İNSANA GÜVENMEK

Yazan: Turgut Koçak 25 Kasım 2022

Kardeşimi yitirmiş olmanın acısı ile bir süredir ara verdiğimiz partinin örgütlenmesi için yeniden yollara düşeceğiz. Umut kırıcı şeylerle karşılaşacağımız gibi bir anda sizi coşku ile çepeçevre saracak birçok şeyle de karşılaşacağız kuşkusuz. Kimileri bize “İyi tamam da bize şimdi ne öneriyorsunuz” diyenlerin içtenliğine de tanık olacağız. “İyi ama bugüne kadar yapıtı da ne oldu, sosyalizm yolunda bir metre yol mu alabildi”, “Baksanız ya bu iş için hâlâ uğraşanların yaş ortalaması elli’nin üstünde” diyenlerle de karşılaşıp canımız sıkılacak.

Her ne olursa olsun, neyle karşılaşırsak karşılaşalım biz yine içimizden gelen yüksek bir coşku ile sosyalizmi kurtuluş seçeneği olarak gören insanlar olarak yolumuzda yürümeyi kimse bize görev olarak vermediği halde devam ettireceğiz. İlk durağımız Burdur sonrası Antalya, Muğla, Denizli, Aydın, İzmir, Manisa ve Balıkesir olacak. Tam yüksek bir heyecanla bunları yazıyordum ki bir tanıdığımın yazdıklarına gözüm ilişti. Yazdığı aynen şöyleydi: “Doğru hiçbir ideolojiye ve siyasal amaca kurban edilemez.” Çok büyük laf vesselam çok. Çünkü bu dostumuz komünist öğretiden kapağı değişmediğini düşündüğü mutlaka yani doğruya ulaşıp çoktan tanrılaşmış ve basit insan aklı olan bir kavrayışa yani komünist öğretiye ters düşmüştü düşmesine ya hani büyük laf da etmemiş denilemezdi. Bu arkadaşa bir başka tanıdığım değerli bir dostumuz şöyle yanıt vermiş.

“Doğru da görecelidir; kimin doğrusu, hangi sınıfın?”

Yazımızın konusu elbette bu olmadığından şöyle bitirmek istiyorum sözümü. “Doğru” sözüne bağlılık insanı tanrılaştırır yüceltir mi bilemem fakat daha önce bu arkadaş bize sosyalizm konusunda 1 metre yol alınmadığını ve yaş ortalamasının 50’nin üstünde diyerek bize eleştiri yönelten arkadaşlardın biriydi. Demek ki insanın ideolojisi dünya görüşü olduğuna göre dünya görüşünde bir değişiklik olduğunda da yaklaşımı değişiyormuş. Bu yüzden de basmakalıp bir sözle yani “doğru” sözüyle bizi çürüttüğünü sansa da onun diyalektikten, felsefeden ne anladığını yine kendi söyledikleri ele veriyormuş.

Değerli dostlar; Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak kimseyle yarış halinde değiliz. Hatta bütün içtenliğimle söylüyorum, parti olarak biz bizim dışımızda kalan sosyalistlerle birlikte davranmak ve birlikte mücadele etmekten de derecesiz mutlu oluruz. TSİP olarak bir oraya bir buraya yalpalamamış olmamızı Kimileri sanıyorlar ki özenle ortak mücadeleden kaçıyoruz. Öyle bir şey yok. Biz ki birlikte mücadelenin bizlere neler kazandıracağının altını kalın çizgilerle her fırsatta çizmişiz. Bizim uzak durduğumuz şey küçük burjuva burnu havada olma halidir. Günü geldiğinde de bunları yazacağız elbette. Eğer şimdi yazmıyorsak bilinmeli ki Türkiye’nin, işçi sınıfımızın, geniş halk kitlelerinin ve var olan sosyalist yapıların zarar görmesinden özenle kaçındığımızdandır.

Ama yaşam bize bir gerçeği öğretti. O da güçlü olmanın ne işe yaradığıdır. Çünkü güçlü olunduğunda (Dikkat edin görünürlüğünde demiyorum) çekim merkezi haline gelmek daha da kolaylaşmaktadır. Dolayısıyla şu an sosyalist partiler ve yapılar arasında işleyen hukuk yoldaşlık hukukundan çok görünürde güçlü olmanın çizdiği hukuktur ki bu eğilimi her fırsatta TSİP olarak bizler yaşıyoruz. Ayrıca TSİP olarak parlamenterist olmadığımızı sık sık dile getirdik ama bir örgütün de parlamenter olup olmadığını seçimlere girip girmemesiyle de açıklayamayız. Kimseye de seçimlere girdikleri için parlamenterist suçlamasında bulunamayız. Çünkü bir sosyalist parti eğer sistemle mücadele ediyorsa sistem partilerine hiçbir alanı boş bırakmamak için mücadele eder. Yani seçimlere de girer, meclise girmek için de mücadele eder. Ama devrimciliğini hiçbir zaman hiçbir şey için bir yana bırakmaz. Attığı her adım iktidarı ele geçirmek için başvurulacak bir yoldur ve de bir işçi sınıfı partisi kendisini bu gerçekler ışığında konumlandırır.

Dolayısıyla partimizin ülke çapında örgütlenmesi ve de seçimlere girme hakkını elde etmesi bizim gerçeğimizi hiçbir zaman değiştirmez. Yani sözün özü biz ne için varsak onun için varız.

Sonuç olarak partimizi her yerde örgütlemek için özveriden asla kaçınmayacağız. Bizler biliyoruz ki yenilmezse bir tek örgütlü ve sosyalist öğretiyle donanımlı bir güç yenilmez. TSİP’in önüne koyduğu hedef de budur. Sınıf pusulasını elden bırakmaksızın inasana güvenmeye de devam edeceğiz.

Çünkü çalışmalarımız süresince güvenilecek ve birlikte yürünecek çok insanla karşılaştık çok.