Yazan: Turgut Koçak 22 Kasım 2022
AKP ve saray iktidarının önünü arkasını hesap etmeksizin giriştiği Suriye operasyonlarının bize neye mal olduğunu pek çok kez yazıp çizdik. İşin maddi yanı bir yana onca insanımız canından oldu. Yine Suriye onca insanını yitirdi. ABD’nin kurup beslediği ne kadar İslami terör örgütü varsa bunlar da hem bizim ülkemizin başına hem de Suriye’nin başına bela oldu. 5 milyonun belki de çok daha fazla üstünde Suriyeli göçmen Türkiye’ye geldi. Aynı şekilde Suriye’ye çekilen operasyon sonrasında pek çok Müslüman ülkelerden ve hatta Batı’dan da insanlar bu bölgeye gelip silahlı eylemlerde yer aldılar. Türkiye bu gibi örgütlerin girip çıktığı yolgeçen hanına çevrildi. ÖSO gibi şeriat isteyen İslami bir terör örgütü de örgütlenip her anlamda donatılıp beslenerek sözüm ona TSK’nın yanında savaşta yer aldı. 50-60 bin ÖSO militanının bugün her türlü gereksinimleri Türkiye tarafından karşılanıyor ve bu arkası önü hesap edilmez hata yüzünden Türkiye ağır bedeller ödüyor. Öyle ki İstiklal’de gerçekleştirilen terör eylemi bile iktidarca aydınlatılmak şöyle dursun üzeri sis perdesi ile örtülmeye çalışılıyor. Bu da gösteriyor ki tam da seçimlere giderken AKP ve saray iktidarının bir kez daha seçimleri kazanması için kullanılıyor ve PYD/YPG’nin bulunduğu yerlere bomba yağdırıldığı seslendiriliyor.
Arkası geliyor. Sınır bölgelerine atılan havan mermileri can ve mal kayıplarına neden oluyor ve iktidarsa bu konu üzerinden bir kez daha bize vatan, millet, Sakarya nutku çekip oy devşirmeye çalışıyor. Böylesi bir ortamda söylenenlere ise iktidarın ve bazı çevrelerin niyeyse kulakları tıkalı olduğu için habire insanların ayranı kabartılıyor. Bakın bu konu ile ilgili S. Demirtaş ne söylemiş:
- “İstiklal’de kirli bir organizasyonla bomba patlatacak, masum insanları katledecekler. Bu vahşi terör saldırısının altındaki gerçekleri sorgulayanları susturmak için, onları terör yandaşı ilan edecekler. İstiklal’de katledilen kardeşlerimiz üzerinden doğan acıyı ve öfkeyi istismar ederek Kürtlerin başına bomba yağdıracaklar. Bu kirli senaryoya ‘vatan savunması’ deyip milli duyguları kabartarak oy devşirmeye çalışacaklar, şaşkın muhalefeti de peşlerine takacaklar.
Savaşı desteklemeyenleri vatan haini ilan edecekler. Elinizi vicdanınıza koyun ve Allah rızası için doğruyu söyleyin, hakikat bu değil mi? Bu basit ve hazin denklemi çözmek çok mu zor?
Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Türk’e kurban etmeyeceğiz, kirli savaş politikalarına teslim olmayacağız, el ele verip büyük bir barış, kardeşlik, huzur, refah toplumu olacağız, “YAŞASIN BARIŞ” demek çok mu zor? Bakın bunca haksızlığa ve zulme rağmen biz söylüyoruz; korkmayın, siz de söyleyin: SAVAŞA HAYIR!”
TSK’nın operasyonlarında harcanan para 500 milyar doları aşmış. Türkiye ile Suriye arasında ticaret durduğu gibi diğer Arap ülkeleriyle de en aza indi. En azından Yol Suriye’den geçtiği için dışsatım yapılamaz oldu.
