KAPİTALİST TUZAKLAR

Yazan: Turgut Koçak 19 Temmuz 2022

Biliyorsunuz şu korona virüs salgını için çok şey yazıldı. Hatta öyle ileri gidildi ki herkesin aynı gemide olabileceği sonucuna bile varıldı. Çünkü bazılarına göre bu korona virüs mereti ne zenginin gözünün yaşana bakıyordu ne de yoksulun. Bu yüzden de insanlık gelecekte sosyalizme hazır olmalıydı. Ama durum tam tersi oldu. Diktatöryal rejimler birer ikişer uç verdiler. İşçi sınıfı ve geniş halk yığınlarını daha fazla sömürmek ve susturmak için salgın bir silah olarak kullanıldı. Sonuçta bu böyle gitmezdi bu yüzden de gündeme aşı ve bu salgınla ilgili üretilen yararlılığı tartışılır ilaçlar gündeme geldi. Dolayısı ile salgın aşı ile bir ölçüde de olsa kontrol altına alındı. Ancak kapitalist sistem asla bu salgının ortadan kalkmasını istemiyordu çünkü üretilmiş aşı dahil bazı ilaçlar pazarda bir güzel eritilmeli ve gereken kazanç sağlanmalıydı. Her ne kadar salgının büyük ölçüde bittiği savı bizde ve bütün öteki kapitalist ülkelerde dile getirildi ve topluma açıklandı ve koşullar gevşetildiyse de kısa zamanda salgının bitmediği açıkça ortaya çıktı. Tedbirler ve aşı es geçilince vakalarda birden yükseliş yaşandı.

Bu gidiş elbette kapitalistlerin bilinçli tercihleriydi. Ne güzel insan yaşamı üzerinden paralar kazanılıyordu. Yaşlı nüfusu üstüne yük etmek istemeyen kapitalist sistem bu kesimler için zaten ölürlerse ölsünler havasındaydı. Bu yüzden de kimi namuslu bilim insanlarının dediklerine adeta burun kıvrıldı. Bu da gösterdi ki kapitalist sistem için kitlelerin sağlığı umurlarında bile değildir. Bu salgını çıkarları için kullanan bir sınıftan söz ediyoruz. Bu yüzden de yönetilebilir bir ortam bu kesimlerin hayrınadır fakat böyle giderse kapitalistlerin bunu yönetmesinin de olanağı yoktur. Tıpkı hastalığı ortadan kaldırmak istediklerinde ortadan kaldıramayacakları gibi bir durum işte.

Şimdi konu sağlık olduğuna göre istenilen şey toplumun sağlığı olmadığına göre kimi bilim insanlarının da tercihi toplumun sağlığından çok sermaye düzeninin isteğine göre ayarlandığı için durum çok daha zordur. Çünkü TIP bilimi bugün anlaşılmıştır ki birilerinin çıkarına hizmet için kullanılmaktadır. Hastalanmaktan ve ölümden para kazanmayı önüne koymuş sistem bizim önümüze çok daha karmaşık bir mücadele yöntemini getirip koymaktadır.

Sadece insan yaşamı için tehlikeli olan salgınlar nedeniyle kandırılmıyoruz ki. Bir bakıyorsunuz ormanlarımız cayır cayır yanıp kül oluyor. Sonra yetkililer çıkıp yangının nedenlerini açıklamaya çalışıyor. Yok, sabotajdı, ihmaldi, elektrik tellerinden ya da trafodan çıkmıştı. Ormanlık arazilere rastgele atılan bir cam şişe bile yangına neden olabilirdi. Ne söylenirse söylensin toplum için inandırıcı olunamıyor. Tıpkı korona virüs salgınında olduğu gibi. Çünkü yetkililer topluma sürekli yalan söyleye söyleye inandırıcılıklarını yitirmişler. Hem trafodan ya da sarkmış elektrik tellerinden çıkmış olsa ne yazar değil mi? Sanki bunlara bir çare yok. Sanki bu önlenemez bir şey. Dikkat ederseniz sermaye sevicileri ne olursa olsun kanıksamamızı istiyorlar. Böyle olursa eğer onlarda biliyorlar ki edilgen yığınları istediğiniz gibi evirip çevirip soyup soğana çevirebilirsiniz. Orman arazilerini, kıyıları mı yağmalayacaksınız valla herkes kuzu kuzu susar kabullenir sermayedarlarımızda vurgun üstüne vurgun vurur ne güzel olur işler değil mi?

Hem güzel söyleniyor da özelleştirilmiş olan dağıtım şirketleri ne bok yemeye gerekli yatırımları yapıp bu tür sorunlar yaşanmaması için tedbirlerini almıyorlar? Almıyorlar çünkü gözümüzün içine batıra batıra vurgun vurmaları gerekli.

