İŞİN İÇİNDE ABD VARSA…

Yazan: Turgut Koçak 28 Eylül 2014

Türkiye’de yaşanan ciddi sorunlar nedense ta 10 bin km uzaktaki ABD’de tartışılıyor. Kürt sorununu tartışmak için “Ortadoğu’da Yeni Kürt Realitesi” konferansı düzenlenmiş. Bu toplantıda HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, PYD Eşbaşkanı Salih Müslim ve CHP’li Sezgin Tanrıkulu konuşmuş. Bize göre bu toplantıyı düzenleyenler bir, ikincisi de böyle bir toplantının niye ABD’de yapıldığıdır önemli olan. Yoksa kim ne demiş o kadar ilgili değiliz. Çünkü zaten herkes diyeceğini hemen he yerde söylüyor. Bizler biliriz ki, ABD’de adı düşünce kuruluşları olarak geçen kuruluşların tamamı CIA’ya bağlı çalışır. CIA’da ABD’de iktidara ve özellikle de uluslararası sermayeye neyin nasıl olması gerektiği yolunda bilgiler sunar, önerilerde bulunur. Bu yüzden de biz sosyalistler oldum olası ABD’de bu ve buna benzer toplantılara hep soğuk bakmış hatta düşmanca bir tutum izlemişizdir. Böyle düşünmemizin de nedeni çok açıktır. Çünkü ABD emperyalizmi mazlum dünya halklarının tepesinde sallanan Demokles’in kılıcıdır. İşte bu yüzdendir ki, Ortadoğu kan gölü haline getirilmiştir. Ortadoğu’da katledilen, yerlerinden yurtlarından edilerek göçe zorlanan ve yaşanan büyük acıların hemen hepsinin tartışmasız sorumlusu ABD emperyalizmidir. Bu yüzden de sosyalistlerin duyarlılığını ve gerçekleri hiç dikkate almayan arayışların hemen hepsi de çözüm değil olsa olsa daha büyük karmaşalara ve katliamlara yol açan bir seyir izleyecektir. Bu yüzden de Kürtler bilmelidir ki, Kürt sorunun eşitlik, özgürlük ve kardeşlik bağlamında çözümü 10 bin km uzaklarda değil bu topraklardadır.

Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu süreç Türkiye’nin denilebilir ki en karanlık sürecidir. Kendisi binbir haksızlık ve dalavere ile Cumhurbaşkanlığı koltuğuna otursa da durum değişmiş değildir. Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı göstermelik bir başbakalıktır. Göstermelik bile olmasa Ahmet Davutoğlu’nun fikrinin de zikrinin de ne olduğunu çok iyi bilmekteyiz. Türkiye onca sorun yaşar ve ekonomik bunalım kapıdayken Bakanlar Kurulu türbanı ilkokullara indiren bir karar almaktan en küçük bir utanç duymamış hatta bu kararı savunarak uygulamaların daha da katılaşacağını gösteren açıklamalarda bulunmuştur. Bu iktidar çürümüş ve bilimin dışına düşmüş bir zihniyetin iktidarıdır. Kırşehir’de Ahilik törenlerinde konuşan Davutoğlu borç batağında inim inim inleyen küçük esnafa ortaklık adı altında AVM’lerde canı çıkarılacak işçilik önermiştir. İşin daha da komik bir yani ise Ahmet Davutoğlu esnafa ekonomik çıkmazdan kurtulmaları için daha çok dua etmeleri gerektiğini söylemiştir.

İşte böylesine IŞİD’çı bir zihniyete sahip olan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP iktidarı bölgemizde yaşanan olaylardan en küçük bir ders çıkarmış değildir. Emperyalist dünya bölge halklarının başına bela ettiği başta IŞİD olmak üzere öteki terör örgütlerinin terbiye edilmesinin zamanının geldiğini düşünmektedir.

Bu yüzden de ABD şemsiyesi altında bu terör örgütlerine karşı operasyonlar düşünülse de bu operasyonların içinde bu terör örgütlerini ortadan kaldırma hesabı yoktur. ABD, terör örgütlerini hızaya getirmek istemekte IŞİD’ın gücünü kontrol altına alıp küçülterek yeni bir kullanma zamanı gelinceye kadar uykuya yatmasını istemektedir. ÖSO adı altında toplanan diğer terör örgütlerini ise daha bir ehlileştererek Suriye’nin Türkiye sınırında Sünni bir devlete dönüştürerek şimdilik model olarak düşünüp Beşar Esad’a karşı bir güç olarak kalmasını örgütleyen bir düşünce içindedir. Gazetelerin yazdığına göre içinde El Kaide, El Nüsra, Müslüman Kardeşler Örgütü ve bir sürü gıvır zıvır terör örgütünü ise ÖSO adı altında birleştirmek ve bunları elinin altında tutmak istemektedir. Bu yüzdendir ki, bu terör örgütlerinden oluşan ÖSO Kobani’de PYD’ye yardım için hareket halindedir. Bu soruyu sesli olarak sormak gerekiyor. Niçin?

Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu ise aynı tas aynı hamam Osmanlı düşü görmeye devam etmektedirler. Suriye sınırı boyunca tampon bölge kurulacak. 100-150 km’lik alan uçuşa yasak bölge ilan edilecek, Suriye’li mültecilerse bu tampon bölgede yerleştirilip her türlü gereksinimlerini de sadece Türkiye’nin değil, uluslararası kuruluşların ve öteki devletler tarafından sağlanması yoluna gidilecektir.

Ancak ABD ve öteki emperyalist ortaklar tampon bölge fikrine sıcak bakmadıkları için AKP iktidarının bu söylemi şimdilik bekletilmeye alınmıştır. İstenen şey Rojava denilen bölgede yaşayan Kürtlerin tamamının Türkiye’ye kaçmalarının sağlanması ve buralardan Kürt nüfusun boşaltılarak yeni bir fiili durumun ortaya çıkmasının sağlanmasıdır. Bir başka yolsa Türk Ordusu bölgeye girer ve Rojava denilen bölgeyi IŞİD saldırısından korur. Bir başka deyişle Türkiye Kürtlerin hamiliğine soyunur.

Sonrası için gelişmelerse süreç içinde dama taşları gibi bir bir yerine konur ve emperyalist ABD’nin kafasındaki daha üst bir plana böylece geçilmiş olur. Yani Suriye’de Kürt sorunu bu zorunlu göçe olanak hazırlanarak ortadan kaldırılır ve Esad’ın ve şu anki Irak yönetiminin konrtol edemediği bölgede yeni bir Sünni ve ılımlı bir İslam devleti kurulur.

Selahattin Demirtaş ve HDP’lilerin dile getirdikleri görüşlere baktığımız zaman onların istekleri de Türkiye bu işe karışmasın şeklinde değil, aksine Türkiye bize askeri seçenek de dahil yardım etsin şeklindedir.

Sonrası ne mi olur?

Sonrasında Kürt sorunu çözülmüş olmaz ama yeni bir aşamaya geçilerek nerede kalmıştık sorusuyla yeniden gündeme gelir.

Bütün bu gelişmeler yaşanırken sosyalistlerin rolü bir kez daha önümüze gelir ve bize düşen görevlerin yükü de katlanmış olarak omuzumuza biner.