Bu operasyonlarda yitirdiğimiz can sayısı her geçen gün daha da artıyor. Sınırlar kontrol edilmiyor mu diye soruyoruz ya son eylemde bombayı bırakan kadının verdiği ifadeye bakılırsa bırakalım kontrol edilmesini adeta geçiş birilerince daha da kolay hale getirilmiş. Terör eylemleri arka arkaya gerçekleşiyor. Kimi ülke içinde meydana gelen çatışmalar ise işin cabası. Kimi ülkelerin istihbaratı ve askerleriyle bölgeye yerleşmiş olmasını da göz önüne getirirsek sonuçların ne denli ağır olduğunu anlamakta da zorlanmayız.
Doğu Akdeniz havzasındaki enerjinin Avrupa’ya aktarılması ABD şirketlerinin tekelinde değil mi? Bu aktarımda Ceyhan/Bulgaristan yani bizim topraklarımızdan geçen boru hattı kullanılmıyor mu? Peki, Rusya, İsrail/ABD gazının Avrupa’ya ulaştırılmasına engel olarak kendi gazını, Avrupa’ya istediği fiyatla pazarlamıyor muydu?
Pazar paylaşımlarına kurban edilen Suriye’de Türkiye’nin yarattığı ortamın nasıl sonuçlar yarattığını görmeyecek miyiz?
Bakalım sonuçlara bir. Rusya, ABD’yi köşeye sıkıştırmış durumda. Buna karşılık olarak da ABD Ukrayna üzerinden Rusya’ya karşı köşeye sıkışmışlıktan kurtulmak için dünya savaşına bile yol açabilecek tehlikeli ortamlar yaratıp bölgemizde ağır bir kargaşa sahnelemeye çalışmıyor mu? İktidarınsa bunlardan habersizmiş gibi davranması büyük bir aymazlık değilse nedir? ABD yeri geliyor NATO’dan dem vuruyor, yeri geliyor Güney’den bizi vurmaya çalışan İslami yapılara kapı aralıyorsa iktidarın atıp tutmanın ötesinde sağlam bir dayanağı var mı? Bu saydıklarımız tıpış tıpış yürütülürken IŞİD’tı, El Kaide’ydi, El Nusra’ydı ve öteki terör örgütleri nasıl oluyor da ayakta kalabiliyorlar bu soruyu kendimize sormayacak mıyız? Ya da iktidarın neden böyle bir kaygısı yoktur acaba? AKP ve saray iktidarı sayesinde Ukrayna’da da, Suriye’de de iktidar bize nasıl bir oyun biçmiş ki biz nasıl bir oyunun parçasıyız? , Bu söylediklerimi ilk kez söylemiyoruz elbette. Yeri geldiğinde pek çok kez yazıp çizdik. İktidarsa kendi bekasının derdine düşmüş. Bu yüzden de ülkemizi ateşin içine atmaktan bir an olsun çekindiği yok. Dün seçim meydanlarında halka;
“Sisi’yi mi seçeceksiniz yoksa Binali Yıldırım’ı mı” diyen Erdoğan bugün Sisi’nin elini sıkı sıkı tutmuş bırakmıyor. Arkası gelecek gibi görünüyor “Esed” dedikleri Esad’a da Esad diyecekleri günler uzakta değil, değil de sahi madem böyle olacaktı bu yapılanlar niye yapıldı?
Türkiye’nin bu iktidarın politikaları yüzünden yapayalnız kalışı ile ilgili daha söylenecek o kadar çok söz var ki yaz yaz bitiremeyiz. Ancak söylüyoruz, iyi ve güzel şeyler olacaksa bunların hiçbirisi AKP ve cumhur ittifakını oluşturan dinci, gerici ve faşist çevrelerle gerçekleştirilemez. Bu yüzden bu iktidar elbette gitmeli.
Ama sosyalist seçenek her zaman gündemde olmalı. Olmalı ki Ha Kel Ali ha Ali Kel oyunu oynanamasın.
Biz Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak böyle söylüyoruz, görüşlerimizin de ödünsüz arkasındayız.