Yazan: Turgut Koçak 29 Eylül 2014
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi yeni akademik yılı açılışına katıldı. Burada yaptığı konuşmada öyle şeyler söyledi ki, insan dinleyince bu muhteremleri daha iyi anlıyor. Bunlar kimilerinin aksine öyle bir kurnazlar öyle bir kurnazlar ki, bir önceki söyledikleri ile bir sonraki söyledikleri tutmayınca kolaylıkla işin içinden sıyrılıp çıkmayı her nasılsa yine de becerebiliyorlar.
Ne demiş Ahmet Davutoğlu konuşmasında?
“Açık söyleyeyim, rüyalarımda bazen Gazeli ile Hegel ile tartıştığımı hatırlarım. Doktora tezimi hazırlarken görmediğim halde onlar benim hocamdı” diyor ya, siz bu sözlerin doğru olduğuna inanıyor musunuz? Diyelim ki, söyledikleri doğru, o zaman nasıl olmuş da bir kez olsun başaşağı duran Hegelin felsefesini ayakları üzerine oturtmuş olan Karl Marks hiç önüne çıkmamış? Üniversite Akademik yılı açılışında aklınca oradakilere ne derinlikli bir felsefeye sahip olduğunu göstermek istiyor. Hem bu laflar üzerine koca koca profösörlerin alkışlamasına ne buyurulur? Nezakettendir diyeceğiz ama nezaket diye diye bilimin içine edilmesine niye göz yumulur ki?
Davutoğlu, IŞİD’a da karşı çıkıyor ve herkesi uyarıyor. Kimsenin IŞİD’la Müslümanlığı birbirine karıştırmaması gerektiğini söylüyor. Ve geçmiş tarihlerdeki İslam felsefesinin derinliğinden Batı’nın yararlandığını, İslam’ın büyük bir derinlikli dönem yaşarken Batı’da Ortaçağ karanlığı yaşanıyordu diyerek aklınca savunma yapıyor.
Şimdi siz bu sözlerine de inandınız öyle mi?
Bu sözlerin yalan sözler olduğunu kim göremiyorsa eğer o kesinlikle gözlerini sonsuza kadar aydınlığa kapamış demektir. Çünkü bu muhteremler döneminde Suriye’deki IŞİD ve benzeri terör örgütlerine tırlar dolusu silah ve lojistik destek malzemeleri gönderenler kimlerdi unuttunuz mu? Yolda durdurulan tırların aranmaması için nasıl valiler, emniyet görevlileri karşı karşıya gelmişler de çatışmanın eşiğinden dönmüşlerdi unuttuk mu sanılıyor? Tırları durduran subay ve savcılar hakkında başlatılan soruşturmanın sonucunu şu an kim biliyor dersiniz? Aramayı yapan savcının başına gelenleri kaçımız takip ettik?
İşte muhterem şimdi kalkmış aklınca IŞİD’ın Müslüman olmadığı anlamına gelen sözler söylüyor. O zaman sormak gerekiyor kimdir Müslüman ve de acaba kendileri Müslüman mıdırlar? Ahlaki değerleri yerinde, yüzünü aydınlığa dönmüş insanlar hiç 9 yaşındaki kız çocuklarımıza namus ahlak numarası çekerek türban giydirmeye kalkar mı? Kafalarının içi cıfıt çarşısına dönmüş olanların değerleri Müslümanlık ise ki bunlara göre öyle. O zaman IŞİD üzerinden 75 milyon insanımız niye yalana dolana boğulmak isteniyor?
Bakın ne demiş Başbakan? 62’nci Hükümet’in ilk icraatlarından birisinin başörtüyü ortaöğretimde serbest bırakmak olmuştur demiştir. Bugüne kadar eğitimde en küçük bir düzelme şöyle dursun daha da bir eğitimin çamura saplanmasının mimarı olanlar icraat diye diye başörtüsü kararını örnek gösteriyorlar. Başörtüsünü 5’nci sınıflara kadar düşürme kararını milletin iradesi olarak göstermeye kalkan Davutoğlu bu iraden de geri dönüşün olmayacağını söylüyor. İrade lagalugasını dinleye dinleye bir hal olduk. Madem öyledir biz de sizin tarif ettiğiniz bu iradeyi takmıyoruz takmayacağız da.
