KİMİ KANDIRIYORSUN DAVUTOĞLU?

Yazan: Turgut Koçak 12 Kasım 2014

AKP iktidarın işbaşına geldiği günden beri hem maval dinliyoruz hem de kin ve nefret dolu sözler. Recep Tayyip Erdoğan neyse elbette Ahmet Davutoğlu da benzeri olacaktı. Bunların farklı şeyler düşünmeleri ve savunmaları dünya görüşlerinin gereği eşyanın doğasına aykırıdır. Bu yüzden de Erdoğan’ın yerine geçen Davutoğlu da aynı masalları topluma söyleyerek durumunu korumaya çalışıyor.

Nasıl mı? Ahmet Davutoğlu dünkü partisinin grup toplantısında Din ve Ahlak dersleri ile ilgili olarak konuştu. Ne dedi muhterem? Din ve Ahlak dersleri olmalıymış ki, İslamın içinde IŞİD gibi İslamı yanlış yorumlayanlar olmasınmış. Bu iktidarın eğitimin içine ettiği yetmiyormuş gibi Din ve Ahlak dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmamasını neye dayandırdığını görün işte. Hem bilmiyorum Davutoğlu’nu dinlediyseniz bu sözlere aklınız yattı mı sizin de?

Bu iktidar ki, işbaşına geldiği günden bu yana dini temelli bir devlet yapısı geliştirmek için elinden geleni yapmakta, cumhuriyetin yetersiz de olsa kazanımlarını ortadan kaldırmak için her yola başvurmaktadır. Öyle ya, Davutoğlu cin olmadan adam çarpmaya kalktığı için İslamı doğru yorumlamaktan söz ederek din ve ahlak derslerinin zorunluluğunu savunmaktadır. Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde Ortadoğu’da ne kadar dinci ve terörist örgüt varsa bu iktidar onlarla dibine kadar ilişkiye girdi. Davutoğlu ise o dönemde Dışişleri Bakanı’ydı ve de ikili koro halinde aynı şeyleri savunuyorlardı.

Mısır’da Müslüman Kardeşler örgütü gibi CIA yönetiminde bir örgüt bunlar için vazgeçilmez bir örgüttü ve Mursi ile birlikte yanyanalıkları tavan yaptı. Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta şeriat düzenini getirmek isteyen Mursi’nin yanında oldu. Askeri bir darbe ile devrildiğinde de seçilmiş bir cumhurbaşkanı’na darbe yapıldığını söyleyerek bu duruma sessiz kalan herkese demediğini bırakmladı. Bu yüzden de şimdi Mısır’la ilişkilerimiz limoninin de ötesinde askıdadır.

Yemen’de İslami terör örgütlerine her türlü yardım el altından yapıldı. Yakalanan silahların Türkiye menşeili çıkması bir rastlantı olmamasına karşın, gemide silahları bulan subay’da suikaste kurban giderek olup bitenlerin üstü kapatılıverdi.

Suriye’de ise içler acısı bir insanlık dramı yaşanmaktadır.

Niçin?

Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun İslami terör örgütlerine duydukları yakınlık yüzünden.

Müslüman Kardeşler, El Nusra, El Kaide ve IŞİD vb örgütler yine AKP iktidarı tarafında silahlandırılıp, her türlü lojistik destek sunularak Suriye’nin kana bulanmasına yardım edildi. Suriye’nin beklenmedik direnişi karşısında Şam Emevi Camisi’nde namaz kılmayı umanların isteği kursaklarında kalmasına karşın, ikili dünyanın her yerinde Suriye’ye karşı komplolarını devam ettirdiler. Bu komplo yüzünden bugün Suriye kentleri yerle bir edildi, yarım milyona yakın insan terörist örgütlerce doğrandı. Bütün bunlar yaşanırken her aşamada bu örgütlere yardımcı olundu, Suriye’den milyonun üstünde insan Türkiye’de kamplara ya da Türkiye’nin değişik şehirlerine dağıtıldı. Özetle Ahmet Davutoğlu’nun söylediklerinin aksine AKP iktidarı isimlerini saydığım bu terör örgütlerine her zaman yardım etti, onlara her zaman içten bir yandaşlık duygusuyla bağlandı. Bugün Türkiye’nin sınırlarında ve değişik kentlerinde bu tür örgütlerin uzantıları cirit atıyorsa bunun tek sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dan tutun da bütün AKP iktidarının sorumlularıdır.

İnsanın biraz yüzü kızarır değil mi?

Din ve Ahlak Dersleri zorunlu olmalıymış ki, çocuklarımız IŞİD gibi yanlış örgütlere yakınlık duymasınlarmış. İşte Başbakan Ahmet Davutoğlu böyle vaaz ediyor. Artık varın gerisini siz düşünün ve ille de bu yalanlara kanmak istiyorsanhız kanmayı sürdürün. Ha bir de muhteremin ağzından Dersim’in ikinci Kerbela olduğunu duyduk. Bu sözleri söyleyen Ahmet Davutoğlu’nun muradının ne olduğunu doğru okumak gerekir. Durum çok açıktır. Ahmet Davutoğlu bu sözleriyle demek istemektedir ki, Dersim katliamını yapan CHP’dir siz de ona göre davranın ve CHP’ye gereken cevabı verin.

Yani ortada açıktan açığa Başbakan aracılığı ile bir kışkırtma vardır ve de bu kışkırtma ağır bir suçtur. Kaldı ki, Ahmet Davutoğlu biraz kafa yorsa miraslarına sahip çıktıkları Celal Bayar’ın adını da anacak ya işte bu olmaz.

Çünkü secaat arz ederken sirkatini söyleyen merd-i kıpti durumuna düşmemek gerek değil mi?