Yazan: Turgut Koçak 26 Ocak 2021
Ülkemizde yönetim durmadan yurttaşlara para cezası kesip duruyor. Hem kesilen cezaların rakamları bazı zaman bilmem kaç lira bazı zaman ise bilmem kaç. Üstelik şöyle şöyle olunca şu ceza kesilir diye bir yasa da söz konusu değil. Kesilen cezalar hukukçular tarafından tartışılıyor ve hukuksuz bulunuyor. Mahkemelerin de benzer görüşleri var bu konuda. Ancak iktidarın kafasına esmiş bir kez pırasa doğrar gibi ceza kesiyor. Hukuk mukuk onların aklının köşesinden bile geçmiyor.
Caza 3 bin 180 lira. Asgari ücretle çalışan biri bu parayı 1 ayda kazanamıyor yani. Bu ay sokağa çıkma yasağına uymayan 30 bine yaklaşan bir sayı söz konusu. Ülkede yasağa uyanlar ise çok ama çok fazla. Uymayanların dertleri ise zorunluluktan kaynaklanıyor. Birileri çalışmak zorunda ama izin alamamış, birilerinin başka bir derdi var. Birileri ise bu gidiş karşısında iyice sıkılmış kendisini bir yerlere atmak istiyor.
Bir şeylerin ipinin ucu kaçırılınca iyice kaçırılıyor. Hemen birilerinin aklına kendi dışında herkesin hak ve özgürlüklerini tepeleyip geçmek geldiği için uygulanan her şey yasal dayanaktan yoksun. Bu yüzden de kolaylıkla idare sokağa çıkma yasağı ilan ettiği gibi kolaylıkla da para cezası kesebileceğine ve yurttaşların ensesine şaplak üstüne şaplak atacağına kendisini öyle bir inandırmış ki yurttaş da ne oluyor, yöneticinin karşısında herkes aklını başına toplamalı diye düşünülüyor olsa gerek. Şimdi soruyoruz: 65 Yaş üstü yurttaşlar hangi yasalara bağlı olarak içerde tutuluyor? Bu yüzden de her türlü sosyal ilişkilerden çekilip alınan bu yurttaşlarımızı adeta ölüme terk eder gibi acaba hangi gücü ellerinde bulunduranlar kendilerinde bu uygulamayı hak görüyorlar? Gerçek şu ki bizim ülkemizde yöneticiler gibi yurttaşlar da hak ve özgürlüklerinin ayırdında değiller. Yoksa her yasak denildiğinde kim mırıldana mırıldana kendisini evine kapatır değil mi? Kapatıyorsa eğer bu hak nerede yazılı olursa olsun bir değeri mi vardır ki? Kamu yararı denilerek, salgın korkusu vurgusu yapılarak, önüne gelen hak ihlali yapacaksa o zaman yasalara ne gerek var ki değil mi? Kimin gücü kime yetiyorsa tıpkı orman kanunu gibi uygulanılsın olsun bitsin. Ne yani ülke yararı denilince bir tek o yararı yüksek düzeyde donanımlı olduğu düşünülen Erdoğan mı biliyor? Erdoğan bildiği için mi bakanından bilmem neyine kadar cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla denilerek her türlü baskı ayan beyan uygulanabiliyor?
İnanın bu dönemde kesilen para cezaları yargıya taşınmalı ve AKP ve saray iktidarının en yetkili ağızlarından ortaya saçılan yasaklar ve bu yasaklara bağlı olarak kesilen cezalar da hükümsüz bırakılmalıdır. En azından hükümsüz bırakılması için bu yönde mücadele edilmeli ki kimse kendisinde her hakkı yasaşız şunsuz bunsun uygulama hakkını göremesin. Üstelik de bu yönde verilmiş kimi emsal kararlar da varken bu konuda atılması gereken adımlar kesinlikle atılmalıdır.
Evet, yukarıda da dile getirdiğim gibi çeşitli illerimizde yasaklarla ilgili verilmiş yargı kararları var. Cezalar için yargı yoluna başvuran yurttaşların sayısı ne kadar artarsa anlaşılıyor ki verilen iptal kararları da o kadar artacaktır. Bu iktidar zaten yurttaşları pek çok yöntemlerle yolunmuş kaz gibi yoluyor, buna bir de keyfi cezalar eklenmemeli ve bu cezalara yurttaşlar boyun eğmemelidirler.
Hıfzısıhha Kanunu’na dayandırılarak cezalar kesiliyor ya buna dayandırılsa bile bu cezanın alt sınırı 789 lira. Durum buyken nasıl olmaktadır da en üst sınırdan ceza kesilebiliyor? Ceza kesilirken üst sınır baz alınırken neden kişilerin gelir durumları hiç mi hiç dikkate alınmıyor?
Maske takmayalım, mesafeyi korumayalım demiyoruz. Tamam, uyulması gerekli tedbirlere uyalım da bu korona virüs salgınından zaten iflahı kesilmiş olan yurttaşlara altından kalkılmaz faturalar kesip onların canına okumaya kalkışmayalım. Yeter artık anladınız mı yeter!
