KIŞKIRTICILAR

Yazan: Turgut Koçak 5 Haziran 2015

Bir grup kendini bilmez faşist kılıklı insanlar HDP’nin seçim minibüsünü ateşe verdi, şoförünü diri diri yakmaya kalktı ve HDP’nin mitingine saldırmaya yeltendi. Sanki sanırsınız ki, Erzurum gericiler ve emek düşmanları için kurtarılmış kenttir. Ne yazık ki, ta 1970’lerin ortalarından itibaren de bu kentin bu kimliği, ilericiler, devrimceler ve sosyalistlerce kanıksanıp kabul edilmiştir. 1970’li yılların ortalarından itibaren Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Orhan Yavuz15.6.1977 günü faşistler tarafından katledildi. TSİP’li olan Orhan Yavuz’un katlinden sonra öğrenciler Erzurum’da ve üniversitede can güvenlikleri kalmadığı için ülkenin çeşitli üniversitelerine gönderildiler. Bu tarihlerden sonra da Erzurum’un yazgısı ne yazık ki hiç değişmedi. 12 Eylül faşist generallerini en çok onlar destekledi. Turgut Özal’a en çok onlar oy verdiler. Dinci ve faşizan partiler için Erzurum neredeyse arka bahçe haline getirildi. Kuşku yok ki, bu ilin böyle olmasında devlet kadrolarında görev alanların da çok büyük fonksiyonları oldu.

2002’de bu yana da başta AKP olmak üzere MHP’nin diğer dinci partilerin en çok oy aldığı ildi Erzurum. Burada büyük bir etkinlik gösterememelerine karşın kendilerine Alperenler diyen Büyük Birlik Partisi’nin içinde yer alan zaman zaman da BBP’nin yönetimiyle çatışan bu grupta burada militan bir güce sahip. Zaten Erzurum’da olayları körükleyen ve kışkırtıcı eylemin fitilini ateşleyenler de bunlar oldular. HDP’ye saldırı MHP’nin üstüne yıkılmaya çalışıldıysa da bizzat MHP’den gelen açıklamalarda MHP’nin bu işin içinde olmadığı söylendi. Bu durumda bu olayı gerçekleştirenler kuşkusuz Alperenler olmakla birlikte AKP’nin de desteğiyle olaylar büyümüş oldu.

Bu olayların olacağı çok belliyken iktidarın gerekli güvenlik önlemlerini almayışı ise gerçekten düşündürücüdür. Oysa AKP iktidarı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitinglerinde görülmemiş güvenlik önlemleri almakla kalmıyorlar, miting geçiş yollarında bulunan apartmanların pencere ve balkonlarını bile kontrol altına alarak birisi protesto eder bir davranışta mı bulundu hemen oraya polisler doluşarak yurttaşlar gözaltına alındılar.

Erzurum’da aralarında kalan HDP’li bir gencin linç girişimini izleyen polis duruma müdahale etmezken ancak genç ellerinden kurtulup polislere sığındığı zaman polisler ancak harekete geçebildiler. Yani önlenmesi olası bir linç girişimi eğer başarıya ulaşmadıysa polislerin sayesinde değil, bir fırsatını bularak saldırganların elinden kaçıp polislerin arasına sığınan gencin çabalarıyla oldu.

HDP’nin siyaseten görüşlerine katılmayabilir ve hatta bizim gibi eleştire de bilirsiniz. Ancak bu tür provakatif eylemler bilinmelidir ki, bölücülüğün ta kendisidir. Kendilerinden başka kimseye yaşam hakkı bile tanımayan içi kararmış faşist unsurların Kürtler üzerinde bıraktığı etkiyi oturun bir hesap edin isterseniz. Bu yüzden de bu tür karanlık unsurlar her nedense hep sisli havaları çok sevmişler, fırsat buldukça da insanlık düşmanı yüzlerini göstermekten çekinmemişlerdir. Erzurum mitinginde bir tarafta linç girişiminde bulunan saldırganlar vardır, bir tarafta da sürekli uyarılarda bulunan ve kitleyi kavgadan uzak tutmaya çalışan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş vardır. Bu gerçekler ışığında HDP’ye yapılan saldırıyı şiddet ve nefretle kınamak biz sosyalistlerin boyunlarının borcudur.

Gelelim iki gün kalan 7 Haziran seçimlerine. Artık ip göğüslenmek üzeredir. AKP zinciri kopmuş, okyanusta sağa sola sallanan ve batmak üzere olan bir gemiye benzemektedir. Bu yüzden de başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ahmet Davutoğlu ikilisinin meydanlara çıkmaları ve ağızlarına geleni söylemeleriyle bu gemi batmaktan kurtarılamayacaktır. Arayı kapatan ve öne geçtiği belli olmaya başlayan CHP’ye biraz daha yüklenildiğinde CHP’nin %42’leri bulması içten bile değildir.

Bu yüzden de Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak bizim etkilediğimiz alanlardan elbette CHP’ye gelecek olan oylarda bir fire olmayacaktır. Ancak kendilerine CHP’liyim diyen bir grup vardır ki, hâlâ CHP’ye ve partinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ayak uyduramamışlar, Kılıçdaroğlu’nun gösterdiği çabayı görmemezlikten gelmeye de devam etmektedirler. Bir kez daha söylüyoruz; CHP’liler kararlılık gösterdiklerinde oyları varıp %42’ye dayanacak, böylece 13 yıldır ülkenin başına bela kesilen AKP’de iktidardan gönderilmiş olacaktır.

Umarım bir terslik olmaz CHP bir bütün olarak kenetlenir ve sandığa giderse sonucun tam da benim belirttiğim gibi olmasının önünde hiçbir engel sözkonusu değildir.

İşçilere, emekçilere, köylülere, memurlara, küçük esnafa aydın ve sanatçılara özellikle de gençlere sesleniyorum, sandığa gidelim oylarımızı CHP’ye verelim ve sandıkta AKP faşizmine geçit vermeyelim.

Çünkü pazartesi gerçekten de çok geç olabilir…