Yazan: Turgut Koçak 20 Aralık 2011
Sizin anayasanızı da, demokrasinizi de bilmiyor değiliz. Hak mı istiyorsunuz kendiniz için istiyorsunuz. Demokrasi, eşitlik, adalet mi istiyorsunuz, tabi ki de, bu isteğiniz de kendi çıkarlarınızla örtüşüyorsa ne âlâ. Yok değilse çekin kuyruğunu gitsin. Şimdilerde biliyoruz harıl harıl anayasa çalışıyorsunuz. Çalışmak zorundasınız çünkü başka türlü 12 Eylül 1982 Anayasasına rahmet okutacak bir anayasayı nasıl becerip ülkenin yazgısına dayanak yapacaksınız ki?
Anayasa’da onca değişiklik gerçekleştirip Cumhurbaşkanı seçimini de halka bıraktınız. Süre ise 5 yıl olarak belirtilmiş. Bir seçilen kişi bir daha 5 yıllığına seçilebilir. Ortada 7 yıl falan yok. Yani Abdullah Gül 5 yıllığına seçilmiş bir zat olarak görevini tamamlamak üzere. Şimdi tutturmuş görevi 7 yıl diye çırpınıp duruyorsunuz. Sizde dediğinize inanmamış olacaksınız ki, bu konu ile ilgili olarak mecliste kabul edilmesi için kanun teklifine hazırlanıyorsunuz. Oysa Cumhurbaşkanı ile ilgili konu Anayasa’da yer alıyor. Görevin 5 yıl olduğu açıkça belirtilmiş. Üstelik de meclis isterse bu süreyi anayasayı değiştirmeden kanunla değiştirebilir de denmiyor.
Şimdi durum kritik ya, iki yıl daha uzatılmasında yarar umuyorsunuz. Çünkü seçim şimdi yapılsa ne Bay Tayyip’in adaylık bağlamında konumu uygun ne de bunu istiyor. Aradan iki yıl daha geçerse Bay Tayyip AKP’nin tüzük hükmü gereği genel başkan olamayacak tabi tüzük değişikliğine giderse o başka. Bu yüzden Bay Tayyip şu an sürdürdüğü görevi tamamlamış sonra da cumhurbaşkanı görevine gönül rahatlığı ile atlamış olacak. Oysa şu anki yetkileriyle Bay Tayyip’in cumhurbaşkanlığı ile yetinmesi zor ya ne yapsın katlanacak artık. Bu yüzdendir ki, ara sıra gündeme başkanlık sistemi getirilip nabız yoklaması yapıldı. Başkanlık sisteminin çok da maddi koşulları olmadığı için tartışma daha ileriye götürülmedi ama bu konu pusuda bekletiliyor yine de.
Cumhurbaşkanını halk seçecek ya, şimdiden meraklanmaya başladık doğrusu. Adaylar halkın önüne çıkıp ne diyecekler bilmiyoruz. Adaylardan biri Bay Tayyip olursa kesinlikle eminiz ki, YÖK başkanı olarak kimi atayacağının, HSYK’ya nasıl çeki düzen vereceğinin, Anayasa Mahkemesi’ne kim daha uygun onun propagandasını yapacaktır herhalde. Öyle ya cumhurbaşkanı halkın karşısına bir siyasi parti başkanı gibi vaatlerle çıkamaz ya. Bu yüzden de cumhurbaşkanını halkın seçmesinin hiç mi hiç maddi temeli yok. Anayasada yer alması ise ne şiş yansın ne kebap hesabından işte.
Şu an bu konunun tartışılmasına Bay Tayyip belki de hiç mi hiç hazır değil. Çünkü 10 bin km uzaktan kendisine verilen başka görevlerin ağırlığı var üstünde. Suriye sorunu ile ilgili olarak YAŞ toplantısına başkanlık etmesi ve bu sorunu konuşması boşuna değil ya? Adam cumhurbaşkanlığı adaylığı gündeme geldiği zaman ortalıkta diken olacak birçok sorun olsun istemiyor. Çünkü ABD’nin kendisine verdiği bir görev var, Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Eşbaşkanlığı. Bu görev’in Suriye ayağı tamamlanmış olmadığına göre hangi yüzle ABD’nin karşısına çıkar ve takdirlerine mazhar olabilir ki?
İşte böyle. AKP iktidarı keyfine göre anayasa istiyor, keyfine göre de demokrasi. Bu yüzden de çoğunluğuna güvenerek istediği gibi ortalıkta at oynatıyor. Bunları durduracak güç ise ne yazık ki, mecliste yok. Örneğin Devlet Bahçeli’nin MHP’si AKP’ye aslında stepne sayılır. Daha önce AKP iktidarının PKK’ya karşı sınır içinde ve dışında başlattığını söylediği operasyonu dikkate alan Bahçeli hemen Başbakanı arayıp arkasında olduğunun mesajını vermedi mi? AKP içinde beliren çatlakla ilgili olarak da AKP’nin bölünmesi ülke yararına değil diye demeç veren de bu zat değil mi? Sonra Fransa’nın Ermeni soykırımı ile ilgili abuk yasası gündeme geldiğinde de Bay Tayyip’e arka çıkarak destek mesajı patlatan da Bahçeli değil mi? Bütün bunların hesabı yapıldığında AKP’nin yeni anayasasının 367 oyla geçmesi olasılığı açıkça belli değil mi?
Sonuç olarak anayasa da sermaye güçlerine göre, demokrasi de. Bunlara sadece horon tepmek kalıyor. Ancak bu tantana da uzun süremez sürmeyecek de.
Dış güçlerin desteğini alanlar altlarından halı çekilir çekilmez kendileri de yok olup giderler bizden bir anımsatması…