Ülkemizde yönetim durmadan yurttaşlara para cezası kesip duruyor. Hem kesilen cezaların rakamları bazı zaman bilmem kaç lira bazı zaman ise bilmem kaç. Üstelik şöyle şöyle olunca şu ceza kesilir diye bir yasa da söz konusu değil. Kesilen cezalar hukukçular tarafından tartışılıyor ve hukuksuz bulunuyor. Mahkemelerin de benzer görüşleri var bu konuda. Ancak iktidarın kafasına esmiş bir kez pırasa doğrar gibi ceza kesiyor. Hukuk mukuk onların aklının köşesinden bile geçmiyor.
Caza 3 bin 180 lira. Asgari ücretle çalışan biri bu parayı 1 ayda kazanamıyor yani. Bu ay sokağa çıkma yasağına uymayan 30 bine yaklaşan bir sayı söz konusu. Ülkede yasağa uyanlar ise çok ama çok fazla. Uymayanların dertleri ise zorunluluktan kaynaklanıyor. Birileri çalışmak zorunda ama izin alamamış, birilerinin başka bir derdi var. Birileri ise bu gidiş karşısında iyice sıkılmış kendisini bir yerlere atmak istiyor.
Bir şeylerin ipinin ucu kaçırılınca iyice kaçırılıyor. Hemen birilerinin aklına kendi dışında herkesin hak ve özgürlüklerini tepeleyip geçmek geldiği için uygulanan her şey yasal dayanaktan yoksun. Bu yüzden de kolaylıkla idare sokağa çıkma yasağı ilan ettiği gibi kolaylıkla da para cezası kesebileceğine ve yurttaşların ensesine şaplak üstüne şaplak atacağına kendisini öyle bir inandırmış ki yurttaş da ne oluyor, yöneticinin karşısında herkes aklını başına toplamalı diye düşünülüyor olsa gerek. Şimdi soruyoruz: 65 Yaş üstü yurttaşlar hangi yasalara bağlı olarak içerde tutuluyor? Bu yüzden de her türlü sosyal ilişkilerden çekilip alınan bu yurttaşlarımızı adeta ölüme terk eder gibi acaba hangi gücü ellerinde bulunduranlar kendilerinde bu uygulamayı hak görüyorlar? Gerçek şu ki bizim ülkemizde yöneticiler gibi yurttaşlar da hak ve özgürlüklerinin ayırdında değiller. Yoksa her yasak denildiğinde kim mırıldana mırıldana kendisini evine kapatır değil mi? Kapatıyorsa eğer bu hak nerede yazılı olursa olsun bir değeri mi vardır ki? Kamu yararı denilerek, salgın korkusu vurgusu yapılarak, önüne gelen hak ihlali yapacaksa o zaman yasalara ne gerek var ki değil mi? Kimin gücü kime yetiyorsa tıpkı orman kanunu gibi uygulanılsın olsun bitsin. Ne yani ülke yararı denilince bir tek o yararı yüksek düzeyde donanımlı olduğu düşünülen Erdoğan mı biliyor? Erdoğan bildiği için mi bakanından bilmem neyine kadar cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla denilerek her türlü baskı ayan beyan uygulanabiliyor?
İnanın bu dönemde kesilen para cezaları yargıya taşınmalı ve AKP ve saray iktidarının en yetkili ağızlarından ortaya saçılan yasaklar ve bu yasaklara bağlı olarak kesilen cezalar da hükümsüz bırakılmalıdır. En azından hükümsüz bırakılması için bu yönde mücadele edilmeli ki kimse kendisinde her hakkı yasaşız şunsuz bunsun uygulama hakkını göremesin. Üstelik de bu yönde verilmiş kimi emsal kararlar da varken bu konuda atılması gereken adımlar kesinlikle atılmalıdır.
Evet, yukarıda da dile getirdiğim gibi çeşitli illerimizde yasaklarla ilgili verilmiş yargı kararları var. Cezalar için yargı yoluna başvuran yurttaşların sayısı ne kadar artarsa anlaşılıyor ki verilen iptal kararları da o kadar artacaktır. Bu iktidar zaten yurttaşları pek çok yöntemlerle yolunmuş kaz gibi yoluyor, buna bir de keyfi cezalar eklenmemeli ve bu cezalara yurttaşlar boyun eğmemelidirler.
Hıfzısıhha Kanunu’na dayandırılarak cezalar kesiliyor ya buna dayandırılsa bile bu cezanın alt sınırı 789 lira. Durum buyken nasıl olmaktadır da en üst sınırdan ceza kesilebiliyor? Ceza kesilirken üst sınır baz alınırken neden kişilerin gelir durumları hiç mi hiç dikkate alınmıyor?
Maske takmayalım, mesafeyi korumayalım demiyoruz. Tamam, uyulması gerekli tedbirlere uyalım da bu koronavirüs salgınından zaten iflahı kesilmiş olan yurttaşlara altından kalkılmaz faturalar kesip onların canına okumaya kalkışmayalım.
Yeter artık anladınız mı yeter!