Sistem böyle kurulmuş. Yangın çıktığında ne donanım var ne de bilinçli ekipler. Ne zamandan beri havadan müdahale etmek için uçak ve helikopter sorununu bile tartışıp durduğumuz gibi elimizde olanları bile kullanmıyoruz ki salt birileri para kazansın. Bu kazanç rantla olur, ormanda zarar gören ağaçları satarak da. Öyle ya para kazandırmayacak bir takım hizmetlere niye para, insan ve söndürme araç ve gereçleri ayrılsın ki? Bunların hepsi gider hanesine yazıldığına göre kapitalist sistemin yöneticilerinin gelir hanesi ne olacak? Benzer tedbirler alınırsa zenginler sınıfının cebine para nasıl konacak? Yani AKP ve saray iktidarı bile isteye bu gibi tedbirlerden uzak duruyor. Çünkü kamu yararına işlerin kapitalistler ve vurguncular için fazla bir getirisi yok. Olsaydı eğer buraya önce bu iktidar atılırdı. Bunu bilelim. Bu iş dünyada da farklı işliyor sanmayın bizdeki kadar olmasa da aynen böyle işlediği kesin. Bu yüzden kalkıp bütün iyi niyetinizle alt yapı mı dediniz burun kıvırılıp geçiliyor. Altyapı yatırımı yok ama maşallah vurgun gani.

Kimilerine göre böylesine bir konuda bile hemen kapitalizm karşıtı düşünceler döktürmemek gerekir. Çünkü memlekette o kadar çok yeşilsever türedi ki bazılarını ayırıyoruz bunların hemen çoğu kapitalizm karşıtı bile değil. Düzeniçi iyileştirmeler olacağından öyle eminler ki sizi nesli tükenmiş dinozor olarak rahatlıkla görebiliyorlar. Biz bir orman yangını ile mücadele kapitalizme karşı mücadele mi dedik hep zıplıyorlar. Neymiş efendim bu kadar da olmazmış. Ama durum bu. Çünkü kapitalistler gölgesini satamayacağı ağacı keserlermiş unuttuk mu?

Yazımızı bitirirken illallah dediğimiz bir de darbe önleme masalı var. Kaç gündür 15 Temmuz kutlaması için palavra sıkan bir iktidar var. Bunlar durmadan kahramanlık masalı anlatıp duruyorlar. Bu darbe sırasında şu kadar insanımız yaşamını yitirip şehit olmuşmuş da şu kadarı yaralanmış da İstanbul Hava Limanı’na Erdoğan aslanlar gibi inmiş de ilk darbeyi önlemek için meclise yok şu partinin milletvekilleri yok bu partinin milletvekilleri koşmuşmuş da ha bir palavra dinliyoruz. Sonra efendim Kılıçdaroğlu bir yerlerde misafir edilmiş darbeyi oradan izlemiş de, Binali Yıldırım tünelden çıkmamış da iyicene tavsadı bu işler inanın.

Yaşananları anladık biliyoruz da darbe önlendi de ne oldu? Ülkeye demokrasi mi geldi? Geldiyse hani neden kimsenin bundan haberi yok. Çalma çırpma mı bitti, vurgunların önü mü kesildi? Yargı adalet mi dağıtıyor? Niye AKP ve saray iktidarı her geçen gün ortada demokrasinin kırıntısını bile bırakmamak için yasa üstüne yasa çıkarma peşinde? Dinci, gerici ve faşizan uygulamalar neden bu denli boyut kazandı? Ülke şu Fethullahçılar zamanında Amerikancıydı da şimdi neci acaba? Biden’la bir masada oturmayı bile dünya lideri olmak için yeterli sayanların benleri tersine mi işler oldu? Bunlar zamanında dinlediğimiz palavralarla ne hale düşürüldüğümüz hiç mi görülmek istenmiyor. Yığınlar niye aç ve perişan.

İşsizlik neden tavan yapmış durumda? Ekonomik yıkımın önüne geçilebiliyor mu? Yaşadığımız enflasyon önlenebiliyor mu? Önlemek için alınan tedbirler bile zengine milyonlarca kazanç sağlıyorsa bundan daha iyi darbe mi olur ya da darbe savar olmak buysa darbeci olmak nasıl bir şeydir?

Habire havanda su dövülüp duruyor. Darbeye katılmayan ve hatta darbeyi önleyen Kemalist subaylarmış da, AKP’ye ve Erdoğan’a gönül vermiş halk yığınlarıymış da konuşun durun ne kazanacaksanız. Evet, ordunun büyük bir bölümü darbenin dışında kalmıştır ve hatta pasif kalarak Fetöcüleri yalnızlaştırmıştır da kimlermiş aktife olarak ortaya çıkıp da darbeyi önleyen Atatürkçü subaylar hala bilemiyoruz. Herkes birilerinin yerine konuşuyor. Ama gerçekler hiç de sanıldığı gibi mi acaba? Yoksa daha mı karmaşık? Konuşulacak çok şey var kısaca ama biz kapitalist sistem sevicilerine buradan açıkça söylemek istiyoruz. Siz kapitalizmi savunmak için havanda su döverek halkı kandırmaya çalışıyorsunuz biz sosyalistlerde diyoruz ki yeter artık sizden kitleler bıktı usandı. İstiyor musunuz darbe nasıl olmuş, kim tarafından önlenmiş, bunu sizlerin tanıklığı ile anlatmak gerçekten her şeyin karanlığa havale edilmesidir de bir de sizin gibiler halkın önünde bizimle açık açık bu konuları tartışmak için televizyona çıkalım yüreğiniz varsa çıkalım ki uğrunda geçinizi gündüzünüze katarak savunduğunuz kapitalizm ne menem şeymiş önce size gösterelim halkımıza da noktası virgülüne kadar anlatalım tabi yüreğiniz yetiyorsa…