Yazan: Turgut Koçak 25 Kasım 2013
Son zamanlarda Recep Tayyip Erdoğan’la Fethullahçılar arasındaki tartışma dershaneler üzerinden yürütülüyor. Tartışma öyle boyutlandı ki, şimdiye kadar mecliste hiçbir varlık göstermemiş olan Hakan Şükür bile tartışmanın bir parçası oldu. Hakan Şükür’ün dershanelerin kapatılması ile ilgili görüş belirtmesi üzerine gazetelerde verilen haberler; Hakan Şükür’den Recep Tayyip Erdoğan’a “gol” şeklinde değerlendirildi. Gol müdür değil midir bilmiyoruz ama Dershanelerle ilgili tartışmalara Şivan Perver bile katılarak düşünce belirtti.
Hiç kuşku yok ki, Fethullahçılar açısından dershanelerin kapatılması önemlidir. Çünkü Türkiye’nin en küçük yerleşim birimlerinde bile Fethullahçıların Dershaneleri var. Bu dershaneler onlar için bir yandan kazanç kapısı işlevi görürken bir yandan da yeni yeni müritler kazanmak için önemli bir görevi yerine getiriyor. Bugün Fethullah’ın dershanelerine giden on binlerce öğrenci, bu dershanelere gidenlerin kolaylıkla devlet katında bir işe gireceklerini düşündükleri için bu dershaneleri seçiyorlar. Bu yönde yapılan propagandaların sayısız örneği var. Eskiden Harp Okullarına bu dershaneden gelen öğrenciler kuşkulu görülür alınmazken bugün bu dershanelerden gelenler için dershane referans yerine geçiyor. Zaten diğer memuriyetlerde bu işlerlik uzun zamandır uygulandığı için şaşırmıyoruz.
Dershanelerle ilgili tartışmaların bir yüzü de, özel dershanelerin MEB’e başvurduklarında özel okula dönüşmeleri için destek verileceği yönünde yapılan açıklamalardır. Bu açıklamaların altında yatan en önemli şey ne diye sorarsanız; yanıtı, eğitimin sınır tanımaz bir şekilde özelleştirilmesi isteğidir. Bütün dünyada ve ülkemizde sermaye güçleri sömürebilecekleri her alanı ince eleyip sık dokudukları için en çok kazanç getirecek alanlardan birisi de eğitim alanı görülmektedir. AKP’nin sermayesever politikalarının gereği olarak eğitim alanını sömürüye açma girişimidir bir anlamda da dershanelerin kapatılma girişimi.
Dershanelerin kapatılması sonrasında özel okul statüsü kazanmaya en uygun dershaneler yine de Fethullah’a bağlı dershanelerdir. Durum bu merkezdeyken nasıl olmaktadır da Fethullahçılar dershanelerin kapatılması üzerinden aralarında yoğun bir tartışma ürdürmeyi göze almış bulunuyorlar?
Aslına bakarsanız Fethullahçılarla Recep Tayyip Erdoğan arasında süren tartışmalar çok daha karmaşık ve bir o kadar da derindir. Bu derinliği anlamak için Fethullah’ın niye Amerika’dan dönmediğine bakmak yeter de artar bile. Bir kez Erdoğan’la Fethullah arasında süregiden bir güç savaşı vardır. Bu güç savaşı nedeniyledir ki, Cemaatin Emniyet’ten sorum kişisi ABD’de yakalattırılmış, elinde bulundurduğu belgelere MİT el koymuştur. Bu belgeler şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ın kozu konumundadır. Konu ile ilgili kimi açıklamalar bu gerçeği işaret etmektedir. Recep Tayyip Erdoğan bugünkü koşullarda kendi geleceğini tehdit ettiğini düşündüğü için tartışmalar, bu denli sert bir şekilde dershaneler üzerinden yapılmaktadır.
Hiç kuşku yok ki, Recep Tayyip Erdoğan’a apar topar mecliste yasa çıkarttıracak olan şey başta MİT Başkanı Hakan Fidan olmak üzere yargının yakasına yapışması olası pek çok bürokratın kurtarılması olayıdır. Bürokratların hakkında soruşturma yapılması bile bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın iznine bağlanmıştır. Daha önceki yazımızda da HSYK’nın kimi gazeteci ve yazarları dinlemesi için bir yönetmelikten söz edilmektedir. Birçok yargıçsa dinlenecek kimsenin kimliğini bile öğrenmeden kod ismi ile dinlenilmesi için karar verdiği haberlerini de basından öğrendik. MİT’le işbirliği içinde olan yargıçlar hakkında araştırma yapılmasını HSYK oy çokluğu ile önlemiştir. Bu savaş neyi gösterir diye sorarsanız, savaşın salt dershaneler üzerinden yürütülmediğine önemli bir dayanaktır diyebiliriz.
Sonuç olarak AKP’nin dayanma süresi (siz bunu kullanım süre olarak düşünün) on yıl idi. Oysa AKP iktidarı on yılı geçmiştir. Ancak on yıl dolmuş AKP’nin iktidardan düşürülmesi de gündeme gelip oturmuştur. AKP iktidarının düşürülmesi için pek çok neden vardır. Birinci ve en önemli neden ülkemizde AKP’nin uyguladığı halk düşmanı politikalardır. Ancak AKP’den onu iktidara davulla zurnayla getiren dış güçler de vazgeçmiştir. Dolayısı ile AKP’nin kendi içinde bile bu denli derin çatlaklar yaşıyor olmasının pek çok nedeni vardır.
Bu çatlakların da bundan böyle ne sıva ile ne de başka bir onarımla giderilemeyeceği açıkça belli olmuştur.