Ahlakmış şuymuş buymuş diyerek bir kesimin ayarsızlığını bize yutturmaya kimse kalkmamalıdır. Bizim kendilerine IŞİD ayarı vermişlerden öğreneceğimiz hiç ama hiçbir şey yoktur. İnsan bu lafları eder de sonra oturup hiç mi yahu biz bu sözleri söylüyoruz ya sapık olarak anlaşılacağız sonra kaygısına da mı düşmez de yok saçları kapanacakmış, yok kolları açık olmamalıymış, karma öğretim aslında tacizcilikmiş ve saire diyerek niye sırkatinizi söylüyorsunuz ki?
Dün akşam Halk TV’de Eğitim Bir-Sen ve Egitim-Sen adına bu konuları konuşmak üzere iki öğretmen vardı. Eğitim Bir-Sen adına konuşan kişi aslında gözümüzün için baka baka insanlığa hakaret ederek asla bilimsel olmayan bir takım safsataları söylerken hiç yüzü kızarmadı. Eğitim-sen adına konuşan kişi ise doğru şeyler söylemesine karşın karşı tarafın laf ebeliği altında diyebiliriz ki neredeyse çaresiz kaldı. Buradan iktidarın hık deyicisi Eğitim Bir-Sen’in karşısına çıkanlara diyoruz ki madem böyle bir programa çıkıyorsunuz o zaman biraz zahmet edip hazırlanın. İnsanlığın bugüne kadar kazandığı değerlere küfreden birinin orada bangır bangır bağırmasına izin verecekseniz hiç karşısına çıkmayın daha iyi. Hem son zamanlarda doğrusu Halk TV’yi de anlamaz olduk. Ankara’nın suyu tartışılır, Melih Gökçek kimseye söz hakkı bile vermez. İki de bir de başkanım, başkanım diyerek tartışmayı yoluna koymaya çalışan Şaban Sevinç, İ. Melih Gökçek ve Latif Şimşek arasında bocalar durur. Televizyona bağlanan Sayın CHP Milletvekili Aylin Nazlı Aka ise tartışmayı dinleyenlerin karşısında söyledikleriyle yenilgi ortamı yaratır. CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın Ankara’nın suyu ile hiç içli dışlılığı düşünülmez mi niye programa çağrılır. Laf ebesi İ. Melih Gökçek ve Latif Şimşek karşısında demokratlık taslayıp oturulur ve gerçekten de temiz olmayan Ankara’nın suyunu içenlerin bu tartışma karşısında kafası karışır kimse buna aldırmaz. Madem Ankara’nın suyu temiz değil, madem siz de bu tartışmaya çıkıyorsunuz o zaman niye yanınıza bir noter alıp da Ankara’nın çeşitli semtlerinden numuneler alarak yaptırdığınız analizle oraya gitmiyorsunuz da internette yayınlanan bir görüntü sizin için dayanak yerine geçiyor?
Ha geçerken bir de şu konuya değinelim. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan PKK’ya ne diyor? “Kandil’de yatacağınıza ya gidin Kobane’de savaşın.” Vay be lafa bak lafa. Acizliğin ve de ikiyüzlülüğün tayyare olduğu bir ülkede yaşadığımızı biliyorduk da F-16 savaş uçağı haline geldiğinden haberimiz yoktu. Ne duruyorsunuz PKK’lılar Akdoğan buyurdu. Koşun koşun Kandil’de yatacağınıza ya gidin Kobani’de savaşın. Duydunuz mu Akdoğan? Gidin Kobani’de savaşın… Ne denir ki? Yuh ki ne yuh! Ama biz kime söylüyoruz ki, adamlarda kızaracak yüz mü var?
Konuyu biraz genişlettik toparlayalım. AKP zihniyeti ile bu şekilde başedilemez. Onların anladığı dilden konuşulmadığı sürece bunlar daha çok Kayserilinin eşeği boyayıp sahibine sattıkları gibi yurttaşların gözlerine daha çok kül üfürürler. Neymiş? Ahmet Davutoğlu IŞİD’a karşıymış. Neymiş? AKP iktidarı koalisyon içinde yer alacak ve IŞİD’ın halledilmesi için rol alacakmış.
IŞİD zihniyetinde olanlara kandınız mı yoksa?
Eğer kandıysanız; ne diyelim:
BAŞINIZ PINAR, AYAKLARINIZ GÖL OLSUN…