Yazan: Turgut Koçak 4 Eylül 2013
Recep Tayyip Erdoğan gerçekten de ilginç bir kişiliktir. Onun bu ilginç kişiliği devlet yönetmek için uygun mudur bilinmez ama tam bir ilenç insanı olduğu tartışma götürmez. Önce efeleniyor ve diyor ki, “Ya elimizle müdahale edeceğiz…” Bu işin sanıldığı kadar kolay olmadığını bildiği için arkasını getiremiyor, devamını şöyle sürdürüyor; “ya dilimizle müdahale edeceğiz…”
Bir düşünün; İsrail ve ABD Suriye hava savunma sistemini test etmek için iki füze fırlatıyor, fırlatılan füze Suriye’nin savunma sistemleri tarafından anında görülüyor ve karşı müdahale ile vurularak Akdeniz’in sularına gömülüyor. Yani sizin anlayacağınız Suriye savunması küçümsenecek bir savunma değil. Uzun zamandan beri Recep Tayyip Erdoğan Suriye’ye yönelik nasıl elle müdahale edileceğinin hesabını yaptı, bunu gerçekleştirdi de. Yoksa bugün sınırımızda ipten, kazıktan kopma teröristlerin ne işleri var? Onlar niye beslenip silahlandırılarak Suriye’de katliamlar gerçekleştirilmesi için Suriye toprakları içine sürülüyor? Bu girişim aslında doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’ın elleriyle yapılıyor. Bir başka deyişle Başbakan zaten elleriyle Suriye’ye müdahale ediyor.
Gelelim diliyle müdahale etmesine. Suriye ile gerginlik başlatıldığı günden bugüne kadar Recep Tayyip Erdoğan ve tayfası sürekli konuştular. Konuşmaları Suriye’ye yönelik ağır saldırılarla doluydu. “Şam’da cuma namazını kılarız” demesi dil saldırılarının neredeyse en hafifiydi. Bu tayfanın dili zehirli. Allah için bugüne kadar ağızlarından bir tek insani kaygılarla söylenmiş söz duymadık.
Gelelim sözünün devamı olan “ya da bunları yapamıyorsak buğz edeceğiz” sözlerine. Bir düşünün ki, ülkenin tepesinde oturan kişi içinden sürekli düşmanlık beslemeyi bir alışkanlık haline getirmiştir. Söyler misiniz böyle bir kişinin yaptırımları gerek ülkemiz, gerekse komşularımız için nasıl sonuç bir doğurur? Söylemeye gerek yok. Bu zatı muhteremin yüzünden Libya’da on binler emperyalistlerce katledildi. Kaddafi ise arkasından hançerlenerek insanlık düşmanlarınca linç edilerek öldürüldü. Suriye’de yaşanan acıya yürek dayanmaz. Katil sürüleri durmadan Recep Tayyip Erdoğan’ın buğzu yüzünden akıl almaz cinayetler işliyorlar. Oysa Müslümanlıkta gizli düşmanlık beslemek günahtır değil mi? Peki söyler misiniz Recep Tayyip Erdoğan ve tayfasının Müslümanlık dersi aldığı hocalar kim ya da kimlerdir ki, bunlar her şeyi tersinden okumaya devam ediyorlar?
Bugünkü Sabah gazetesinin attığı başlığa bakın bir. “Arı iğnesi değil, sıkı bir şamar”. Ne demektir bu? Suriye’ye öyle bir iki füze fırlatıp tamam dememek lazım, Suriye’ye öyle bir şamar atılmalı ki, bir daha bilini doğrultamasın, doğrultamasın ki, İsrail ve Batılı emperyalistler zil takıp oynasınlar. Recep Tayyip Erdoğan ve tayfası ise göbek atıp fır dönsünler ortalıkta. ABD’nin plan ve programlarına kendini bu denli kaptıranlara hangi sıfatla seslenmeli bilmem ki? Bunlara ne desek, nasıl aşağılayıcı sözler kullansak yine de içimiz rahatlamıyor. Ama gerek yok bunlar zaten binmişler bir alamete gidiyorlar kıyamete. Bu yüzden de bunları anmak bile insana bir şeyler bulaştırır.
Konuyu biraz da başka açılardan irdeleyelim. Rusya için Suriye önemli. Bu yüzden de Rusya’nın Suriye’yi yüzüstü bırakılacağı düşünülemez. Üstelik bu konuda Rusya yalnız da değil artık. Kendisiyle birlikte davranacak olar İran, Irak ve küçümsenmeyecek bir güce sahip Hizbullah var. İran, Kürecik’e radar ve roket yerleştirildiğinde bu girişimi kendilerine karşı olarak nitelendirdi. Buraya yerleştirilen radar ve roketin olası bir savaşta nasıl kullanılacağı da bilinmeyen bir şey değildir. Bugün Suriye’ye karşı girişilecek bir saldırının yarınki rotasının İran ve Türkiye olacağını bilmemek için aptal olmak gerekir. Bu yüzden de Suriye’nin kolay bir lokma olduğunu düşünmek öngörüsüzlükten de öteye dar kafalılıktır.
ABD’nin Recep Tayyip Erdoğan’a BOP Eşbakanlığı görevini vermesini bizler bugüne kadar eksiksiz iyi okuduk. Gerçi artık Recep Tayyip Erdoğan yıldızı sönmüş bir görevlidir görevli olmasına ya yine de sönmüş haliyle de olsa ABD’ye rüştünü kanıtlamak için çabalayıp durmaktadır. Türkiye’yi Ortadoğu’nun lider ülkesi sanan Recep Tayyip Erdoğan’ın dayanaklarının içinin ne kadar boş olduğunu kimi sınamalarda anlamış olması gerek ama alamete binenlerin felaketle sonuçlanacak yolculuğu söz konusu olduğunda bu gerçek toz duman içinde yeterince görülemiyor nedense.
Sonuç olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan katıksız bir kin adamıdır. Bu yüzden de hırsı her zaman aklının önüne geçmektedir. Yoksa Recep Tayyip Erdoğan’ın; “Ya elimizle müdahale edeceğiz, ya dilimizle müdahale edeceğiz, ya da bunları yapamıyorsak kalben buğz edeceğiz” sözleri nasıl bir ruh halini anlatıyor acaba? Durum açık. Tarihimizde bir tek Menderes vardır, Amerika’nın isteği ve çıkarları için komşularımızı tehdit eden şimdi de Menderesi yüze katlamış olan Recep Tayyip Erdoğan. Öyle görünüyor ki, bu iktidardan ve Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulmadıkça da ne komşularımız ne de ülkemiz için güvenilir bir yarın olmayacaktır. Bunlar Üçüncü Paylaşım Savaşı’nın düğmesine basmak üzerelerdir bilinsin…
Not: Dikili’de açılan karikatür sergisi savcılıkça yasaklanmış. Ne demokrasi değil mi? faşizm dediğiniz şey baskı, zulüm, işkence, katliam, cezaevleri ise " İleri Demokrasi" ballı börek mi ki, sineye çekip duruyoruz?