KIBRIS SEÇİMLERİ

Yazan: Turgut Koçak 23 Ekim 2020

Kıbrıs’ta seçimler yapıldı ve AKP ve saray iktidarının tuttuğu Ersin Tatar seçimleri kazanırken, Mustafa Akıncı da seçimleri yitirmiş oldu. Böylece de Akıncı’nın siyasi yaşamı bitti.

Yalnız seçimlerden önce Mustafa Akıncı ve destekleyenleri seçimleri Ersin Tatar’ın kazanması için Türkiye’nin oynadığı rolü de tek tek dile getirdi.

Bunlardan birkaçını dile getirecek olursak şunları söyleyebiliriz: Magosa’nın bir kısmının ziyarete açılması.

Patlayan su borularının onarılması ve törenle açılması. Seçimlerden hemen önce 10 bin kişiye 2’şer bin lira para dağıtılması.

Biliyorsunuz Kıbrıs’ta seçimlere katılım genellikle düşük olurdu. Oysa seçimin ikinci turu bu kez yüzde seksenleri aştı. Katılımın nasıl yüksek olduğunu anlamak için Kıbrıs’ta seçimlerin içinde olmak gerekmez. Burada katılımı artırmak için nasıl çabalar yürütüldüğüne bakmak gerekir.

Peki, seçimlerden sonra Mustafa Akıncı niçin siyasi yaşamına son vermiştir acaba? Şimdi kısaca ona değinelim.

Akıncı, seçimlerden önce de seçim sırasında da kendisinin tehdit edildiğini söylemiştir evet. Bence burada şaşırılacak bir yön yoktur çünkü seçimlerde ülkemizde nasıl davranılıyor ve muhalefet nasıl iktidarca baskı altına alınmak isteniyorsa Kıbrıs’ta da aynısının olacağının bilinmesi gerekir. Hem daha da önemlisi Kıbrıs’ta hayali özgürlükler düşlemenin yerine daha ayağı yere basan düşünceler savunulması gerektiğini de unutmamak gerekir.

Niye derseniz, gerek Kıbrıs Rum yönetimi gerek Yunanistan ve de Batı’nın özgürlüklerden çok da hazzetmediği, yerine göre davuluna, yerine göre de kasnağına vurduğu gerçeklerden de hiç kopulmaması gerektiğini de akıldan çıkarılmaması bizce önemli. Kapitalist/emperyalist başkentlerde kotarılan politikaların hiçbir zaman mazlumun çıkarına olmayacağını da uzun zamandır politikanın içinde olan saydığımız, sevdiğimiz Mustafa Akıncı’nın bilmemesi de düşünülemez kuşkusuz.

Kıbrıs’ta federasyonun savunulması, üzerinde çok da çalışılmış bir çözüm yolu değildir. Dahası AKP iktidarının dünden bu yana Kıbrıs’ta gelgitli politikaları bugün farklı bir zemine oturmuş gibi görünse de bu konuda çok da emin olmamak gerekir. Bu yüzden de AKP’nin son girişimleri Kıbrıs seçmeni üzerinde olumlu etki yarattığı için seçimlerin Ersin Tatar tarafından kazanılmış olması savı çok da yerinde tespitler değildir. Konu ile ilgili her ne söylersek söyleyelim Kıbrıs Türklerinin kaygıları seçimleri tayin etmiştir diyemeyiz ama etkili olduğu da görülemeyecek bir durum değildir.

Kıbrıs Rum tarafının kafasından geçen çözüm elbette eşit haklara sahip bir konum belirlemekten yana dün olmamıştır bugün de olmayacaktır. Kıbrıs Türklerine azınlık muamelesinin ötesine geçmeyen haklarla bir çözüm arama yoluna gidilmesi demek; dün yaşanılan enosisçi anlayışların dönüp bir daha yaşanması anlamına gelmesi olanağı çok büyük tehlikedir ki Ersin Tatar gibi sağ ve sömürü düzeninden yana olan bir kimsenin seçimi kazanmasına neden olmuştur. Bu yüzden de Kıbrıs’taki sol partiler daha ayağı yere basan ve özgürlüğüne düşkün Türk halkının gelecek seçimlerde onayını alacağını ve Kıbrıs’ta yeniden iktidar olunabileceğini de unutmadan tepkici politikalara savrulmadan kararlı bir duruş sergilenmesi yolunda politikalarından vaz geçmeden çabalarını sürdürmelidirler. Yoksa bir sonraki seçimlerde de benzer yenilgilerle karşılaşılabilir.

1974 Kıbrıs savaşından bu yana Kıbrıs konusunda dişe dokunur bir gelişme olmuş değildir. Bu yüzden de bugüne kadar süren çözümsüzlük gerçeği fiilen ortaya iki devletli bir çözümün konuşulması gerektiğini de ortaya çıkarmıştır. Bu yüzden de Kıbrıs’taki sol partiler bu gerçeklerden de kalkarak kendilerini iktidara hazırlıklı kılmalıdır. Yoksa sağ partiler dünyanın her tarafında olduğu gibi Kıbrıs’ta da insan haklarını, hak ve özgürlükleri rafa kaldıracak bir düşünce alt yapısına sahiplerdi ki bunun da önüne ancak maddi koşullar iyi değerlendirilerek ve yığınların isteklerine kulak vererek sorunların üstesinden gelinebilir.

Yani, yanisi şu; ekmek yoksa, insan hakları hiçe sayılıyorsa, hak ve özgürlükler rafa kaldırılmışsa, sömürü ve baskılar söz konusuysa orada her zaman sol ve sosyalist sol, iktidar seçeneğidir.

Bu seçenek Kıbrıs’ta Türkiye’den bile daha canlıdır.