Yazan: Turgut Koçak 25 Şubat 2014
17 Aralık 2013 günü yapılan operasyonda etekleri tutuşanlar anlaşıldı ki sadece bazı bakanlar değilmiş. Aynı operasyon günü Recep Tayyip Erdoğan da tutuşmuş ve oğlu Bilal’i arayarak telefon tapelerine düşen yaptığı konuşma dün akşam itibari internete düşmüştür. Bu konuşma her ne kadar konunun duyarlılığı açısından birçok televizyon kanalı tarafından iddia ediliyor diye veriliyorsa da, dün akşam olağanüstü toplanan CHP Merkez yönetimi toplantı sürerken kamuoyunu bilgilendirmiş ve Recep Tayyip Erdoğan’ın hemen istifası istenmiştir. Aynı olayla ilgili olarak birçok televizyon kanalında olayın bile ne olduğu heberi verilmeden Başbakan’ın verdiği yanıt flaş heber olarak verilmeye başlanmıştır. Bu televizyonlara göre Başbakan sözü geçen konuşmayı yalanlıyor ve alçakça bir fotomontaj olduğunu ileri sürüyordu. Şimdi bu kanalları açan yurttaşlar Başbakan’ın verdiği yanıttan ne çıkarmalıydılar? İşte burası belirsizdi. Bir anlamda bu televizyonlar yurttaşa doğru bilgi vermiyor, yalan haber vererek yurttaşları kandırıyordu.
Oysa internete düşen konuşma 17 Aralık 2013 tarihinde baba Erdoğan ve Bilal Erdoğan arasında geçen konuşmalardı. Bu konuşmada özet olarak evde bulunan 1 milyar doları bulan bir paradan söz ediliyor, diğer bakan çocuklarına yönelik operasyonlarda paraların çıktığı dile getirilerek evde bulunan paraların güvenilir yerlere taşınması isteniyordu. Bu konuşma ve uyarı sonrasında iyice panikleyen Bilal Erdoğan daha üstü kapalı konuşurken baba Erdoğan’ın daha açık konuştuğu görülüyordu. Bu konuşma sonrasındadır ki, bütün gün güvenilir adreslere para taşıma işi başlamış, iş yine de bitirilememişti. Akşamın geç saatleri olmasına karşın konuşmalardan anladığımıza göre evde daha 30 milyon Euro’nun üstünde para bulunmaktaydı.
Şimdi bunların hepsi hiç kuşku yok ki, mahkeme kararları olmadığı sürece bir iddiaydı. Ne var ki, AKP’nin kurucuları arasında yer alan Abdüllatif Şener, dün gece Halk TV’de hiç de bu konuyu iddia olarak değerlendirmiyordu. Şener’e göre konuşma doğruydu ve de Erdoğan’la çok konuşma yapan biri olarak bu konuşmada fotomontaj falan yoktu. Öyle görülüyor ki, bu yeni olayla birlikte gündeme düşen olay ve olgular bu kadarla da sınırlı kalmayacak. Arkası gelecektir. Bu konuşmaya yansıyan telaşı anlamamak olası değildir. Başbakan tarafından anlaşılmıştır ki, pabuç pahalıdır. Bu yüzden de paralar bir an önce aileye ait adreslerden başka iş adamlarının adreslerine taşınması istenmektedir.
İnternete düşen bu konuşma vahim sözcüğü ile değil ancak ve ancak felaket betimlemesi ile anlatılabilir. Bu yüzden de Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere hükümet hemen istifa etmelidir. Aksi takdirde bu iktidarın işbaşında kalmayı sürdürmesi iktidarın gasbından başka bir şey değildir. Ortalığa düşen iddialar sanıldığı gibi basit iddalar değildir. Hele muhalefetin iktidara karşı yürüttüğü sınırını aşan bir iddia hiç değildir. Bu yüzden de AKP iktidarının meşruiyetinden söz etmenin olanağı kalmamıştır. Durum ortadadır. 17 Aralık operasyonu ile birlikte iktidarın başvurduğu yollara baktığımız zaman ileri sürülen iddiaların doğruluğunu kanıtlayan pek çok yaptırım iktidar eliyle gerçekleştirilmiş, arka arkaya kanunlar çıkarılarak üstü örtülmeye çalışılan suçlamaların sayısı bir hayli artmıştır. Evet; doğrudur, herkes mahkeme kararı olmadığı sürece suçsuzdur. Ancak AKP iktidarı hiç de böyle bir yolun izlenmesine izin vermemiş aksine savcıları, yargıçları, görev yapan emniyet güçlerini baskı altana alarak, görevden alıp sürerek yargıyı görevini yapamaz hale getirmiştir. Aynı göreve getirilen yargıçlarınsa bugün verdikleri kararlara Türkiye kamuoyunun bakışı ise hiç de olumlu değildir. Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’la ilgili verilen karar ve ayakkabı kutularında çıkan paraların emanetten iadesi ortadadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bile bu paraların Belgesi olmadığı halde İmam Hatip Okulları için toplandığını söyleyerek devlete zarar verilmediğini söyleyecek kadar hesabını kitabını şaşırmış bir açıklama yapmıştır. Bütün bunlar suçları örtmek ve suçluları koruma telaşıdır.
MİT yasasından HSYK yasasına, internet yasasından çıkarılmaya çalışılan tüm yasalara kadar yasaların hemen hepsi iktidarı korumaya yöneliktir. Bu yüzden de iktidar bu koşullar altında ne pislikten temizlenir ne de yargı önünde temize çıkmasının olanağı vardır. Hele de Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’la son konuşmasını da dinledikten sonra olay ve olgular gece ile gündüz gibi açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır. Ülke yurttaşları açlık ve yoksullukla boğuşurken iktidarın şehzadelerinin milyon ya da milyar dolarlarla oynamaları hiç de olağan karşılanacak bir şey değildir.
Ülkenin sade bir yurttaşı olarak düşünüyorum ve diyorum ki, bu durumda ‘KİM R. T. ERDOĞAN OLMAK İSTER?
Buyurun yanıt verin?