreceklerini düşünüyorlar. Bu nedenle de nerede bir kışkırtma, nerede bir saldırı altından bunlar çıkıyor.
Her ne ise bu çevreler için söylenecek fazladan bir şey yok. Bu yüzden de en iyisi onların Aşil topuğu. Aşil topuklarının ne olduğunu bizler iyi biliyoruz. Çünkü geçmişte bunları daha yakından tanıma olanağı bulduk. Bu yüzden de onları her yönleriyle tanıyoruz. Bunların dünden bugüne bir ayakları çek senet mafyacılığı bir ayakları ise MHP kapısı.
Şimdi gelelim Aşil topuğuna.
Ey MHP’liler ve Ülkü Ocakları üye ve yandaşları unutmayın. 12 Eylül darbesini yapanlar da sizleri kullanmış, işiniz bittiğinde de kulağınızdan tuttuğu gibi içeri atmıştı unutmadınız değil mi? Olur ya unutmuşsunuzdur, bir daha anımsatalım. Bugün AKP tarafından kullanılıyorsunuz ya işiniz bittiği gün ne olacağınızı ben söyleyeyim; Sizler doğru ağlama yerlerinize gönderilecek bir kez daha fikrimiz iktidarda ama biz içerdeyiz diye sızlanacaksınız. İnsan aklı, her şeyi unutabilir ama tarih unutmaz. Çünkü tarihin hatırlamak için fazladan bir şeye gereksinimi yoktur.
Kaydı tutulduysa iş tamamdır.
Siz ve abilerinizin kaydını da tarih kesinlikle tutmuştur bilin de adam gibi oturun oturduğunuz yerde…