Yazan: Turgut Koçak 5 Ağustos 2015
Dağlar taşlar güvensiz. Kentler, kentlerin ara sokakları, en kalabalık yerler güvensiz. Nereden geldiği belli olmayan bir şarapnel parçasıyla da, bir kurşunla da oracıkta yığıp kalabilirsiniz. Yollar güvensiz. Yolların güvensiz olduğunun altına devlet imzasını bastı bile. Devlet yol kapattı. Her gün insanlarımız canından oluyor. Evlere ateş düşmüş, annelerin gözyaşları sel olmuş. Ateş düştüğü yeri yakarken bazı siyasiler ise efelik taslamaya devam ediyorlar. Dilleri öyle sivri öyle sivri ki, şerefi kim yitirdiyse bulmuş gibi şereften söz edip şerefsizler listesi yayınlamaya kalkanlar var. Yani bunlar hallerine bakmadan hasır dokuyorlar. Ülkede kan dökülmesi için kışkırtıcılık yapıp ateşin üstüne odun atıyorlar. İstiyorlar ki, ülke daha da bir yangın yerine dönsün. Özetle bunlar; geçmişte olduğu gibi bugün de NATO’dan emir almış olmalılar ki gladyoluk rollerine bir kez daha soyunmuş bulunuyorlar. Metin Özkan denilen gazeteci mi, yoksa karanlık bir gücün oyuncağı mı belirsiz kişi “şerefsizler” listesini yayınlayacakmış. Onun listesinde isimleri geçenlerin şerefsiz olmayacağı kesin de, kendisi nedir bilemiyorum. Bilinmeli ki kendisi en hafifinden bu isim listelerini eğer tutmuşsa fişçidir ki, birilerine el altından infaz çağrısı yapıyordur. Yani sizin anlayacağınız karanlık adamdır o kadar. Bütün karanlık adamların da hizmette kusur etmedikleri karanlık güçler olduğu kesindir.
7 Haziran seçimlerini yitireceğini anlayan AKP seçimlerde hiç de adil olmayan davranışlar sergiledi. Devletin olanaklarını tepe tepe kullanmak bir yana Recep Tayyip Erdoğan da sahaya indi ki, söylemediğini bırakmadı. Bugün olacaklar daha seçim propagandası yapılırken belli olmuş, HDP’ye yönelik kışkırtıcı eylemler hemen her tarafta konulmaya başlanmıştı. HDP’nin Diyarbakır mitinginde bomba patlatılması ise kışkırtıcılığın geldiği en üst noktaydı ki, HDP’liler ölü ve yaralı vermelerine karşın soğukkanlılıklarını bozmadılar. Seçimler de onca sıkıntı arasında zar zor tamamlanabildi.
Seçimler sonrasında AKP’nin tek başına iktidar olmadığı görülünce sanki üstüne vazifeymiş gibi ilk ortaya çıkıp konuşan Recep Tayyip Erdoğan oldu. Söylemleriyle koalisyonu kötülemekle kalmadı, seçimlerin yenilenmesinden söz ederek seçim sonuçlarını tanımayan bir anlayış sergiledi. Baktı ne yaparsa yapsın AKP’nin ve kendisinin aleyhine gelişiyor, bu kez farklı bir oyun oynanmasına karar verildi ve IŞİD’a yapılacağı söylenen operasyonların yönü çevrildi PKK’ya. Sizin anlayacağınız Recep Tayyip Erdoğan böylece PKK’ya karşı savaşan bir kahraman görüntüsü verecek ve böylece milliyetçi oyları da yeniden AKP’ye çekerse iş olup bitecekti.
Oynanan oyunlar çizmeyi aşan cinsinden olduğu için olup bitenlerin fazladan gizlisi saklısı da yoktu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın sözlerine bakın bir: Elektriklerini üç gün keserseymiş bakalım doğuda HDP’nin oyları kalır mıymış? Ne demek istiyor dersiniz bu zatı muhterem? Soma’da, Ermenek’te daha bir sürü maden ocaklarında görevini yapmadığı için onca ölümlere neden olan bu kişinin ettiği sözü kendi kulağı duyuyor mu acaba? Duymuyor elbette. Niye duysun ki? Nasıl olsa yaşamını yitiren çocuklar kendilerinin değil. Memlekette AKP iktidar olsun, Recep Tayyip Erdoğan yerini sağlamlaştırsın diye on bin, elli bin gariban çocuğu ölmüş ne olacak ki? Ne güzel vatan için ölüp en yüksek rütbe olan şehitlik rütbesine erişiyorlar daha Allah’tan ne istiyorlar ki?
Ülke evlatlarının kanı üzerinden iktidar dümeni çevirenler yüzünden her gün çocuklarımızı yitiriyoruz. İşlerin bu noktaya gelmesinde en büyük rol sahibi Recep Tayyip Erdoğan ve düşük AKP hükümeti şimdi kalkıp vatan, millet, Sakarya rolü ile yenilenecek bir seçimde iktidar düşleri göremez. İşlediği suçlar yüzünden hesap vermesi gereken bir iktidar kalkıp da MHP’li tosuncukların da ağzını sulandırarak ortalığı kan gölüne çeviremez. Çevirirse de yaptıkları yanlarına bırakılamaz. Değerli ülke yurttaşları; bugün dökülen kanların ve yaşanan kargaşaların tek sorumlusu vardır o da AKP iktidarı, özellikle de Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bugün gencecik yaşlarında yaşamlarından olanların yakınları, bu olup bitenlere yüreği yananlar, ülkesini gerçekten de sevenler yanlışa düşmeyelim. Gerçek suçluları doğru tespit edip onlara yenilecek seçimde olsun, olağan demokratik yollardan olsun derslerini mutlaka verelim. Verelim ki, bunlar kendilerini dev aynasında görmek gibi bir hastalıkla ülkeyi daha büyük felaketlere sürüklemesinler.
Öte yandan PKK, güçlü olduğunu göstermek için AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın tuzağına tıpkı “çözüm süreci"nde olduğu gibi bir kez daha düşmüş, birçok yerde saldırılar gerçekleştirmekte ve ölümlere sebep olmaktadır. Öyle gözüküyor ki, bu eylemlerinin dozunu daha da arttıracak gibi. Ancak PKK’nın bu girişimlerinden ne Kürtler ne de Türkiye’nin bir kazancı olmayacaktır.
Unutulmasın ki, yaşanacak bu acı olayların sonucunda tıpkı AKP ve Recep Tayyip Erdoğan gibi PKK da kaybedenler arasında yer alacak; hele de işin içine bir yerlere dayanarak kanton manton ilan etmek gibi bir adım da girerse işler daha da bir sarpa saracaktır.