Yazan: Turgut Koçak 16 Ağustos 2015
Keklik üzerine bir sürü türkü vardır.
Birisi şöyle:
Kekliğimi vurdular
Kanadını kırdılar
Daha ben neyidim ki
Anamdan ayırdılar
Recep Tayyip Erdoğan ağzını her açtığında sıyırtmış sözler söylüyor. Bütün yetkileri elinde topladığı bir yönetim biçimini bir türlü gerçekleştiremedi ya, o da ne yapsın eylemli olarak yönetime el koyup bu işi kökünden çözmek istiyor.
Sık sık da bu konuda güç denemesi yaptığına da tanık oluyoruz. Kendisi cumhurbaşkanı koltuğunda oturan kişi olmasına karşın AKP’nin seçimi kazanması için elinden geleni yaptı. Koalisyona karşı olduğunu açıklayıp daha 7 Haziran seçim sonuçları belli olur olmaz seçimlerin yenilenmesinden söz etti. Hükümeti kurma görevini geciktirerek Ahmet Davutoğlu’na verdi ve ağırdan almasını söylemiş olmalı ki, Davutoğlu’da görüşme sürelerini uzattıkça uzattı. Uzun bir zamanı nafile görüşmelerle bitirdikten sonra 45 günlük sürenin bitirilmesi için her numaraya yattı.
Yarın itibari ile Davutoğlu bir nafile görüşme de MHP Genel Başkanı Bahçeli ile yapıp böylece süre de tamamlanmış olacak. Recep Tayyip Erdoğan da artık hükümet kurulamadığını, 45 günlük sürenin tüketildiğini dile getirip seçimlerin yenilenmesini ilan ediverecek. Görüldüğü gibi adam keyfiliği öylesine düstur edinmiş ki, hükümet kurma görevini mecliste ikinci büyük parti olan CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na vermeyi aklına bile getirmiyor. O dediğim dedik, çaldığım düdük havasında. Kendisine öylesine güç ve görevler addetmiş ki, burada hukuka, anayasaya gerek duyduğu bile yok.
Dedik ya bizde keklik üstüne türkü çok diye, bir türküde Silifke’den gelsin:
Kekliği düz ovada avlarlar
Kanadını kanadına bağlarlar
Şıkıdım mıkıdım şıkıdım mıkıdım oynarlar
Bugünkü gazete başlıklarına baktığınız zaman görüyorsunuz. Recep Tayyip Erdoğan’ın da tıpkı Kenan Evren gibi yargılanması gerektiğini söyleyen CHP Grup Başkan vekili Levent Gök’ün sözlerini okuyoruz. Sonra İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da; “cumhurbaşkanı anayasayı açıktan yok sayıyor” diyor. Anayasa Hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu ise; Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediklerini baz alarak “Cumhurbaşkanı anayasanın belirttiği görev, yetki ve sorumluluklar çerçevesinde davranmak zorunda. Bu yüzden bu sözün hukuki ve siyasi bir geçerliliği yok” diyor.
Bildiğiniz gibi Recep Tayyip Erdoğan gittiği Rize’de keklik uçurdu. Sonra da oraya topladığı Rizelilere kendisini alkışlattırıp bol bol yasaları ve anayasayı hiçe sayan bir konuşma yaptı. Hani işin içinde keklik uçurmak var ya biz de yukarıya aldığımız içinde keklik geçen türküleri aldık ki belki de uyarıcı olur diye. Malum bu türkünün içinde kekliğin vurulması, kanadının kırılması ile ilgili sözler olduğu gibi bir de kekliğin düz ovada avlanması var.
Hani kekliği çok sever ya bizim halkımız, bir de keklikle ilgili olumsuz bir öykü şöyledir. Biliyorsunuz avcılar pusuya yatar ve kafesin içindeki kekliği yattıkları pusunun önüne koyarlar. Keklik başlar ötmeye. Kekliğin ötüşüne gelen diğer keklikler de avcı tarafından birer birer vurulurlar. Bu anlamda da keklik için soyuna ihanet eden kuş betimlemesi yapılır. Kekliğin seçilmesi bir aklı evvelin işi midir, yoksa bilinçli olarak mı seçilmiştir bilmiyoruz ama şu Rizeliler gerçekten de alem insanlar. Alem insanlar çünkü uçurmak için oraya keklik getirmişler devekuşu da getirebilirlerdi. malum devekuşunun saklanmak için başını kuma soktuğu, gövdesinin de açıkta kaldığı söylenir. Bu yüzden de Rizelilerin bir alem oluşları keklikle tam da tamamlanmış sayılmaz. Kesinlikle oraya uçurmak için devekuşu getirmeliydiler. Devekuşu hem gerçekleri göremedikleri için kendilerine yakışırdı hem de Ricep Tayyip Erdoğan için on ikiden vurulmuş bir eleştiri malzemesi olurdu.
Hukuku bir kenara at, anayasa seni bağlamasın, kimseyi tanıma adam yerine koyma sonra da çık ülke yönetme hakkının sadece kendinde olduğunu düşün. Bu olmaz işte.
Ne diyelim?
Kekliği vururlar, kanadını kırarlar.
Olmadı, kekliği düz ovada avlarlar, kanadını kanadına bağlarlar bir de elin adamı bu ya nasıl engellersin haline bakıp şıkıdım mıkıdım oynarlar.
Bilmem ders yerine geçti mi?