Yazan: Turgut Koçak 14 Mayıs 2020
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin toplantısını izlerken Tevfik Göksu denilen adamın da konuşmalarını dikkatlice izleyip kafama not ettim. Adam öyle pişkin öyle pişkin ki demeyin gitsin. İstanbul için yapılıp edilenleri anlatıp bütün alçak gönüllülüğünü sergileyerek; “İstanbul için ne yapmışsak birlikte yaptık” diyor.
İstanbul için yapılıp edilenler yıldırım hızıyla kafamdan birer birer geçiverdiler. Boğaz talan edilmiş, İstanbul’un akciğeri konumundaki ormanlar yok edilip yapılaşmaya açılmış. İstanbul’un tarihi dokuları yok edilerek üstünde beton yapılar yükselmiş. İstanbul’un en değerli yerleri sahiplerinden temizlenerek oralara iş merkezleri dikilip yandaşlara peşkeş çekilmiş. Cemaatlere ve hatırı sayılır kişilerin yakınlarına pek çok yer peşkeş çekilerek bir çivi bile çakılması yasak olan yerler onlara yurt binaları olarak verilmiş. Yandaş tarikat, cemaat ve derneklere belediyelerin kasalarından milyarları aşan paralar ödenmiş. Ne kadar yandaş ve yalaka takımı varsa belediyeden ihaleler kapıp köşeyi dönmüşler. Özetle İstanbul Büyükşehir Belediyesi arpalığa çevrilmiş. Yandaşlar kayrılıp belediyelere doldurulmuş. On binlerce kişi bankamatik memuru olarak işe bile gelip gitmeksizin maaşlarını almışlar. Tevfik Göksu’nun akrabaları bir değil, beş değil hepsi belediyeye kapılanıp her biri bir yerin ya müdürü olmuş, ya şefi ya da sözü geçen bir amiri.
İşte AKP’nin Grup Başkanı konumundaki bu kişi şimdi kalkmış ne yapmışsak birlikte yaptık diyerek bir de İmamoğlu’na öyle bir göndermede bulunuyor ki, İmamoğlu bu göndermenin yerinin siyasi çukur olduğunu söylemek zorunda kalıyor.
Demek İstanbul’a yapılanları birlikte yaptık öyle mi Bay Tevfik Göksu? Senin söylediklerin eğer hukukun geçerli olduğu bir ülkede yargı önüne gönderilse var ya dolandırıcılıktan ömrünüz boyunca içerden çıkamazsınız. Şimdi kalkmış ne yapmışsak birlikte yaptık diyerek kendine suç ortağı aramana gerek yok. Madem iyi şeyler yaptınız sahiplen ve buradan yürü ki İstanbul halkının gönlünü yeniden kazanın kazabiliyorsanız. Hani yeri gelmişken bu kadar akrabanızı belediyeye nasıl yerleştirdiğinizi anlatırsan çok ama çok makbule geçecek. Rızk mızk diye zırvalamaya kalkma yemezler sizin gibilerinin rızık palavralarını…
Yandaş ve yalaka basın ha bire bastırıyor. Ekrem İmamoğlu ile ilgili bütün dosyalar didik didik ediliyormuş. Araştırılmış taraştırılmış nihayet şimdilik 27 dosya üzerinde karar kılınarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu soruşturma yapılması için olur vermiş. Bu soruşturmayı yürütecek kişi de AKP’nin milletvekili adayı olan bir kişiymiş. Hani bunlara bakıp olur mu canım AKP’li bir kişi soruşturma yapmak için görevlendirilir mi diyeceğimizi sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Siz bu sınırları çoktan sollayıp geçtiniz bile. Bu yüzden de ara duraklarla ilgili düşünce falan ortaya sürecek değiliz. Soruşturmaya gerek gördüğünüz dosya az değil 27 dosya. Öyle sanıyoruz ki bu kadar dosya ile Ekrem İmamoğlu üzerine gitmeniz sanırım bıktırma gayreti içinde olmanız nedeniyledir. Düşünüyorsunuz ki aslı olmasa da ne kadar çok dosya ile sıkıştırırsak millet bize kanar bizler de böylece amacımıza ulaşmış oluruz. Hem İmamoğlu bu dosyalarla uğraşıp didinirken görevini de yapamaz hale gelirse balla kaymak olur bize gün doğar sanıyorsunuz. Fakat millet sizden öyle bir bıkmış ki yaka silkiyor yaka. Sizler milletin yaka biti olmuş bir türlü yakasından düşmek istemeseniz de başkaca da bir yolunuz yok düşeceksiniz o kadar. Çünkü millet sizden alacağı kadarını aldı, daha fazlasını da istemiyor.
Bu kadar dosya ile Ekrem İmamoğlu’nun üzerine giderek onu suçlu ilan edip görevden alacak yerine Tevfik Göksu’yu mu atayacaksınız. Bilemem belki de böyle düşünüyorsunuz. Öyle ya yukarıda daha yüzde birini bile saymadığım çıkar musluklarınız kapandığına göre her biriniz deliye dönmüş bu yüzden de gözünüzü karartmış bulunuyorsunuz. Bu yüzden de sizden beklenmez dersem yanılmış olurum çünkü sizden her şey beklenir her şey. Böyle bir şey olursa HDP’li belediye başkanlarını görevden alıp yerine de valiyi ya da kaymakamı kayyum atamayacağınız da belli belli besbelli. Çünkü Belediye Meclisi’nde çoğunluğa sahipsiniz. Bu yüzden de kayyum atamaya gerek duymadan çok demokratik bir yolla Tevfik Göksu’yu göreve getirir İBB Başkanlık makamına da oturtursunuz olur biter de sonrası neler olur, neler yaşanır bunu da hesap etmiş olmanız gerekli değil mi?
Başvurduğunuz oyunların hiçbirisinin demokratik kurallar içinde yeri yok, yok da sonra siz çıkıp İstanbullulara ve bütün Türkiye kamuoyuna nasıl açıklamayı düşünüyorsunuz?
Yoksa çıkıp onlar darbe yapacaktı biz mi yaptık diyeceksiniz?
Vallahi bilemiyorum, bu kadarını da yapar mısınız demeyeceğim çünkü yapar mısınız yaparsınız?
Öyle ya dünün bir numaralı Fethullahçıları şimdi nasıl oldu da bir numaralı Fetö düşmanı kesildiler düşününce sizden her şey beklenir diyorum da yokuş aşağı yuvarlanışınızı da görüyorum.
Yuvarlanmanızı ise hiçbir güç durduramaz bunu da söyleyelim ki sonra eşekten düşmüşe dönmeyin…