Yazan: Turgut Koçak 19 Mayıs 2020
Denir ya hem suçlu hem güçlü. AKP ve saray iktidarının da durumu bu. Hem suçlular hem de güçlüler. Kısa bir süre önce darbe yapılacağı savıyla harekete geçen Fethullahçılar başta kendileri ile uyuşmayan ordudaki subaylar olmak üzere herkesi toplamış kimisini ergenekoncu, kimisini şuncu, buncu diye suçlayıp arkasından da bir sürü ağırlaştırılmış hapis cezaları vermişlerdi unutmadınız değil mi? Peki bu davaların savcısı kimdi o zaman? Recep Tayyip Erdoğan?
Peki, 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe yapanlar kimlerdi? Kimler olacak; bu yollarda birlikte ıslandıkları, birlikte ağladıkları, ne istediniz de vermedik diye hayıflandıkları yol arkadaşları değil miydi? Sonra bu darbeyi lütuf sayıp kim ya da kimler darbe bakın görün böyle yapılır diyerek her türlü hak ve özgürlükleri tek tek yok etti? AKP ve saray iktidarı.
Bu çevreler, şimdi de aynı şeyleri bir kez daha yineleyip gözlere kül üfürerek iktidarlarını sağlamlaştırmak hevesindeler. Peki, şimdi kim darbe yapacakmış o zaman? Her şey ortada Recep Tayyip Erdoğan kimlerin darbe yapacağını satır arasında bile değil açık açık dile getiriyor. Arkasından da harekete geçen meczubundan, AKP militanlarına kadar bir sürü delibozuk görünen kişi Recep Tayyip Erdoğan’ı canları pahasına nasıl koruyacaklarını, kimleri listelediklerini, kimlerin kanını lıkır lıkır içeceklerini ilan edip aleni sosyal medyada paylaşmaktan da çekinmiyorlar. AKP’nin İstanbul İl Başkanı görevini yürüten Bayram Şenocak bile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu “Boğazın suları serin yazın da derin” diye ölümle tehdit ediyor.
Sanki Türkiye AKP ve saray iktidarının üstün çabaları ile bir iç savaşın öngününü yaşıyor gibi. Böylesi tehditlerde bulunanlara ya dokunulmuyor ya da göstermelik ifadeye çağrılarak ellerini kollarını sallayarak evlerine gönderiliyor. Yani sizin anlayacağınız yargı bile AKP ve saray çevrelerinin darbe konusunda yardımcılığına soyunmuş gibi bir hava var ortalıkta. Yoksa bu denli açıktan açığa toplumun bir kesimini hedef göstermek, kin ve düşmanlığa sevk ederek panik havası yaratmaya çalışmak olağanmış gibi görülebilir mi? Bir de sorumuzu şöyle soralım işin içinde teşvik edici olarak doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’ın olduğu düşünülmese bu davranışı ortaya koyanların analarından emdikleri süt burunlarından fitil fitil getirilmez mi? Artık bu hesap nasıl bir şeydir gerisini varın siz düşünün.
Bir de konuşulması gereken şunlar var. Durup dururken HDP ve İyi Parti arasında bir tartışmadır sürüp gidiyor. İyi Parti, öyle bir ruh hali içinde ki ne kadar çok milliyetçilik yaparsa o kadar çok oy alacağı hesabında. Yani avara kasnak hesabı boşu boşuna dönüp duruyor işte.
İyi Parti her şey bu halde bu sudayken birden bire bir adım daha attı. Genel Başkan Meral Akşener “Memleket masası” kuralım dedi. Neymiş efendim bu zor günlerde birlik beraberlik içinde olursakmışız her zorluğun üstesinden gelirmişiz. Vallahi ne diyeyim bilmem ki bayılıyorum bu sistem partilerine. Ne zaman ülkeyi yönetenler ülkenin anasını ağlatsalar, işçiyi, emekçiyi kuru ekmeğe muhtaç hale getirseler hemen akıllarına birlik beraberlik formülü düşüyor.
Ülkeyi satanlar kendileri, soyup soğana çevirenler ve batıranlar kendileri iş tersine mi döndü hadi bakalım Mehmetçik Memet iş başa düştü şimdi tam da birlik beraberlik içinde olmak zamanı diyerek yük Memetçik Memetlerin sırtına yüklenmek isteniyor. Hani ben böyle diyorum da bakmayın siz, bayağı da prim yapıyor iyi mi? Meral Akşener de primden payını almak istiyor fakat Recep Tayyip Erdoğan hiç rakiplerine prim kazandıracak şeylere fırsat verir mi? O ne yapılacaksa kendisi yapar, primi de tek başına kendisi alır götürür. Yani demek istiyorum ki iş bilmezlik böyle bir şeydir, Meral Akşener de ne yapsın onca getirisi olan politikalar dururken tıpkı HDP ile girişilen nafile tartışma örneğinde olduğu gibi “Memleket masası” peşine düşmüş.
Doların dış güçler tarafından manipüle edildiği palavrası bitti. Damat bir çaktı dolar 7 lira civarına çakılıp kaldı. Korona virüs günlerinde bile doğa katliamı devam ediyormuş, TOKİ yine işbaşındaymış, şehir hastanelerine akıl almaz kiralar ödeniyormuş, işsizlik tavan yapmış, millet aç acına evlerinde hapismiş, eve kapatılan 65 yaş üstü kimseler patladı patlayacakmış, eğitim karman çorman olmuş, sınavlar şöyle yapılırmış da böyle yapılmazmış.
Dert bile değil.
Göreceksiniz Recep Tayyip Erdoğan hepsinin çaresini buluverir. İnanmıyor musunuz?
O zaman bekleyin görün ne diyeyim size…