İKTİDARIN ŞEHİR HASTANELERİ

Yazan: Turgut Koçak 16 Mart 2022

AKP ve saray iktidarı şehir hastanelerine neden bu denli tutkuyla sarılıyor acaba yeterince biliniyor mu? Bilinmiyor çünkü pek çok şey kamuoyundan gizlenilerek yapılıyor. Üzerine gidildiğinde de ‘Ticari sır’ denilerek bilgi verilmiyor.

İktidara yakın Taş Yapı şirketi 2 hastane ihalesi almış ama 1 hastane parasını cebine indirmiş. Nasıl mı?

Bu işleri bilen bilir. Yolsuzluğun piri olmuş kimseler ise daha iyi bilir. AKP iktidarının bu konuda eline kimsenin su dökemeyeceğini zaten Sayıştay raporları bir bir ortaya koyuyor. Öyle şeyler yaşanıyor ki bakıyorsunuz ihale alınmış 10’a teslim edilirken çıkmış 20’ye. Bu da işte hilecilerin hile konusundaki hünerleri. Bu farkın nasıl oluştuğunu anlamaya çalışırsak gerçekleri de anlamakta zorlanmayız.

Taş Yapı’nın sahibi Emrullah Turanlı. Recep Tayyip Erdoğan’la da arası Allah bozmasın iyi mi iyi. İşte bu Taş Yapı İstanbul’da ne yapılmışsa altında üç aşağı beş yukarı bu şirketin çıktığını görüyoruz.

Şimdi Taş Yapı’nın ihalesini alıp tamamladığı iki ihale Okmeydanı ile Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yeniden yapılmasıdır. Bu hastanelerden Okmeydanı Hastanesi Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi, Göztepe ise Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi adıyla hizmete sokuldu. İhalenin sözleşmesi 2013 ve 2014 tarihlerinde imzalandı.

Bu projede ciddi yolsuzluklar yapıldığı savıyla bir mimarlık şirketi hem savcılığa başvurdu hem ihalenin sahibi konumundaki İstanbul Valiliği’ne. Dosyalara göre 2 hastanenin inşaatından, 1 hastane daha yapacak kadar fazla paranın Taş Yapı’nın kasasına girdiği görülüyor. Sözleşmeye göre ilk sözleşme karşılığı 391 milyon 530 bin lira 49 kuruş. Toplam sözleşme bedeli ise 750 milyon 487 bin 749 lira 81 kuruş. Yani kamudan çıkan para iki katına yükselmiş.

Bilindiği gibi bu gibi durumlarda işi yapan firma pek çok nedeni sebep olarak gösterdiği gibi süreç içinde kimi mallardaki fiyat artışını da ileri sürerek yeni bir fiyatlandırma istemektedir. Bu işin alengirli yanı bilindiği için kamunun bu tür ihaleleri iyi denetlemesi gerekir. Bunun için de müşavirlik hizmeti söz konusu olmuştur.

Ortada bir işi yüklenen, iki işveren, üç Müşavirlik hizmeti veren müşavirlik şirketi. Müşavirlik şirketi kamu adını hemen her şeyden sorumludur. Bu yüzden de onay vermeleri zorunludur. Özetle kamunun parası müşavir şirkete emanettir.

Ancak böyle denilmekte fakat mevcut iktidar bu işi nasıl yandaş hizmetine çevirmiş her fırsatta tanık olduğumuz şeylerle karşılaşıyoruz. Yandaş olunca da kamunun hayrına bir şey beklemek olası değil.

Okmeydanı ihalesinde müşavir firma Yüksel Proje. Bu müşavir şirketin nerelere hizmet sunduğuna bakarsak ne demek istediğimiz de kolayca anlaşılacaktır: İstanbul-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul-Ordu-Giresun-Rize-Muş havalimanları, Ankara-İstanbul ve Ankara-Sivas Hızlı Tren Yolu, Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprüleri… Bir de 35 milyon liraya ihalesini aldığı Kanal İstanbul etüt projesi tabii.

Taş Yapı ihaleyi aldıktan sonra kısa süre sonra maliyet artışlarını öne sürüyor. Müşavirlik firması kendisi ile sözleşme yapmış taşeronlardan fiyat toplanmasını ister. Dolayısı ile ilgili taşeron firmalar ne varsa enflasyon vb. şeyleri dikkate alarak fiyat alır. Kimse kafasından bir fiyat veremez. Müşavir firma ise fiyatları karşılaştırır ve gerekli düzeltmeleri yaparak kamu adına uygun olanları onay verip hakediş ödemesi için işveren kuruma gönderir.

Taş Yapı ise böyle davranmamış. Sözleşmeli 85 firma dururken, gidi 60 başka firmadan fiyat almış. Müşavirlik şirketi de bu işi göz yummuş. İçlerinden fiyatları çok yüksek tutanları elemiş yeniden düzeltme yaparak İPKB’ye göndermiş.

Sonuçta ise olağan yol izlendiğinde kamu bu kadar zarar etmeyecekken kamuya zarar ettiriliyor.

Aradaki fark bu yüzden şu şekilde oluşuyor. Sözleşmeli firmanın verdiği fiyata bakıldığında 365 lira 34 kuruş söz konusu iken inşaatçıya yansıyan kesin hakediş olarak 784 lira 34 kuruş oluyor. Yani tam 2,15 kat daha fazla. Bu da demek oluyor ki bizlerin vergisi ile inşaatçıya ödenen para 1 lavabo 208 lira 80 kuruşa alınacakken iki katına alınıyor gibi gösterilip 449 lira 32 kuruşa bir lavabo alınmış gibi işlem yapılıyor.

Bu durumda Okmeydanı Hastanesi’nden kurum 204 milyon 912 bin 749 lira 81 kuruş zarara uğratılıyor. Göztepe Hastanesi de dikkate alındığında 500 milyona yakın bir para haksız yere Taş Yapı’ya ödenmiş oluyor. Yani bu durumun doğmasında Taş Yapı ve Yüksel Proje anlaşma hükümlerine aykırı davranmış. Ayrıca bu iki kuruluşun aralarındaki iş ilişkisinin de olağan sayılmasının yerinde görülmesi de olası değildir.

İşveren pozisyonundaki İstanbul Valiliği ise hiçbir şey yamadığı gibi Okmeydanı ihalesinin ikinci fazını da aynı isimlere vermekte bir çekince görmüyor. Yani alavere dalavere halleri bütün çıplaklığı ile devam ediyor.

Bakalım sonuç ne olacak göreceğiz…